Mardin’de yaşayan 48 yaşındaki Selma Öztürk çocukluk hayalini yıllar sonra gerçekleştirdi. Resme ilgisi hayatının ilk yıllarında gelişen Öztürk, 16 yaşında evlendirilince hayallerini ertelemek zorunda kaldı. Beş çocuk büyüten Öztürk, üç yıl önce kursa gittikten sonra resim yapmaya başladı. Öztürk, resim yapmanın yanı sıra bağlama çalmayı da öğreniyor.
Kızıltepe ilçesinde yaşayan beş çocuk, iki torun sahibi Selma Öztürk, günlük işlerini bitirdikten sonra, evinin boş odasına çekiliyor. Önce yapacağı resmi kâğıda kara kalemle çiziyor. Rengine karar verdikten sonra boyamaya başlıyor. Boyayı, fırçayı profesyonel bir ressam gibi kullanıyor. Boyanın kağıtla buluşmasıyla ortaya bir çiçek çıkıyor.
Resmini tamamladıktan sonra VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Öztürk, kardeşlerini de kendisinin büyüttüğünü anlattı.
Öztürk, hayallerini ertelemesinin en önemli nedeninin çocuk yaşta evlendirilmesi olduğunu söyledi. Öztürk şunları söyledi:
“Büyük bir baskı altında evlendim. İstediler kabul etmedim. ‘Kuzendir’ diyorlar, onların sözü geçiyor, amca sözü geçiyor. Beni iki kuzenimle de evlendirmek istediler; ben ikisini de istemedim. Evlenmeyi hiç de istemiyordum zaten. İçimde farklı düşünceler vardı, onları anlatamadım. Ama ailem çok diretti. Daha çocukken evlendiğim için, çocukken çoluk çocuğa karıştım. Onların sorumluluğu benim üzerime bindiği için hayallerimi engelledi demeyeceğim ama ertelememe neden oldu.”
Hem büyüdü hem çocuklarını büyüttü
Evlendikten sonra kardeşleriyle birlikte çocuklarının sorumluluğunu da alan Öztürk, çok sevdiği resme bir türlü başlayamadı.
Aklından hiç çıkmasa bile resim yapmaya fırsat bulamayan Öztürk, zamanını çocuklarına ayırdı. Eşinin çalışmak için başka kentlere gittiğini söyleyen Öztürk, “Çocuklarımı istediğim gibi yetiştirmek istedim. Her şeyi boşladım. Hatta diyebilirim ki ev işlerini bile bıraktım. Sadece çocuklarımla oynayıp, onlarla zaman harcıyordum. Onlarla oynamak, onlarla ders çalışmak onlarla konuşmak, sohbet etmek, hepsini yapıyordum ki çocuklarım daha güzel yetişsin.Milletine, insanlarına hayırlı bir evlat olsun istedim. Yaşayamadığım çocukluğumu çocuklarım sayesinde yaşadım” diye konuştu.
Öztürk, hislerinin resmettiği tuvalleri evinin dört bir yanına asmış. Yaptığı resimlere sevgiyle bakan Öztürk, en çok da geçen yıl İran’da öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini’yi tasvir ettiği resmini seviyor. Öztürk, resmi nasıl yaptığını anlatırken duygulanıyor.
“‘Ne yapacaksın habire çiziyorsun’ diyorlar”
Peki Öztürk’ü yıllar sonra hayallerine kavuşturan neydi?
Hayallerinin önünde engel kalmadığını düşünen Öztürk, “Hazırım” diyerek işe koyuldu.
Önce Halk Eğitim Merkezinde kursa gitti. Ancak kurs sadece dört gün sürdü. Pandemi ilan edilince, hayalleri bir kez daha yarım kaldı. Ancak dört günlük kurs ona yetmişti. Resim malzemelerini alarak eve kapanan Öztürk, hayalini kurduğu yetiyi kendi çabasıyla öğrenmeye başladı.
Sadece resim değil, taş boyamayı da öğrendiğini belirten Öztürk, iki gün çivi sanatını, iki gün de resim yapmayı öğrendiğini söyledi.
Resim yaparken çok mutlu olduğunu söyleyen Öztürk, “Ben ne kadar kötü bir ruh halim varsa resim çizerken gidiyor, bir tüy gibi hafifliyorum ve çok çok mutlu oluyorum. Bunu belki herkes söyler ama ben yüreğimden söylüyorum, gerçekten tavsiye ederim bütün annelere. Bazıları bana soruyor, ‘ne yapacaksın bu saatten sonra boyayı?’ ‘Mutlu oluyorum, bu bana yeter’ diyorum. Sadece bu 4-5 tane değil içerisini doldurmuşum. ‘E tamam da ne yapacaksın habire çiziyorsun’ diyorlar. Çizmeye devam edeceğim, çünkü o an bütün içimdeki bütün sıkıntıları, kederleri, üzüntüleri unutuyorum o an. ” diye konuştu.
Öztürk’ün sanat merakı resimle de kalmadı. Resimden sonra bağlamaya merak saran Öztürk, kurs almaya başladı. Öztürk, kısa sürede bağlama çalmayı öğreneceğini söyledi.
“Sadece Güneydoğu’nun değil, dünyanın sorunu”
Klinik Psikolog Duygu Berekatoğlu, her ne kadar Güneydoğu’da erken yaşta evliliğin yaygın olduğu bilinse de, dünya genelinde bir problem olduğunu söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Berekatoğlu, erken evlendirilen kadınların daha sonra uzman desteği almaları gerektiğini vurguladı.
Öztürk’ün resim yapmasının baş etme yöntemi olduğuna dikkat çeken Berekatoğlu, “Kendi kendine bir baş etme yani o stresle geçmişle bir baş etme yöntemi bulduğu için resim. Bize gelen, mesela depresyonda olan danışanlarımızın çoğuna bir hobi edilmesi gerektiğini söylüyoruz. O kendi kendine bir rahatlatma ve baş etme yöntemi bulmuş. Tabii bu anlık bir çözüm olabilir. Onun için uzman desteğiyle beraber bunu devam ettirmesi daha fayda sağlayabilir” diye konuştu.
Forum