Erişilebilirlik

Berlin’de, "Suriye’de kazanan Türkiye" yorumu


Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Esat rejiminin devrilmesini "büyük bir rahatlama" olarak nitelendirdi ancak Suriye’deki şiddetin yeniden tırmanışa geçmemesi konusunda uyarıda bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Esat rejiminin devrilmesini "büyük bir rahatlama" olarak nitelendirdi ancak Suriye’deki şiddetin yeniden tırmanışa geçmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Suriye’de Esat rejiminin devrilmesinin ardından ülkedeki gelişmelerin yol açabileceği yeni bir mülteci krizi ve Türkiye ile olası işbirliği Berlin’den yapılan açıklamaların merkezinde yer alıyor.

Ülkeyi terk ettiği iddia edilen Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat ve rejimini, özellikle 2011 yılında başlayan iç savaştan bu yana sert bir şekilde eleştiren, Esat’ı sistematik insan hakları ihlalleri ve savaş suçları işlemekle suçlayan Berlin’den konuyla ilgili gelen ilk tepkiler de bu tutumu vurgular nitelikte.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Esat rejiminin devrilmesini "büyük bir rahatlama" olarak nitelendirdi ancak Suriye’deki şiddetin yeniden tırmanışa geçmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Bakan Baerbock, yaptığı açıklamada, "Ülke hangi biçimde olursa olsun başka radikallerin eline geçmemelidir” diyerek Suriye’deki etnik ve dini azınlıkların korunmasının önemine dikkat çekti.
Kürtler, Aleviler ve Hristiyanlar gibi etnik ve dini azınlıkların kapsamlı bir şekilde korunmasının, gruplar arasında bir uzlaşı sağlanmasının önemine işaret eden Baerbock, "Eğer hem iç hem de dış aktörler nihayet Suriyeliler’in yararına hareket ederse, yıllardır beklenen ancak bir o kadar da zor olan barış yolu başlayabilir" dedi.

Baerbock, Almanya’nın Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Quad Grubu (ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya) ve Türkiye gibi Suriye’nin komşuları dahil olmak üzere bölgesel aktörlerle yoğun temas halinde olduğunu belirtti.

"Erdoğan bu başarıyı iç politikada da kullanmaya çalışacaktır”

Hristiyan Birlik Partisi CDU’nun dış politika sözcüsü Norbert Röttgen de Suriye’deki rejim değişikliğini "Ülke ve insanlar için büyük bir kurtuluş. Esat’ın cehennemi 13 yılın ardından sona erdi" sözleriyle yorumladı.

Esat’ın devrilmesinde en büyük kazananın Türkiye olduğunu öne süren Röttgen, "Erdoğan bu başarıyı iç politikada da kullanmaya çalışacaktır. Türkiye’deki üç milyon Suriyeliyi geri göndermek için Suriye’nin parçalanmamasına büyük bir ilgi duyuyor" ifadelerini kullandı.

Almanya’daki Suriyeli mültecilerin de ülkelerine dönüp dönmeyeceği konusunda henüz bir şey söylemenin erken olduğunu belirten Röttgen, "Ancak şu an istikrar için bir momentum var. Avrupa’nın şimdi Türkiye’ye yaklaşması ve işbirliği imkanlarını araştırması gerekiyor" dedi.

CDU Federal Meclis Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt, Beşar Esat'ın devrilmesinin ardından kısa vadede yeni bir mülteci dalgası beklemediğini belirtti. "Şu an için ikinci bir büyük mülteci dalgasını olası görmüyorum. Halep’te böyle bir durum yaşanmadı" şeklinde konuşan Hardt, bu ihtimalin tamamen göz ardı edilemeyeceğini ifade ederek, "Eğer gruplar arasındaki görüşmeler –ki bu görüşmelerin devam ettiği anlaşılıyor– başarısız olursa ve iç savaş daha da yoğunlaşırsa, yeni bir mülteci dalgası ihtimali göz ardı edilemez" dedi.

Hardt, bu yeni ve dinamik durum karşısında federal hükümeti AB içinde hızlı bir koordinasyon sağlamaya çağırdı. Ayrıca, Suriye'nin 19-20 Aralık'ta düzenlenecek Avrupa Konseyi toplantısında öncelikli bir konu olması gerektiğini vurguladı.

SPD dış politika uzmanı Ralf Stegner, "Esat rejiminin sonunun gelmesi iyi bir şey. Ancak, milisler de istediğimiz türden insanlar değil. Verdikleri sözleri tutmayacaklarından endişe duyuluyor. Almanya insani yardım konusunda sorumluluk üstlenmek zorunda kalacak" diye konuştu.

Türkiye ile yeni bir göç anlaşması ve Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesi taleplerine karşı tavır koyan Stegner, "Hızlı kararlar bize fayda sağlamaz. Suriye’de şu anda Esat’ın destekçileri gibi başka insanlar da tehlike altında. Ancak insaniyet herkes için geçerlidir" ifadelerini kullandı.

Almanya Federal Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı sosyal demokrat SPD’li Michael Roth, Esat'ın Şam'dan kaçmasının ardından, "kanlı seküler diktatörlüğün yerine dini-köktendinci bir diktatörlüğün geçmemesi" konusunda uyardı. Roth, Suriye'nin çok etnik yapılı ve çok dinli bir devlet olduğunu belirterek, ülkenin "barış, uzlaşma ve istikrar için gerçek bir şansı hak ettiğini" ifade etti.

“Esat artık tarih oldu, Suriye özgür mü?”

Almanya’nın önde gelen terörizm uzmanı olan Peter R. Neumann, Suriye’deki rejim değişikliği sonrası belirsizliklere dikkat çekti. "Esat artık tarih oldu, Suriye özgür mü? " sorusunu gündeme getiren Neumann, "Kimse şimdi ne olacağını bilemiyor" dedi.
Esat’ı devirenlerin hedefinin bir İslam devleti kurmak olduğunu savunan Neumann, Suriye’nin geleceğiyle ilgili üç olası senaryo sunarak, ülkenin iki veya üç otonom bölgeye ayrılabileceğini, iç savaşın yeniden alevlenebileceğini ya da iç savaş sonrası bir bölünmenin gerçekleşebileceğini belirtti.

Göç meselesine de değinen uzman, "Suriyeli mülteciler ülkelerine dönebilecek mi, yoksa olası bir iç savaş nedeniyle daha fazla insan mı kaçacak?” sorusunu gündeme getirdi.

Neumann, yeni bir mülteci dalgasının daha olası olduğunu ifade ederek, terör tehdidinin de yeniden ortaya çıkabileceğini, hatta IŞİD’in bu durumdan yararlanarak yeniden güç kazanabileceğine dikkat çekti.

"Esad’ın devrilmesi elbette olumlu bir gelişme" diyen Neumann, ancak bu değişimin büyük bir tehlike içerdiğini ifade etti ve "Yeni iktidar sahipleri demokrat değil" diyerek, yeni rejimin demokrasiye uzak olduğunu vurguladı.

Forum

XS
SM
MD
LG