WASHINGTON —
Mısır’daki askeri darbenin ardından geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’un bir yol haritası çıkarmış olması ve ülkenin Şubat ayında parlamento seçimleri için sandık başına gideceğini aynı zamanda 4-5 ay içinde yeni anayasa için referanduma gidileceğini açıklaması da gerilimi yatıştırmaya yetmedi.
Mısır’da ordunun müdahalesiyle görevden alınan cumhurbaşkanı Muhammet Mursi’nin yandaşları gösterilerini sürdürüyor. Müslüman Kardeşler hareketi, ülkede demokrasinin tehdit altında olduğunu söylerken, Mursi aleyhtarlarıysa ordunun hamlesinin halkın iradesinin gerçek göstergesi olduğunu savunuyor.
Protestoların ve şiddetin artarak devam edebileceğinin en büyük göstergesiyse Muris yandaşlarının, eski cumhurbaşkanı görevine iade edilinceye kadar sokaklardan çekilmeye niyetleri olmadığını açıklaması.
Peki bölgede demokrasinin gelişinin müjdecisi olarak görülen Arap Baharı’nın simge ülkelerinden olan Mısır’da yaşananlar bölgede stratejik çıkarları yüksek olan Washington tarafından nasıl takip ediliyor? Obama Yönetimi’nin tartışma yaratan Mısır açıklamaları ve Obama’nın darbe kelimesini kullanmaktan kaçınmasının altında ne gibi bir strateji yatıyor? Suriye politikası konusunda da “ağır davranmakla” eleştirilen Obama Yönetimi’nin iki ülkeye de yaklaşımı arasında nasıl bir paralellik kurulabilir? İşte bu ve benzeri soruların yanıtlarını Amerika’nın Sesi Washington stüdyolarında konuğumuz olan Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay’la konuştuk.
“Amerika Ortadoğu’daki Sorunların Dışında Kalmaya Çalışıyor”
Amerika’nın Sesi’nden Selin Süer Ünlü’nün sorularını yanıtlayan Çağaptay, Amerika’nın yeni Ortadoğu politikasını şöyle özetledi: “Washington’da son yıllarda izolasyonist bir politika eğilimi ortaya çıktı. Nedir bu eğilim? Amerika’nın Ortadoğu ve özellikle Müslüman ülkelerle çok fazla iştigal etmemesi gerektiği yönünde bir kanı bu. Bu Amerikan sağında da solunda da paylaşılan bir kanı. Soldaki tavır şu: Amerika’nın ‘kendi değerlerini Müslüman ülkelere empoze etmemesi gerektiği, insani sebeplerle de olsa içişlerine müdahale etmemesi gerektiği’. Amerikan sağında da yine izolasyonist bir akım var ama sebep şu: Amerika’nın kendi ekonomik sorunlarını halletmek için kendi içine yoğunlaşması gerektiği ve ‘kaynaklarını müslüman ülkelerde israf etmemesi’ yönünde bir akım oluştu. Dolayısıyla Amerika mümkün olduğunca Ortadoğu’daki sorunların dışında kalmaya çalışıyor. Suriye’de Obama Yönetiminin yavaş adım atıyor olmasının sebebi de bu. Mısır’da da Amerika’nın ‘ne şiş yansın ne kebap’ demesi ve iki taraftan yana da tavır almamasında da bunun etkisi var.”
Amerika’nın Mısır Üzerinde Bir Etkisi Var mı?
Soner Çağaptay’a göre Amerika bir süper güç ama artık kendisini bir böyle görmüyor. Çağaptay durumu şöyle özetliyor: “O yüzden de bölgedeki gelişmeleri belirleyici ülke konumunda değil. Dışarıdan takip eden, gelişmelere anlık, günlük olarak tepki veren ancak uzun vadede bunları belirleme yeteneğini kendisinde görmeyen bir aktör ve bence Amerika’nın Mısır’da şu anda ne Müslüman Kardeşler ne de ordu üzerinde telkin ve teskin kabiliyeti yok.”
“Suriye Konusunda Türkiye’nin Bazı Beklentileri Karşılanmayacak”
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, Obama Yönetimi’nin Suriye politikasının Türkiye’ye etkilerini de değerlendirdi. Çağaptay, “Suriye konusunda Türkiye’deki beklentiler yüksek ama sayın başbakanın son ziyaretinden sonra bu beklentiler düştü. Çünkü buradaki havanın okunması açısından faydalıydı o ziyaret. Amerika’da Türkiye’deki beklentilerin aksine bir politika var. Amerika Suriye’de mümkün olduğunca az yükün altına girmek istiyor. Buradaki tabiriyle ‘Leading from behind’ yani önden gitme değil arkadan gitme stratejisi izliyor. Bu Amerika’nın yeni Ortadoğu politikasının özeti olabilir. Bu da tabii Türkiye’nin Amerika’dan beklentilerinin bir kısmının da karşılanmayacağı anlamına geliyor” dedi.
Çağaptay’ın değerlendirmelerinin ve söyleşinin tamamını yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.
Mısır’da ordunun müdahalesiyle görevden alınan cumhurbaşkanı Muhammet Mursi’nin yandaşları gösterilerini sürdürüyor. Müslüman Kardeşler hareketi, ülkede demokrasinin tehdit altında olduğunu söylerken, Mursi aleyhtarlarıysa ordunun hamlesinin halkın iradesinin gerçek göstergesi olduğunu savunuyor.
Protestoların ve şiddetin artarak devam edebileceğinin en büyük göstergesiyse Muris yandaşlarının, eski cumhurbaşkanı görevine iade edilinceye kadar sokaklardan çekilmeye niyetleri olmadığını açıklaması.
Peki bölgede demokrasinin gelişinin müjdecisi olarak görülen Arap Baharı’nın simge ülkelerinden olan Mısır’da yaşananlar bölgede stratejik çıkarları yüksek olan Washington tarafından nasıl takip ediliyor? Obama Yönetimi’nin tartışma yaratan Mısır açıklamaları ve Obama’nın darbe kelimesini kullanmaktan kaçınmasının altında ne gibi bir strateji yatıyor? Suriye politikası konusunda da “ağır davranmakla” eleştirilen Obama Yönetimi’nin iki ülkeye de yaklaşımı arasında nasıl bir paralellik kurulabilir? İşte bu ve benzeri soruların yanıtlarını Amerika’nın Sesi Washington stüdyolarında konuğumuz olan Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay’la konuştuk.
“Amerika Ortadoğu’daki Sorunların Dışında Kalmaya Çalışıyor”
Amerika’nın Sesi’nden Selin Süer Ünlü’nün sorularını yanıtlayan Çağaptay, Amerika’nın yeni Ortadoğu politikasını şöyle özetledi: “Washington’da son yıllarda izolasyonist bir politika eğilimi ortaya çıktı. Nedir bu eğilim? Amerika’nın Ortadoğu ve özellikle Müslüman ülkelerle çok fazla iştigal etmemesi gerektiği yönünde bir kanı bu. Bu Amerikan sağında da solunda da paylaşılan bir kanı. Soldaki tavır şu: Amerika’nın ‘kendi değerlerini Müslüman ülkelere empoze etmemesi gerektiği, insani sebeplerle de olsa içişlerine müdahale etmemesi gerektiği’. Amerikan sağında da yine izolasyonist bir akım var ama sebep şu: Amerika’nın kendi ekonomik sorunlarını halletmek için kendi içine yoğunlaşması gerektiği ve ‘kaynaklarını müslüman ülkelerde israf etmemesi’ yönünde bir akım oluştu. Dolayısıyla Amerika mümkün olduğunca Ortadoğu’daki sorunların dışında kalmaya çalışıyor. Suriye’de Obama Yönetiminin yavaş adım atıyor olmasının sebebi de bu. Mısır’da da Amerika’nın ‘ne şiş yansın ne kebap’ demesi ve iki taraftan yana da tavır almamasında da bunun etkisi var.”
Amerika’nın Mısır Üzerinde Bir Etkisi Var mı?
Soner Çağaptay’a göre Amerika bir süper güç ama artık kendisini bir böyle görmüyor. Çağaptay durumu şöyle özetliyor: “O yüzden de bölgedeki gelişmeleri belirleyici ülke konumunda değil. Dışarıdan takip eden, gelişmelere anlık, günlük olarak tepki veren ancak uzun vadede bunları belirleme yeteneğini kendisinde görmeyen bir aktör ve bence Amerika’nın Mısır’da şu anda ne Müslüman Kardeşler ne de ordu üzerinde telkin ve teskin kabiliyeti yok.”
“Suriye Konusunda Türkiye’nin Bazı Beklentileri Karşılanmayacak”
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, Obama Yönetimi’nin Suriye politikasının Türkiye’ye etkilerini de değerlendirdi. Çağaptay, “Suriye konusunda Türkiye’deki beklentiler yüksek ama sayın başbakanın son ziyaretinden sonra bu beklentiler düştü. Çünkü buradaki havanın okunması açısından faydalıydı o ziyaret. Amerika’da Türkiye’deki beklentilerin aksine bir politika var. Amerika Suriye’de mümkün olduğunca az yükün altına girmek istiyor. Buradaki tabiriyle ‘Leading from behind’ yani önden gitme değil arkadan gitme stratejisi izliyor. Bu Amerika’nın yeni Ortadoğu politikasının özeti olabilir. Bu da tabii Türkiye’nin Amerika’dan beklentilerinin bir kısmının da karşılanmayacağı anlamına geliyor” dedi.
Çağaptay’ın değerlendirmelerinin ve söyleşinin tamamını yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.