Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesine cevap verme hakkını saklı tutan Türkiye’ye olayın başından bu yana izlediği politika nedeniyle uluslararası alandan destek geliyor.
Türkiye’de olayla bağlantılı olarak en çok tartışılan konuyu NATO’nun üstleneceği rol ya da vereceği mesaj oluştururken Avrupa Birliği de bu konuda Ankara’yla dayanışma içinde olduğunun mesajını net şekilde verdi.
Lüksemburg’da bir araya gelen Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının önemli gündem maddelerinden birini Suriye oluşturdu. Suriye’de şiddet politikasının hakim olmaya başladığı andan bu yana konuyu yakın takipte tutan Avrupa Birliği, yaptırım uyguladığı şirket ve bireylerin sayısını 16. kez artırırken düşen uçak konusunda önemli bir mesaj verdi.
AB: Uçağın Düşürülmesi Kabul Edilemez
Dışişleri bakanları tarafından alınan kararda, Suriye’nin uçağı düşürmesi “kabul edilemez” olarak nitelendirilip kınandı. Türkiye’nin olayın ardından verdiği ilk tepkiden gayet memnun olan Avrupa Birliği, şu ana kadar izlenen politikayı ölçülü ve sorumlu gördüğünün altını çizdi.
Avrupa Birliği içinde Suriye konusundaki yaklaşımların birbiriyle yüzde 100 uyumlu olduğunu söylemek zor. Toplantıda verilen tepki de bazı kesimlere hafif gelse de kendi içinde tutarlı. Birlik dışişleri bakanlarının mesajlarının ABD’den gelen mesajlarla paralellik içermesi NATO’dan da benzer bir tepki çıkacağının göstergesi niteliğinde.
Bugüne kadar yaptırım üzerine yaptırım kararı alsa da Şam yönetimi üzerinde beklediği etkiyi yaratamayan Avrupa Birliği, her ne kadar istediği sonucu alamasa da Esad rejiminin Suriye’nin geleceğinde yeri olmadığını düşünüyor. Suriye konusunda diplomasi dışındaki seçeneklere özellikle de askeri nitelikli olanlara kesinlikle sıcak bakmayan Avrupa Birliği, Türkiye’nin bu aşamadan sonra atacağı olası adımlarda serinkanlılığı elden bırakmayan ve askeri müdahaleyi dışarıda bırakan bir yaklaşım sergilemesini istiyor.
Avrupa Birliği bakanlarından gelen açıklamalar bu beklentiyi net şekilde ortaya koyuyor.
Olayın ardından ilk tepki veren isimler arasında bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague’in oldukça sert bir söylem benimsemesine rağmen askeri olasılıklara atıf yapmaması ve bugün de “Ek önlemlerle baskının artırılması çok önemli. Uçağın düşürülmesinin sorun açısından yeni bir aşama yarattığını düşünmüyorum” açıklamasında bulunması dikkat çekiciydi.
Askeri müdahale olasılığına en sert şekilde karşı çıkan ise Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal oldu. Rosenthal, “Suriye'ye askeri operasyon söz konusu değil. Bu Hollanda hükümeti açısından değerlendirmeye alınacak bir unsur değil. Bu yaklaşımımız NATO bağlamında da geçerli” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, “Silah taşımayan ve rutin uçuş yapan bir uçağın uyarılmaksızın düşürülmesi tam anlamıyla kabul edilemez. Yaptırımlar daha da ileriye götürülmeli” ifadelerini kullanırken Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, “Suriye'nin yaptığı kabul edilemez. Ankara'nın verdiği sakin tepki olumlu. Tüm taraflar gelinen aşamada gerginliğin düşürülmesinin belirleyici olduğunu anlaması önemli” diye konuştu.
Türkiye’ye verdiği destekle tanınan İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt da askeri boyut konusunda uyarıda bulunanlar arasında yer aldı.
Türkiye’de olayla bağlantılı olarak en çok tartışılan konuyu NATO’nun üstleneceği rol ya da vereceği mesaj oluştururken Avrupa Birliği de bu konuda Ankara’yla dayanışma içinde olduğunun mesajını net şekilde verdi.
Lüksemburg’da bir araya gelen Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının önemli gündem maddelerinden birini Suriye oluşturdu. Suriye’de şiddet politikasının hakim olmaya başladığı andan bu yana konuyu yakın takipte tutan Avrupa Birliği, yaptırım uyguladığı şirket ve bireylerin sayısını 16. kez artırırken düşen uçak konusunda önemli bir mesaj verdi.
AB: Uçağın Düşürülmesi Kabul Edilemez
Dışişleri bakanları tarafından alınan kararda, Suriye’nin uçağı düşürmesi “kabul edilemez” olarak nitelendirilip kınandı. Türkiye’nin olayın ardından verdiği ilk tepkiden gayet memnun olan Avrupa Birliği, şu ana kadar izlenen politikayı ölçülü ve sorumlu gördüğünün altını çizdi.
Avrupa Birliği içinde Suriye konusundaki yaklaşımların birbiriyle yüzde 100 uyumlu olduğunu söylemek zor. Toplantıda verilen tepki de bazı kesimlere hafif gelse de kendi içinde tutarlı. Birlik dışişleri bakanlarının mesajlarının ABD’den gelen mesajlarla paralellik içermesi NATO’dan da benzer bir tepki çıkacağının göstergesi niteliğinde.
Bugüne kadar yaptırım üzerine yaptırım kararı alsa da Şam yönetimi üzerinde beklediği etkiyi yaratamayan Avrupa Birliği, her ne kadar istediği sonucu alamasa da Esad rejiminin Suriye’nin geleceğinde yeri olmadığını düşünüyor. Suriye konusunda diplomasi dışındaki seçeneklere özellikle de askeri nitelikli olanlara kesinlikle sıcak bakmayan Avrupa Birliği, Türkiye’nin bu aşamadan sonra atacağı olası adımlarda serinkanlılığı elden bırakmayan ve askeri müdahaleyi dışarıda bırakan bir yaklaşım sergilemesini istiyor.
Avrupa Birliği bakanlarından gelen açıklamalar bu beklentiyi net şekilde ortaya koyuyor.
Olayın ardından ilk tepki veren isimler arasında bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague’in oldukça sert bir söylem benimsemesine rağmen askeri olasılıklara atıf yapmaması ve bugün de “Ek önlemlerle baskının artırılması çok önemli. Uçağın düşürülmesinin sorun açısından yeni bir aşama yarattığını düşünmüyorum” açıklamasında bulunması dikkat çekiciydi.
Askeri müdahale olasılığına en sert şekilde karşı çıkan ise Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal oldu. Rosenthal, “Suriye'ye askeri operasyon söz konusu değil. Bu Hollanda hükümeti açısından değerlendirmeye alınacak bir unsur değil. Bu yaklaşımımız NATO bağlamında da geçerli” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, “Silah taşımayan ve rutin uçuş yapan bir uçağın uyarılmaksızın düşürülmesi tam anlamıyla kabul edilemez. Yaptırımlar daha da ileriye götürülmeli” ifadelerini kullanırken Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, “Suriye'nin yaptığı kabul edilemez. Ankara'nın verdiği sakin tepki olumlu. Tüm taraflar gelinen aşamada gerginliğin düşürülmesinin belirleyici olduğunu anlaması önemli” diye konuştu.
Türkiye’ye verdiği destekle tanınan İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt da askeri boyut konusunda uyarıda bulunanlar arasında yer aldı.