Amerika’da Merkez Bankası FED’in beklendiği gibi hafta içinde faiz oranlarını 75 baz puan arttırmasının ardından ülkede resesyon tartışmaları daha da alevlendi. Bazı uzmanlar dünya genelinde merkez bankası başkanlarının enflasyonu düşürmek için resesyonu göze aldığını belirtiyor.
Dünyanın en büyük ekonomisinden son yıllarda ülkedeki en yüksek seviyedeki enflasyonla mücadelede bir büyük adım daha geldi.
Merkez Bankası FED bu yılın beşinci aynı zamanda 2022’in üçüncü 75 baz puan faiz artışını açıkladı.
Amerika’da faiz oranları son 14 yılın en yüksek seviyesinde.
Faiz artışını açıkladığı basın toplantısında FED Başkanı Jerome Powell enflasyonla mücadeleye kararlılık vurgusu yaptı.
Powell, “Arkadaşlarım ve ben enflasyonu yüzde 2 hedefine düşürme konusunda kararlıyız. Fiyat istikrarı olmadan ekonomi kimse için çalışmaz. Faiz artışlarının bu hedefi tutturmada uygun olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Powell kararlılık vurgusunun yanında gelecekte muhtemel zorluklara da değinmeyi ihmal etmedi. FED Başkanı, bunu başarmanın mutemelen ekonomi ve milyonlarca Amerikalı için biraz acı anlamına geleceğini söyledi. Daha düşük büyüme ve işsizlik de artış olabileceğini vurguladı.
Jerome Powell, “Yani enflasyondan nasıl kurtuluruz? Sadece kurtulalım demekle olsun isterdim ama öyle olmuyor. Ekonomiyi yavaşlatmak gerekiyor. Kimse bu sürecin bizi resesyona götürüp götürmeyeceğini bilmiyor eğer öyle olacaksa nasıl bir resesyon olacağını” dedi.
İşte Amerika’da ekonomi çevrelerinin bir süredir tartıştığı ve 75 baz puanlık üç faiz artışıyla daha da tartışılan bu soruya yanıt bulmaya çalışıyor. Ekonomi resesyona girer mi girmez mi?
Ekonomi çevrelerinde yapılan bir ankete katılanların yüzde 52’si önümüzdeki 12 ayda Amerika’nın muhtemelen resesyona gireceğini belirtiyor.
Halkın yüzde 57’si de bu düşüncede.
Hennion&Walsh Varlık Yönetimi Başkanı Kevin Mahn FED’in faiz artışına agresif şekilde devam edeceği mesajı vermesine şaşırdığını belirtiyor.
Mahn, “En büyük endişem yavaşlamaya devam ekonomide bile FED’in çok şahin olması. Ekonomi şu anda resesyonun teknik tanımını karşılıyor. Yani eğer FED böyle şahin davranmaya devam ederse bunun ekonomiyi daha uzatmalı resesyona götürebileceğini düşünüyorum” diyor.
Peki bundan sonra Amerikalılar’ı ve ekonomiyi nasıl bir süreç bekliyor?
Associated Press haber ajansından Chris Rugaber, “Şimdi yıl sonuna kadar faiz oranlarının 4-4,5’a kadar yükselmesi bekleniyor. Bunun sonrasında da bir çeyrek puan daha. Bu morgıç maliyetleriyle diğer borçlanma oranlarını daha da yükseltecek. Yani ev almak isteyenler daha da zorlanacak. Resesyon riski artacak. Birçok insanın işini kaybetme riski var. Fed de işsizliğin artacağını kabul ediyor. Gelecek yıl işsizliğin yüzde 4,4’e yükseleceğini belirtiyor. Yaklaşık 1,5 milyon insan işini kaybedecek. Kredi kartları, morgage ve araba kredileri için daha fazla faiz oranı olacak” diyor.
FED sadece işsizlik oranlarında değil ekonomik büyüme tahminlerinde de değişikliğe gitti. Bu yıl Amerikan ekonomisinin yüzde 0,2, gelecek yıl yüzde 1,2 büyümesi bekleniyor.
Peki, FED’in hedefine koyduğu yüzde 2’lik enflasyona ulaşılabilecek mi ya da ne zaman ulaşılacak? Onun yanıtı da 3 yıl sonrasını işaret ediyor. Tahminler enflasyonun ancak 2025’te yüzde 2’ye inebileceğini gösteriyor.
Bir resesyon önlense bile 2020 salgın yılı dışında dünya ekonomisinin 2023’te son 10 yıldaki en zayıf döneminde olacağını belirtiyor Oxford Ekonomi’de küresel macro araştırma bölümü direktörü Ben May.
May, merkez bankası başkanlarının yüksek enflasyon yerine ekonominin resesyona girmesini tercih edeceğini düşünüyor.
Özetle sadece Amerika’yı değil bütün dünyayı ekonomik açıdan zorlu bir süreç bekliyor gibi görünüyor ve belki de bu süreçte Maliye Bakanı Jenet Yellen’ın dediği gibi FED’in şansa da ihtiyacı var.