Erişilebilirlik

Kürt meselesini nasıl bir gelecek bekliyor?


Diyarbakır’da düzenlenen Kürt Sorunuyla ilgili konferansa Türkiye ve Irak’tan davetliler katıldı.
Diyarbakır’da düzenlenen Kürt Sorunuyla ilgili konferansa Türkiye ve Irak’tan davetliler katıldı.

Kürt meselesinin, Türkiye başta olmak üzere, bölgedeki gelişmelerden nasıl etkileneceği Diyarbakır’da düzenlenen bir konferansta tartışıldı.

Kürt basınının aralıksız en uzun süre yayın yapan yayınlarından olan Deng Dergisi tarafından düzenlenen “Kürt Meselesi; Nasıl Bir Gelecek” konulu konferansta, Kürtlerin durumu ele alındı. Üç oturum halinde düzenlenen konferansın “Ortadoğu’da Kürt meselesinin kazandığı yeni boyutlar” başlıklı ilk bölümüne Erbil Kürdistan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Arzu Yılmaz, Irak Kürdistan Demokratik Partisi Basın Yayın Sorumlusu Salar Osman ile Kürdistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Dr. Kawa Mahmud katıldı.

Bu bölümde söz alan Doç. Dr. Arzu Yılmaz, küresel aktörlerin Ortadoğu'da statükonun korunması konusunda mutabık olduklarını savundu. Ortadoğu'da yeni güvenlik mimarisinin Körfez-İsrail ekseninde yeniden şekillendiğini dile getiren Yılmaz, Türkiye’nin bunun dışında kaldığını söyledi. Yılmaz, Kürtlerin yaklaşık 300 bin silahlı ve savaş tecrübesine sahip bir güç olarak Ortadoğu'da göz ardı edilemeyeceğini savunarak “Kürt meselesinde devlet dışı aktörlerin etkisinin dünya ölçeğinde ve özellikle Ortadoğu'da spesifik olarak arttığı bir dönemde ve üstelik de statükonun korunması yolunda, egemen devletin merkezileşmeyle yeniden tahkim edilme çabalarının ortasında, aslında ortaya çıkanın yönetilemeyen alanların çoğalması olduğu bir vakadır” dedi.

Konferansta Kürtlerin Türkiye ile birlikte, Irak ve Suriye’deki durumlarına da vurgu yapıldı.
Konferansta Kürtlerin Türkiye ile birlikte, Irak ve Suriye’deki durumlarına da vurgu yapıldı.

Kürtlerin bugün bölgesel aktörlerle birlikte hareket etmek zorunda olduklarını ifade eden Yılmaz, şunları söyledi: “Bölgesel aktörle birlikte hareket etme niyetiyle politikalar geliştirilirken herhangi bir devletin yanında, bugün büyük ölçüde olduğu gibi değil, birbiriyle rekabet ve yeni bir paylaşım mücadelesi içine hızlı ve sertçe giren bölgesel ülkeler arasındaki bir dengeyi gözeterek, bu ittifakları yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor”

"31 Mart seçimleri sonrası siyasi iklim ve Kürt meselesinin çözümüne olası etkileri"

Konferansın ‘31 Mart seçimleri sonrası siyasi iklim ve Kürt meselesinin çözümüne olası etkileri” başlıklı ikinci bölümünde ise Akademisyen Dr. Cuma Çiçek “Kürt siyasetini seçimler üzerinden okumak; 25 Yıllık Panorama’, Rawest Araştırma Merkezi Direktörü Roj Girasun, ‘31 Mart Seçim sonuçları Kürt meselesi bakımından ne ifade ediyor?’, Akademisyen Prof. Dr. Mesut Yeğen ise ‘Türkiye Kürt meselesinin neresinde?’ başlıklı sunumlar yaptı.

Akademisyen Dr. Cuma Çiçek, 2004’ten 2019’a kadar geçen sürede AK Parti’nin, Kürtlerden, Kürt siyasi partilerinden daha fazla oy aldığını belirtti. 2019’dan sonra iki parti arasındaki farkın arttığına dikkat çeken Çiçek, “2014-2015 çözüm sürecine kadar Kürt siyaseti büyümüş durumda, yükselmiş durumda ve 2014-2015'ten itibaren çok net bir şekilde bir düşüş var” diye konuştu.

Kürtlerin seçim performansının diğer bölge ülkelerindeki gelişmelere bağlı olduğunu ifade eden Çiçek, “Sınır ötesi yakasında Kürtler güçlüyse, kardeşleri güçlüyse ve hak mücadelesinde mesafe alabiliyorlarsa burada da Kürtlerin seçim performansı artıyor. Ya da doğrudan Kürtlere, Kürtlük üzerinden, Kürt meselesi üzerinden ve Kürt coğrafyası üzerinden siyaset yapan aktörler büyüyorlar“ dedi. Çiçek, son seçimlerle birlikte yeni siyasi aktörlere alan açıldığına dikkat çekerek “Siyaseti domine eden aktörlerin üçte biri buradan ayrılmış durumda. Ya siyaseten soğumuş, sandığa gitmemiş ya da başka partilere yönelmiş durumda, daha küçük partilere. AK Parti ve DEM Parti dışındaki aktörler için bir fırsat penceresinin siyasal anlamda doğduğu bir konjonktürdeyiz” şeklinde konuştu.

Konferansa katılan konuşmacılar Kürt meselesinin çözüm yollarını tartıştı.
Konferansa katılan konuşmacılar Kürt meselesinin çözüm yollarını tartıştı.

Rawest Araştırma Merkezi Direktörü Roj Girasun ise son seçim sonuçlarının siyasete rekabet getirdiği, bu rekabetin de Kürt sorunu alanında olacağı görüşünde. Rekabet unsurunun Kürt meselesinde demokratikleşme mi yoksa otoriterleşme mi olacağının soru işareti olduğunu söyleyen Girasun, “Kategorik olarak muhalefetin karşısında, yanında konumlanıp iktidarın karşısında konumlanmak ile esnek bir pozisyon alan iki ayrı tutum, yeni dönemde de karşı karşıya gelecek gibi görünüyor, Kürtlerde ve Kürt düşün dünyasında. Bu da muhtemelen bu aktörler arası rekabet ile partiler arasındaki rekabetin belirleyicilerinden birisi olma mukabilinde” dedi.

‘Türkiye Kürt meselesinin neresinde?’ başlıklı sunum yapan Akademisyen Prof. Dr. Mesut Yeğen ise Türkiye’de Kürt sorununda olumlu seyir ihtimalinin ortaya çıktığını vurguladı. İktidarın 2015’e kıyasla Kürt meselesini Türkiye gündeminin alt sıralarına ittiğini ifade eden Yeğen, şunları söyledi: “Büyük bir ihtimalle bugün olandan daha fazlasını niyet etmiştir devlet. Ama niyeti her ne olursa olsun elde etmiş olduğunu sadece Kürtler üzerinde baskı kurarak elde etmedi. 1876'dan beri bu ülkede temel, siyasetin göbeğinde olmuş olan kurum olarak meclisi neredeyse iptal ederek bunu yaptı. Rejim değişikliği, başkanlık sistemine geçiş, bütün bunlarla ilgili. Aslında bütün müesses nizamın kimyası değişti. AK Parti, bildiğimiz İslamcı, bir dönem muhafazakâr, demokrat bildiğimiz AK Parti'den bir devletperest, milliyetçi, Türkçü, neredeyse, MHP'ye bir rezonans tutturan bir AK Parti çıktı ortaya. Bunları yaparak, bununla böyle dönüşümler neticesinde demin dediğim sonuçları aldı”

Yeğen, devletin Kürt sorunu konusunda başarısız olduğu alanlar olduğuna da dikkat çekerek “Kürtlerin Kürt davasına, Kürt idealine olan bağlılıklarını çözemedi. O bağlılık, dönüşerek, yeni formlar alarak
orada kalmaya devam ediyor” dedi.

Kürt meselesindeki tutumu nedeniyle AK Parti’nin hem Kürtler nazarında hem de genel olarak Türkiye'deki genel meşruiyetinin zayıfladığına dikkat çeken Yeğen, yeni bir dönemin başladığını söyledi. Yeğen, ” AK Parti bir şey yapmak zorunda Kürt meselesinde. Bu durumla baş etmek için sertleşebilir de. Kürtleri merkeze alan bir normalleşmeye de geçebilir ama daha gidişattan anladığım, CHP ile uzlaşıp, Kürtlere çok az verip, Kürtleri bir şekilde sesinin çıkmasını engelleyen bir normalleşmeye de gidebilir. CHP açısından iyi bir fırsat penceresi oluşmuş durumda.

Konferansta 31 Mart yerel seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo da masaya yatırıldı.
Konferansta 31 Mart yerel seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo da masaya yatırıldı.

CHP bu fırsat penceresini kendi kodlarından gelen alışkanlıklarla çok hızlı kullanmayabilir ama kullanmaya meyyal görünüyor sanki. Bu da yine şu demek, 2018'de girdiğimiz durumdan daha iyi bir durumdayız çünkü bir yeni aktör ekleniyor, başka bir şeyler yapmanın imkânı var mıdır diye en azından düşünmeye başlayan ya da yoklamaya başlayan bir aktör ekleniyor siyaset sahnesine” diye konuştu.

‘Kürt siyasi aklı, yeni bir yol bulmak’

‘Kürt siyasi aklı, yeni bir yol bulmak’ başlıklı üçüncü bölümde ise İsmail Beşikçi Vakfı Başkanı İbrahim Gürbüz,” Kürt toplumunda entelektüel birikimin tarihsel süreç içinde geldiği aşama ve bunun ulus ve tarih bilincine etkisi”, Sosyolog Yazar İsmail Beşikçi “Kürt ve Kürdistan meselesinin geleceği”, Siyasetçi Mesut Tek ise “Kürt siyaseti nasıl bir strateji izlemeli?” konularında görüşlerini paylaştı.

Kürtlerle ilgili çalışmaları nedeniyle yılarca hapis yatan Doç. Dr. İsmail Beşikçi, Kürt meselesinin 100 yıl önce çözülmüş olması gerektiğine vurgu yaptı. Kürtlerin dünyada 50 milyona varan nüfuslarına rağmen Birleşmiş Milletler ya da İslam Konferansı gibi uluslararası kurumlarda temsil edilmediklerini ifade eden Beşikçi, Kürtlere dillerine sahip çıkmaları çağrısı yaptı. Okullardaki Kürtçe derslerinin seçmeli olmasının da önemli olduğunu dile getiren Beşikçi, “Diyarbakır, Batman, Van, Hakkâri, Mardin’de kapılarının önünde, sokak aralarında oynayan çocukları izleyelim. Bu çocuklar oyunlarında, birbirleriyle kavgalarında hangi dili kullanıyorlar? Eğer bu dil Kürtçe değilse, Kürtler çok büyük tehlikeyle karşılaşıyor. Bugün 50 yaşında, 60 yaşında, 80 yaşında insanların kahvehanede Kürtçe konuşmaları iyi bir şeydir tabii. Ama bu belirleyici değildir. Belirleyici olan çocukların durumudur.

Kürtçeye sahip çıkmak, Kürtçeyi çarşı-pazar dili haline getirmek çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Konferansta son sözü alan Siyasetçi Yazar Mesut Tek, Kürt sorununun çözüm yollarını anlattı. Tek, Kürt sorunu çözülmedikçe Ortadoğu'ya barış ve huzur gelmeyeceğini savundu. Silahlı şiddetin reddedilmesi gerektiğine vurgu yapan Tek, “Kürtler artık barış istiyorlar. Bunun için de geleceğimizi planlarken, bu iş için bir mücadele ve strateji belirlerken mutlaka bu barışta ve barışçıl mücadelede ısrarcı olmalıyız.

Barışçıl mücadelede ısrarlı olunmalı. Demokratik diyaloga önem veren bir mücadeleye yolu tutturmalı. Bir başka önemli husus ise, bu mücadelede sivil toplum örgütlenmesine önem vermeli. Kürt dili ve kültürünün yaygınlaştırılıp geliştirilmesi için çaba sarf etmeli, demokratik kitle örgütleri ve meslek kuruluşlarıyla doğru ilişkiler kurmak zorundayız” dedi.

Kürt sorunu çözüme yakın mı?

Konferansın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan eski HDP Milletvekili Necdet İpekyüz, Kürt meselesinin her yerde konuşulması gerektiğini söyledi. Şiddetin çözüm olmadığını ifade eden İpekyüz,” Şimdi umutsuz tablo var fakat bütün bunlara rağmen baktığımızda 40 yıl, 20 yıl ceza alanlar var. Uzun süredir hasta şekilde içeride olanlar var. Kayyumlar meselesi vardı. Birçok haksızlık, ekonomik açıdan giden şeyler var. Ama bütün her şeye rağmen insanlar toplanabiliyor, tartışabiliyor. İktidar ve muhalefetin şunu düşünmesi lazım; Biz Kürtlerle nasıl bir yaşam hedefliyoruz? Anayasa tartışılıyor, anadili meselesi, yerinden yönetim. Bunlara itiraz ederek Türkiye'de perişan ediyorsunuz. Ama Kürtler yok olmuyor. Yani Kürtler açısından süreç devam ediyor ama karşı taraf açısından maliyeti çok yüksek. Çözüm gelmedikçe maliyet artıyor” şeklinde konuştu.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkan Yardımcısı ve eski DEP Milletvekili Sedat Yurtdaş da Kürtlerin yaşadığı devletlerin kendi ajandalarını sert bir şekilde uyguladığını söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Yurtdaş, Kürt meselesinin çözümünün sadece Kürtlere bağlı olmadığını belirtti. Kürtlerin meseleyi çözecek güçte olduğunu savunan Yurtdaş, şunları söyledi “Kürtler birliklerini, dillerini, hedeflerini ve bunun için harekete geçecek olan bütün entelektüel birikimlerini eğer kararlı bir şekilde geliştirir, yakınlaştırır ve bir hedefe doğru yürürlerse Kürtler önlerindeki engelleri bir bir aşacak büyük bir güce, kapasiteye ve yaratıcılığa sahipler. Konuşmaya, tartışmaya, ayrıntılarda görüş bildirmeye ve aslında dünya deneyimlerinden çıkardıkları derslerle dostane, diplomatik ilişkiler kurmaya çok daha hazırlar diyebilirim”

Forum

XS
SM
MD
LG