BERLİN - Almanya’da son aylarda yapılan anketlerde artan oylarıyla dikkat çeken aşırı sağcı ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin (AfD) yükselişi devam ediyor.
Dün Almanya’nın doğusundaki Thüringen eyaletindeki Sonneberg kentinde yapılan kaymakamlık seçimini AfD’li aday Robert Sesselmann’ın kazanırken, ülkede son dönemde AfD'nin yükselişiyle ilgili tedirginlikleri daha da artırdı.
Robert Sesselmann, oyların 52,8’ini alırken Hristiyan Demokrat Birlik Partisinin (CDU) adayı olan Jürgen Köpper ise, Sol Parti ve Yeşiller de dahil olmak üzere diğer tüm partilerin kendisine verdiği desteğe rağmen yüzde 47,2’de kaldı. Sesselmann böylece AfD’nın kuruluşundan 10 yıl sonra ilk üst düzey bir makamı partisi adına kazandı ve 2.Dünya Savaşı sonrasında ülkenin ilk aşırı sağcı kaymakamı oldu.
Irkçı söylemleriyle tanınan AfD Thüringen Teşkilatı Başkanı Björn Höcke, "Robert Sesselmann’ın zaferi bir dönüm noktasıdır. Alman halkının suskunluğu sona erdi. Bundan sonra önümüz açık ve yeni zaferler bizi bekliyor. Almanya artık bundan sonraki seçimlerde siyasi depremlere hazırlıklı olsun" şeklinde konuştu.
Björn Höcke, partideki en sağcı üst düzey siyasetçilerden biri. Federal Anayasa Mahkemesi açılan bir dava sonrasında aldığı kararda, Höcke’nin "faşist" olarak adlandırılabileceğine karar vermişti.
AfD’nin zaferi sonrasında Berlin’de tedirginlik
Sonneberg’deki seçim başkent Berlin’de tepkilere ve büyük siyasi rahatsızlığa neden oldu.
Alman basını seçim sonucunu "tabuların yıkılması", "siyasi felaket" ve "ırkçılar geliyor" gibi başlıklarla verirken, Yeşiller Partisi Eş Başkanı Ricarda Lang sonucu "dehşet verici" olarak nitelendirdi.
AfD’nin başarısını "tüm demokratik güçler için bir son uyarı" olarak isimlendiren Lang, "Şimdi tüm tartışmaları bir kenara bırakarak, demokratik güçlerin demokrasiyi birlikte savunması gereken zaman" diye görüş belirtti.
Hristiyan Demokrat CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, SPD, Yeşiller ve FDP’nin oluşturduğu koalisyon hükümetini yanlış politikalar uygulayarak AfD’yi güçlendirmekle suçladı. Merz, "Bizim, işini bilen ve görevini iyi yapan iyi bir hükümetimiz olsaydı, AfD bu kadar güçlenemezdi" derken, SPD’li Başbakan Olaf Scholz’u da koalisyonda kararsız bir tutum sergilemekle suçladı. Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, Sesselsmann'ın seçilmesini "Bir barajın yıkılması" olarak gördüğünü söyledi. Schuster, ülkedeki demokratik siyasi güçlerin bunu kabullenmemesi gerektiğini ifade ederken, "Bu kadar Almanın ırkçı bir partiyi desteklemesi beni derinden endişelendiriyor. Yaşadıkları sorunların böyle bir partinin adayına oy vermelerini haklı çıkarıp çıkarmadığını kendilerine ciddi bir şekilde sormalılar" dedi.
AfD’nın oy oranı giderek yükseliyor
Son dönemlerde yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında AfD’ye desteğin giderek artığı gözlemleniyor. Alman devlet televizyonu ARD tarafından yapılan son ankette AfD yüzde 19 alarak, iktidar partisi SPD’yi geride bıraktı.
Daha önce oyu yüzde 18 görünen SPD ise bir puan kaybederek yüzde 17’ye geriledi. Ana muhalefet partisi CDU ise yüzde 29’la birinci parti oldu. Yeşiller partisi önceki ankette olduğu gibi yine yüzde 15 oy alırken, son dönemde oy oranını artıran FDP bir puanlık düşüşle yüzde 6’ya geriledi.
Sol Parti ise yine barajının altında kalarak yüzde 4 oy aldı. Başka anketlerde AfD’nin oy oranının yüzde 20’ye ulaştığı belirlendi. Siyasi analizciler, AfD’nin arkasına aldığı rüzgarla oy oranını yüzde 25’lere kadar yükseltebileceği görüşünde.
AfD’nin Genel Başkanı Alice Weidel, partisinin 2025 yılında yapılacak genel seçimlere ilk kez kendi başbakan adayı ile katılacağını açıklamıştı. 2013 yılında kurulan AfD, 2015 yılındaki sığınmacı krizi sonrasında aşırı sağcı, İslam ve göçmen karşıtı söylemlerle yükselişe geçerken, Almanya siyasetinin temel aktörlerinden biri konumunda bulunuyor.