Avrupa Birliği ve Türkiye, Batı’ya mülteci akınını durdurmaya yönelik anlaşmayı ‘tarihi’ olarak niteliyor.
Türkiye’deki mültecilerin yaşam standartlarının iyileştirilmesi amacıyla verilecek birlik fonları karşılığında Türkiye, Avrupa’ya gitmeye çalışan mültecileri durduracak. Avrupa Birliği ayrıca anlaşma uyarınca Türk vatandaşlarına yönelik seyahat vizesi uygulamasını da gevşetecek.
Ancak Uluslararası Af Örgütü’nden Türkiye uzmanı Andrew Gardner, Türkiye’deki insan hakları örgütleri arasında, Avrupa’nın kendi çıkarlarını gözeterek imzaladıklarını düşündükleri anlaşmanın kaygı yarattığını belirtiyor.
Gardner, “Avrupa Birliği’ne üyelik süreci Türkiye’de insan hakları açısından büyük kazanımlar elde edilmesini sağlamıştı. Ancak Avrupa Birliği, ifade özgürlüğü gibi insan haklarına ilişkin konularda Türkiye’yi yakından izlemeli. Avrupa Birliği mültecilerin Avrupa’ya ayak basmasını önleme amacıyla anlaşmaya vardığı Türkiye’yi insan haklarını ilgilendiren konularda eleştirmekten çekinmemeli. Avrupa’nın çıkarına dokunacağı için Türkiye’yi eleştirmekten kaçınması büyük korkaklık olur,” şeklinde konuşuyor.
Türkiye’de insan haklarının giderek kötüleşmesi üzerine artan kaygılar, Türkiye’nin önerisinin dondurulmasının ardındaki ana nedendi.
Avrupa Birliği’yle anlaşmaya varmadan yalnızca birkaç gün önce Türk hükümetinin Suriye’ye silah soktuğunu iddia eden habere imza atan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarıysa birçok ülkede büyük yankı buldu.
Muhalefet partileri de Avrupa Birliği’yle yapılan anlaşmayı eleştiriyor.
HDP, anlaşmayı, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kabul edilmesi için insan hakları konusunda uyması gereken şartları kapsayan Kopenhag Kriterleri’nin sonu olarak tanımladı.
Süleyman Şah Üniversitesi’nden siyaset bilimci Cengiz Aktar, “Türkiye Avrupa’nın kapı bekçisi olur mu?” sorusunun bile gündeme geldiğini söylüyor: “Bu anlaşma bir hayalden ibaret. İnsanlar kendilerini tehlikede hissettikleri anda başlayacak, akını kimse durduramaz. İnsan akınını durdurmanın tek yolu Kuzey Kore gibi üç kat dikenli tel çekip sınırı mayınlarla döşemektir.”
Taraflar, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını belirttikleri anlaşmanın olumlu yanlarını vurgulamaya çalışıyor. Ancak gözlemciler her iki tarafın da birbirine şüpheyle yaklaşması nedeniyle anlaşmanın ne derece etkili olacağı konusunda soru işaretleri bulunduğunu söylüyor.