BERLİN - Rus gazını Avrupa'ya taşıyan Kuzey Akım boru hatlarına yönelik sabotajın kim ya da kimler tarafından yapılmış olabileceği bir yıldır tartışılıyor.
Geçen yıl 26 Eylül günü İsveç’in Bornholm Adası’na yakın bölgede düzenlenen sabotajda, denizin 150 metre altındaki borulardaki patlama sırasında Richter ölçeğine göre 2,2 şiddetinde bir sarsıntı meydana gelmişti.
Patlama, Rusya ile Almanya'yı Baltık Denizi üzerinden birbirine bağlayan boru hatlarında büyük hasara yol açmış ve ardından kış aylarında Avrupa genelinde enerji fiyatlarında yaşanan artış Almanya’da enerji krizine dönüşmüştü.
Sabotajın ardından Ukrayna, Rusya’yı saldırıyı gerçekleştirmekle itham etti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de iddiaların kanıtlanması halinde birliğin Rusya’ya en sert şekilde cevap vereceğini açıkladı.
ABD ise daha temkinli davrandı ve Rusya'yı resmen suçlamayarak, “sabotaj ihtimalinden” bahsetti ve Almanya ile birlikte Kuzey Akım’dan gaz alan diğer ülkelerin altyapılarını koruma sözü verdi.
Buna karşılık Rus yönetimi, patlamadan Rusya’yı sorumlu tutmayı “aptalca” ve “saçma” olarak tanımlayarak, olayın Ukrayna istihbaratı tarafından yapılmış olabileceğini öne sürdü.
Karşılıklı suçlamalar ortada kalırken, ondan sonraki süreçte hem Rusya hem de Almanya ve diğer Batı ülkeleri tarafından yapılan araştırmalarda, dört ayrı noktada patlama olduğu kanıtlandı.
Patlamanın mahiyeti ise “tahrip maddesi tetikli” şeklinde tanımlandı. Araştırmalara devam edilirken, olayda yer aldığı iddia edilen aktörlerin sayısı da gittikçe arttı ve aynı zamanda olayın tam anlamıyla aydınlatılamaması çeşitli komplo teorilerinin tartışılmasına yol açtı.
22 Şubat’ta Pulitzer ödüllü Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’ün boru hatlarına düzenlenen saldırıdan Başkan Joe Biden’dın talimatı ile ABD donanmasının sorumlu olduğunu iddia etmesiyle yeni bir ivme kazanan tartışmalarda, olayın doğrudan etkilenen tarafı olan Almanya’da medyada çıkan haberlerde ise sabotajı Ukrayna yanlısı bir grubun gerçekleştirildiği gündeme geldi.
Sabotaj konusunda soruşturma başlatan Alman Federal Başsavcılığı, 18-20 Ocak 2023 tarihleri arasında şüpheli bir gemi kiralama olayıyla ilgili olarak bir geminin arattırıldığını ve gemide el konulan malzeme ve delillerin değerlendirilmesinin sürdüğü duyuruldu.
Konuyla ilgili haberlerde söz konusu geminin 6 Eylül 2022’de Almanya’nın Baltık Denizi’ndeki Rostock Limanı‘ndan ayrıldığının ve doğalgaz hatlarının olduğu Baltık Denizi’ne açıldığının belirlendiği ifade edilerek, teknede 1 kaptan, 2 dalgıç, 2 dalgıç yardımcısı ve 1 doktor olmak üzere 6 Ukrayna pasaportlu kişinin bulunduğu bildirildi. Başsavcılık ise, bu kişilerin uyruğu hakkında soruşturmaların devam ettiğini açıkladı ve geride kalan aylarda da konuyla ilgili “soruşturmanın devam ettiği” gerekçesiyle yeni bir açıklama yapmadı.
Bu yıl Haziran ayında ise Washington Post gazetesinde yer alan haberde, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) bir yıl önce, Ukrayna özel harekat kuvvetlerinden oluşan 6 kişilik bir ekibin Kuzey Akım boru hattına saldırı planladığına dair istihbarat elde ettiği ve bilgiyi Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle de paylaştığı iddia edildi.
Alman Parlamentosu'nda istihbarat servislerini denetleyen komisyonunun başkanı Konstantin von Notz bundan kısa bir süre önce, "Alman halkının ne olduğunu bilmeye hakkı var. Federal hükümet bir an önce sessizliğini bozmalı, şeffaflık sağlanmalı" sözleriyle aylar geçmesine rağmen sessiz kalınmasına tepki gösterdi ve sessiz kalmanın komplo teorilerini ve spekülasyonları tetikleyebileceği uyarısında bulundu.
Ancak ne Alman ne de diğer ülkelerin yetkilileri sorumluların kim olduğuna dair somut kanıtlarla kamuoyuna açıklamada bulundu.
Yapımı 20 milyar dolara ve 15 yıldan fazla bir süreye mal olan boru hattına düzenlenen sabotaj emrini kimin verdiği ve saldırıyı kimin gerçekleştirdiği muamma olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Forum