Almanya’da hükümetinin bütçe krizi giderek daha dramatik bir hale gelirken, koalisyon partileri arasındaki anlaşmazlıklar da derinleşiyor.
Anayasa Mahkemesi, hükümetin Covid-19 salgınıyla mücadeleye ayırdığı ama harcamadığı 60 milyar Euro hacimli özel bütçeyi, başta iklim koruması olmak üzere başka alanlarda kullanamayacağını ilan etmişti.
Karar, söz konusu parayı 2024 bütçesinde harcamayı planlayan hükümet için büyük bir yenilgi olarak tanımlandı; muhalefetteki Birlik Partileri Federal Anayasa Mahkemesi’nin kararını “koalisyon hükümetine atılan şamar” olarak niteledi.
2024 bütçesine göre Alman hükümeti, gelecek yıl yaklaşık 445,7 milyar Euro harcama yapmayı planlıyordu. Maliye Bakanı Christian Lindner karara tepki olarak bütçede gelecek yıl için hedeflenen tüm harcama taahhütlerinin geçici olarak dondurulduğunu duyurdu.
Bakan, federal ve eyalet kurumlarının bu yıl için yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceğini, bunun dışındaki harcamalara sadece münferit durumlarda izin verileceğini ve mali durumunun kontrol dışına çıkması tehlikesi nedeniyle 2024 için "frene basmaktan başka alternatif kalmadığını" açıkladı.
Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, yaşanan krizin iklimin korunmasına yönelik projeleri etkileyeceğini, ancak bunun dışında da birçok alanda kısıtlamalara gidileceğini ifade ederek, daha dramatik senaryoların gündeme gelebileceğini öne sürdü ve "borç freni" uygulamasının tartışılmaya açılmasını önerdi.
“Borç freni” hükümeti böldü
2009’da alınan bir kararla, o dönemdeki Merkel hükümeti devletin borçlanmasına sınır getirmiş ve Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) azami yüzde 0,35’i kadar borçlanmaya izin vermişti.
Diğer taraftan anayasa, kriz dönemlerinde bu mekanizmanın askıya alınmasına izin veriyor. Nitekim hükümet, Covid-19 ve Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini hafifletmek için 2020-2022 arasında bu sınırlamayı askıya almıştı. Bu da federal hükümetin ekonomide kurtarma ve toparlanma önlemleri için yapılan harcamaları karşılayabilmesini sağlamıştı.
Bütçe krizinin aşılabilmesi için "borç freni" uygulamasının kaldırılması önerisine koalisyondaki Yeşiller ve Sosyal Demokrat SPD destek verirken, liberal FDP karşı çıktı ve özellikle sosyal alandaki harcamalarda kesintiye gidilebileceğini açıkladı. FDP’nin en tanınan siyasetçilerinden Wolfgang Kubicki, "İçinde olduğumuz bu özel durumda, neleri finanse edebileceğimizi, nelerden vazgeçebileceğimizi açıkça konuşmamız gerekli" dedi.
Muhalefetteki Birlik Partileri CDU/CSU’dan da benzer açıklamalar geldi. CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, çocuk yoksulluğunu önlemek için devletin 2025’den sonra hedeflediği "çocuk asgari geçim güvencesi" adlı sosyal yardımın ve iş arayanların asgari yaşam standardını sağlayabilmelerini güvence altına alan "vatandaşlık parası" uygulamalarının durdurulmasını önerdi.
Koalisyon sallanıyor
FDP ve Birlik Partileri’nden gelen benzer açıklamalar, yaşanan bütçe krizinin hükümet krizine dönüşebileceği yönündeki yorumların artmasına neden oldu.
7 Aralık 2021 kurulan hükümet, özellikle Yeşiller ile FDP arasında enerji ve göç gibi konularda ciddi görüş ayrılıkları nedeniyle sürekli huzursuzluk yaşıyor. Hükümetin küçük ortağı olan FDP’nin, yapılan son eyalet seçimlerinde ve tüm kamuoyu araştırmalarında büyük oranda oy kaybettiği gözlemlenirken, iş dünyasına yakın partinin ayakta ve hayatta kalabilmek için koalisyondan ayrılarak, Birlik Partileri ile yeni bir hükümet oluşturmayı hedeflediği konuşuluyor.
CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, iktidardaki SPD, Yeşiller ve FDP’nin toplam oy oranının kamuoyu yoklamalarında yüzde 30’lara düşmesi sonrasında Başbakan Scholz’a, "Yeşiller ve FDP’den ayrılın, büyük koalisyon kuralım" önerisinde bulundu.
Berlin’deki analizciler, Başbakan Scholz’un işinin yaşanan bütçe krizi ile daha da zorlaşacağını, hükümetin dağılma olasılığının her geçen gün arttığını ve Almanya’da siyaseti hareketli günlerin beklediğini ifade ediyorlar.
Forum