BERLİN - Almanya’nın doğu eyaletlerinde ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi'ne yükselen desteğe ek olarak artan yabancı düşmanlığı ve İslamofobi, ülkenin ulusal güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.
"Utanç duvarı" olarak hafızalara kazınan Berlin Duvarı'nın yıkılışının üzerinden 34, iki Almanya’nın birleşmesinin üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen, ülkenin doğusundaki aşırı sağ ideolojinin yükselişi yeni bir boyut kazanma aşamasında.
Seçim anketleri AfD'nin Doğu Alman eyaletlerinde birinci parti konuma geldiğini gösteriyor. Son olarak geçen Pazar günü yapılan bir seçimde ilk kez AfD’li bir siyasetçinin Thürngen’de bölge kaymakamlığına seçilmesi ülkede büyük tartışmalara neden oldu.
Leipzig Üniversitesi Else-Frenkel-Brunswik Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, bu tartışmaları daha da derinleştirecek nitelikte. Buna göre Almanya’nın doğusunda yaşayan neredeyse her üç kişiden biri (yüzde 31,1) "Almanya'yı herkesin iyiliği için güçlü bir el ile yönetecek bir lider (führer) talebini" destekliyor.
Almancada "führer", Adolf Hitler'in 1933 sonrasında Alman İmparatorluğu'nu yönettiği dönemde kullandığı ve “lider” anlamına gelen unvan olarak kullanılıyor.
3 bin 546 Doğu Alman'ın katıldığı anketin bir başka sonucuna göre, katılımcıların yüzde 51,2'si "Almanya'nın artık halk topluluğunu tek başına temsil eden güçlü bir partiye ihtiyacı olduğu" görüşünde. "Halk topluluğu" kavramı, Hitler rejimi tarafından kullanıldığı için aşırı sağ ideolojiyle ilişkilendiriliyor.
Yüzde 69 "Almanya’nın göçmenler tarafından tehlikeli derecede yabancılaştırıldığı" görüşünde
Yüzde 30,7'lik bir kesim ise "ulusal çıkarlar açısından diktatörlük belirli koşullar altında daha iyi bir yönetim biçimi" görüşüne katılıyor. Doğu Almanlar arasında ırkçı ve aşırı sağcı ideolojilerin yaygınlığını gösteren bir diğer sonuç ise, yüzde 31,6 ile her üç kişiden birinin "Almanlar doğaları gereği diğer halklardan daha üstündür" diye düşünmeleri. Bu arada ankete katılanların yüzde 20’si "Nasyonal Sosyalizm döneminde yapılanlar çok abartılıyor" ifadesine destek veriyor.
Eski Doğu Almanya sınırlarında yaşayanların ülkedeki göçmenlerle ilgili düşünceleri de endişe verici bir içeriğe sahip. Katılımcıların yüzde 69,5'i "Göçmenler buraya sadece refah devletimizi sömürmek için geliyor" derken, yüzde 61,4'ü "Almanya’nın göçmenler tarafından tehlikeli derecede yabancılaştırıldığı" görüşüne katılıyor. Ankete göre, Doğu Almanların yüzde 47,4’lik bir oranı, "Müslümanların Almanya'ya göç etmelerinin yasaklanması gerektiğini" düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 57,8’i ise AfD’ye oy verebileceğini ifade ediyor.
Almanya’nın doğusunda AfD neden yükseliyor?
İki Almanya'nın birleşmesini takip eden yıllarda eski komünist Doğu Almanya'nın topraklarında önce yaşanan coşkunun yerini, Doğu ve Batı eyaletleri arasında refah düzeylerindeki eşitsizliğin yarattığı hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluk almış durumda.
Soldaki ve merkezdeki oylar sürekli, Avrupa'nın siyasi yapılanmasına, küreselleşmeye, Euroya ve göçmenlerin ülkeye alınmasına karşı olan sağ popülist cenaha, yani AfD'ye kaydı.
Daha önce yapılan araştırmalar da, Doğu Almanların kendilerini ikinci sınıf vatandaş gibi hissettiklerini ortaya koymuştu. Uzmanlara göre birçok eski Doğu Almanyalı, AfD‘yi kendileriyle ilgilenen bir siyasi güç olarak görüyor. Siyaset bilimciler, doğudaki eyaletlerde Müslümanlara yönelik endişelerin sebebini ise, 2015'te mülteci krizinin zirveye çıktığı zaman Başbakan Angela Merkel'in, ülkenin kapılarını milyonlarca mülteciye açması kararına bağlıyor.
AfD 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 10,3’ünü almıştı. Son zamanlarda yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, AfD’nin oy oranının yüzde 20’ye yükseldiğini, doğudaki eyaletler de ise bu oranın kısmen yüzde 35’lere ulaştığını gösteriyor. Bu gidişat, Almanya’da demokrasi, hukuk devleti ve özgürlük için kuşkusuz ciddi bir tehlike ve tehdit.