Erişilebilirlik

ABD'de obeziteyle bağlantılı kalp hastalığı ölümleri rekor düzeyde arttı


Kalp damarları tıkalı olan ABD'li yetişkinler arasında obeziteye bağlı ölümler 1999 ile 2020 yılları arasında yüzde 180 oranında arttı. 
Kalp damarları tıkalı olan ABD'li yetişkinler arasında obeziteye bağlı ölümler 1999 ile 2020 yılları arasında yüzde 180 oranında arttı. 

Chicago'daki Amerikan Kalp Derneği (AHA) toplantısı öncesinde açıklanan verilere göre, kalp damarları tıkalı olan ABD'li yetişkinler arasında obeziteye bağlı ölümler 1999 ile 2020 yılları arasında yüzde 180 oranında arttı.

Araştırmacılar, erkeklerde obezite ile ilişkili iskemik (kan akışının zayıflaması veya kesilmesi) kalp hastalığı ölümlerinin 1999'da 100 bin kişide 2,1'den 2020'de 100 binde 7,2'ye yükselerek yüzde 243'lük bir artış gösterdiğini tespit etti.

Kadınlarda ise bu oran 1999 yılında 100 bin kişide 1,6 ölümden 2020 yılında 100 bin kişide 3,7 ölüm vakasına çıkarak yüzde 131 oranında arttı.

Araştırmacılar, artışların özellikle orta yaşlı erkekler, siyah yetişkinler, ABD'nin iç kesimlerindeki Orta Batı eyaletlerinde ve metropol olmayan bölgelerde yaşayanlar arasında belirgin olduğunu tespit etti.

Brown Üniversitesi'nden araştırmacı Dr. Aleenah Muhsin, “Obezite yıllardır istikrarlı bir şekilde arttığı için obeziteye bağlı ölümlerde bir artış bekliyorduk. Ancak, özellikle orta yaşlı erkekler arasında ölüm oranlarında bu büyüklükte bir artış beklemiyorduk” dedi

Genel olarak, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) veri tabanından elde edilen 21 yıllık verilerin analizi, bu süre zarfında 226 bin 267 obeziteye bağlı iskemik kalp hastalığı ölümü tespit etti.

Chicago'daki Northwestern Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Amerikan Kalp Derneği Sözcüsü Dr. Sadiya Han, yaptığı açıklamada, “Bu çalışmada 1999 ve 2020 yılları arasında gözlemlenen obeziteye bağlı iskemik kalp hastalığı ölümlerindeki göreceli değişim, aynı zaman diliminde ABD'de gördüğümüz obezitenin yaklaşık yüzde 30'dan yaklaşık yüzde 40’a olan genel artışından daha büyüktü” dedi.

Çalışmada yer almayan Dr. Han, obezitenin bir risk faktörü olarak daha fazla bilinmesinin ve bu durumun daha fazla tedavi edilmesinin, yeni verilerin temelini oluşturan ölüm belgelerine dahil edilme olasılığını arttırmış olabileceğini öne sürdü.

Dr. Han, “Önemli olan, obeziteyle ilgili riskleri tespit etmek, yönetmek ve tedavi etmek için daha fazlasını yapmamız gerektiğini bilmemizdir” dedi.

Yapay zekaya sahip yüksek hızlı kamera, yüksek tansiyon ve şeker hastalığını tespit ediyor

Japon araştırmacılar, yapay zeka ile güçlendirilmiş deneysel bir yüksek hızlı video kameranın, bir ön çalışmada kan testleri veya tansiyon ölçen aletler olmadan yüksek tansiyon ve tip 1 veya tip 2 şeker hastalığı için hızlı ve temassız taramalar sağladığını söylüyor.

Kan basıncı ve diyabet, kan akışını hafif şekilde değiştirebiliyor. Araştırmacıların yapay zeka algoritması, video kameranın saniyede 150 görüntüde yakaladığı yüz ve avuç içi derisindeki kan akışı özelliklerini analiz ederek yüksek tansiyon ve diyabeti tespit ediyor.

Video görüntüleme/algoritma kombinasyonu, 62'si yüksek tansiyonlu ve 44'ü diyabetli olmak üzere 215 gönüllüde, 1. evre yüksek tansiyonu ya da 130/80 mm Hg veya daha yüksek kan basıncını tespit etmede yüzde 94 oranında doğru sonuç verdi.

Birkaç ay boyunca kan şekeri seviyelerini yansıtan standart hemoglobin A1c kan testi ile karşılaştırıldığında, video/algoritma kombinasyonu diyabetli kişileri belirlemede yüzde 75 oranında doğru sonuç verdi.

Çalışmanın lideri, Tokyo Üniversitesi'nden Ryoko Uchida yaptığı açıklamada, “Diyabetin başlıca komplikasyonlarından bazıları periferik nöropati (genellikle ellerde ve ayaklarda güçsüzlük, ağrı ve uyuşma) ve kan damarı hasarıyla ilgili diğer hastalıklardan oluşuyor” dedi.

Verileri önümüzdeki Amerikan Kalp Derneği bilimsel toplantısında sunacak olan Ryoko Uchida, “Kan akışındaki değişikliklerin diyabetin ayırt edici bir özelliği olması mantıklı” şeklinde konuştu.

Araştırmacıların algoritmaya düzensiz kalp atışlarını ayarlamayı öğretmeleri ve daha büyük, daha çeşitli popülasyonlarda test etmeleri gerekiyor.

Dış ortam sıcaklığı atriyal fibrilasyon riskleri ile bağlantılı

Öte yandan yeni bir araştırma, sıcak hava dalgalarının, özellikle kalpleri başlangıçta sağlıklı olmayan kişilerde düzensiz kalp ritmi bozukluğu olan atriyal fibrilasyon riskini iki veya üç katına çıkarabildiğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, ABD'de, hastalara nakledilen ve kalp aktivitelerini sürekli olarak izleyen kalp cihazlarına sahip 2 binden fazla kişiyi izledi. Çoğu obez olan bu kişilerin hepsinin, vücutlarına yeterince kan pompalamakta zorlanan zayıf kalp kasları vardı.

Dış ortam sıcaklıkları 39 dereceye ulaştığında, atriyal fibrilasyon atağı yaşama olasılığının, açık havada 5 ila 8 derece arasındaki sıcaklıklara göre 2,66 kat daha yüksek olduğu gözlendi.

Bu oran 40 derecede 2,87; 41 derecedeyse 3,09 kat daha yüksek.

Verileri Amerikan Kalp Derneği toplantısında sunacak olan araştırmacılar, atriyal fibrilasyon ataklarının gece 00.00 ile sabah 07.00 arasında standart çalışma saatlerine (sabah 8 ile akşam 5) kıyasla daha az ve hafta içi günlerde hafta sonlarına kıyasla daha sık görüldüğünü de tespit etti.

Çalışmada yer almayan Cleveland'daki Case Western Reserve Üniversitesi'nden Amerikan Kalp Derneği Sözcüsü Dr. Sanjay Rajagopalan, yaptığı açıklamada, “Artan yaş ve obezite nedeniyle genel nüfusta artan atriyal fibrilasyon vakaları göz önüne alındığında, artık artan sıcaklıklarla da mücadele etmek zorunda kalabiliriz” dedi.

Dr. Rajagopalan, “Sıcaklıkların belirgin şekilde artma riski olan bölgelerde yaşayan bireyler bu bulguları dikkate almalı, serinlemek ve sıvı almak için uygun önlemleri aldıklarından emin olmalı” dedi.

Forum

XS
SM
MD
LG