Erişilebilirlik

AB'yle Yeni Görüşmeler Türkiye'ye Yeni Umutlar Vadeder mi?


Türkiye-AB ilişkileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkilerini genişleten referandum sürecinde Brüksel ile karşılıklı açıklamalar savaşı nedeniyle tarihin en kötü seviyesine geriledi. İlişkileri yeniden düzeltmeye yönelik çabalar, nisan ayında yapılan referandumun ardından Erdoğan’ın Brüksel’e ziyaretinin bir sonucu oldu.
Türkiye-AB ilişkileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkilerini genişleten referandum sürecinde Brüksel ile karşılıklı açıklamalar savaşı nedeniyle tarihin en kötü seviyesine geriledi. İlişkileri yeniden düzeltmeye yönelik çabalar, nisan ayında yapılan referandumun ardından Erdoğan’ın Brüksel’e ziyaretinin bir sonucu oldu.

Türkiye ve Avrupa Birliği’nden yetkililer bugün Brüksel’de buluşuyorlar. Taraflar Türkiye’nin yıllardır devam ve bir iyi, bir kötü giden AB’ye katılma sürecini yeniden rayına sokmayı deneyecekler.

Türkiye-AB ilişkileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkilerini genişleten referandum sürecinde Brüksel ile karşılıklı açıklamalar savaşı nedeniyle tarihin en kötü seviyesine geriledi. İlişkileri yeniden düzeltmeye yönelik çabalar, nisan ayında yapılan referandumun ardından Erdoğan’ın Brüksel’e ziyaretinin bir sonucu oldu.

Emekli Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz bunun çok cesaret veren bir durum olduğunu, çünkü iki tarafın da diyalog başlatma konusundaki niyetlerini gösterdiğini belirtiyor. Aynı zamanda Ankara Siyaset Politikası kurumunun yöneticisi olan Çeviköz’e göre eğer taraflar arasında diyalog kesilirse, bunu yeniden başlatmak çok zor olur. Çeviköz, Erdoğan ve AB liderlerinin bir yıl sürecek bir yol haritası üzerinde uzlaştıklarını buna göre her şeyin adım adım birlikte yapılacağını öne sürüyor.

Suriye mülteci krizi ve bölgesel güvenlik konuları ile ilgili ortak kaygılar, ilişkilerin yeniden kurulmasında güçlü bir etken oldu. Brüksel bu durumun geçen yıl Temmuz ayındaki darbe girişimden sonra başlayan ülkedeki kısıtlamalar konusunda Ankara’ya yönelik baskıyı arttırmasını umuyor. Darbe sonrası ortaya çıkan ortamda Türkiye’de 100 binden fazla kişi işten atılırken aralarında Cumhurbaşkanı’nı eleştirenler de dahil 50 binden fazla kişi de tutuklandı.

Al Monitor yazarlarından Semih İdiz de Türkiye’de demokrasi bayrağının dalgalanmaya devam etmesini isteyen demokrasi yanlılarının ciddi girişimleri olduğunu, buna tüm dünyadaki demokratik rejimler, demokratlar ve AB’den destek gelmesi gerektiğini belirtiyor. İdiz’e göre bu noktada AB’den gelecek baskılar, somut kararlar ve öğelerle desteklenmedikçe sonuç vermeyecektir ve aksine durumu daha da kötüleştirebilir.

Erdoğan AB ile yeni fasılların açılması için bastırıyor. Şu an AB’ye giriş için gerekli 35 başlıktan 16’sı açık ve sadece biri tamamlanmış durumda.

Bu noktada Ünal Çeviköz 23 ve 24. fasıllara öncelik verilmesi gerektiğini savunuyor. Çeviköz buna gerekçe olarak da yasama ile yargı arasındaki ilişkinin çok fazla olmasını ve temel hak ve özgürlükler ile ilgili sorunları gösteriyor.

23 ve 24. fasılların açılması ana muhalefet partisi CHP ve insan hakları örgütleri tarafından da destekleniyor. Bu başlıkların açılmasına Güney Kıbrıs, Ankara ile aralarındaki sorunlar giderilmediği gerekçesi ile karşı çıkıyor. Diğer AB üyeleri de açıkça dile getirmeseler de bu başlıkların açılmamasına hayır demenin Erdoğan’ın çıkarına olduğunu söylüyorlar.

Brüksel’in Ankara’nın insan hakları konusunda sözlerini yerine getirmediğine dair artan kaygıları söz konusu.

Amerika Merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye uzmanı araştırmacı Emma Sinclair Webb, tavizler vermenin Türkiye konusunda işe yaramayacağını düşünüyor. Webb, Uluslararası Af Örgütü yöneticisinin Türkiye’de hapse atılmasına AB’nin göz yummasının iyi olmadığını, bu sayede Türkiye’de medyanın da yok olduğunu ifade ediyor.

Geçen hafta Uluslarası Af Örgütü Türkiye yöneticisi Taner Kılıç, teröre destek verdiği ve temmuz ayındaki başarısız darbe girişimi ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile hapse atıldı.

Sinclair-Webb, AB’nin mültecileri Avrupa dışında tutmaya ve teröre karşı işbirliğine çok fazla odaklandığını bu nedenle de insan hakları ile ilgili konuların çok arka plana atıldığını belirtiyor.

Geçen yıl mart ayında Ankara, Brüksel’le mülteci ve göçmenlerin Avrupa’ya akışını yavaşlatacak bir anlaşma imzaladı. Erdoğan Brüksel’i, Türklere vize serbestisi getirecek anlaşma konusunda AB’nin taahhütlerini yerine getirmediği gerekçesi ile sık sık mülteci anlaşmasını bitirmekle tehdit etti.

AB üyeleri ayrıca IŞİD’e karşı savaşta daha fazla işbirliği konusunda Ankara’ya yanaşıyorlar. Türkiye, Irak ve Suriye sınırları ile Avrupa’ya gitmek isteyen cihatçılar için ana yol konumunda bulunuyor. Türk yetkililerin açıklamalarına göre geçen Manchester’daki bombalı saldırıyı gerçekleştiren intihar bombacısı İngiltere’ye İstanbul üzerinden gitti. Bu ay Londra’daki saldırıyı yapanlardan biri de geçen yıl İstanbul’dan Suriye’ye gitmeyi denedi.

Gözlemciler Irak ve Suriye’de IŞİD’in yenilmeye başlaması ile birlikte, Türkiye’nin teröre karşı işbirliğindeki rolünün artacağını söylüyorlar.

Siyaset bilimci ve uzman Cengiz Aktar’a göre teröre karşı işbirliği ve göç konuları, Fransa’nın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’ın Ankara ile ilişkilerindeki önceliği olacak. Aktar’a göre Macron’un Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı çok sayıda danışmanı, Türkiye’yle ilişkilerde faydacı bir yaklaşıma neden olacaklar.

Aktar AB Türkiye ilişkilerinin önümüzdeki aylarda tamamen revize edileceğini ve ilişkilerin mültecilerin kısıtlanması ve geliştirilmiş serbest ticaret anlaşması konuları ile kısıtlanacağını ileri sürüyor. Aktar bu noktada sadece Türkiye’de yönetimin AB’nin siyasi konulara karışmamasını istememesinden değil Avrupalıların da Türkiye’de demokrasiyi korumakla ilgilenmemelerinden dolayı bu durumun ortaya çıkacağını belirtiyor.

XS
SM
MD
LG