Türk ve Amerikalı yetkililer NATO müttefiki iki ülke arasında daha önce görülmemiş şekilde yükselen tansiyonla ilgili görüşmeler yapmak üzere bugün Washington’da bir araya geliyor.
Görüşmeler iki ülke arasındaki görüş ayrılıklarının masaya yatırılacağı bir dizi toplantıdan oluşacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu toplantıların sonucunun ikili ilişkilerin geleceğini belirleyeceği uyarısında bulundu.
Görüşmeler geçen ay ikili ilişkilerin kriz noktasına ulaşması üzerine Amerikalı diplomatların girişimleri sonucu kaydedilen ilerlemenin bir devamı niteliğinde.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Soli Özel’e göre sorunlara acil sorun bulunmasa bile en azından görüşmelere başlanılması, atılmış doğru bir adım. Özel tarafların görüşmelerde ortak dili konuşmasını ummak gerektiğine dikkat çekiyor.
Toplantının ana gündem maddesinin Amerika’nın IŞİD’e karşı savaşta YPG’ye verdiği destek olması bekleniyor. Ankara YPG’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak görüyor.
Uzmanlar Washington’un YPG’ye yaklaşımı nedeniyle bugünkü görüşmelerin karmaşık geçeceği değerlendirmesini yapıyor.
Avrupa’daki Carnegie Enstitüsü uzmanlarından Sinan Ülgen de Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın YPG bağlantısının, Türk Amerikan ilişkilerine ne kadar zarar verdiğinin farkında olduğunu dolayısıyla başlayacak görüşmelerin Türk ve Amerikan hükümetleri arasındaki gerçek bir kurumlararası görüşme olacağına işaret ediyor.
Ülgen’e göre Ankara, Başkan Donald Trump’ın soruna bir çözüm bulmasını umuyor.
Ülgen, bu çerçevede Türkiye’nin tatmin olacağı bir anlaşmanın Ulusal Güvenlik Konseyi eliyle Başkan Trump tarafından sunulmasının beklendiğini ifade ediyor.
Türk diplomasi ve Cumhurbaşkanlığı kaynakları, yükselen tansiyon konusunda Amerika Savunma Bakanlığı Pentagon’u suçluyor ve Trump’ın sorunu çözecek ve aradaki fikir ayrılıklarını giderecek öneriyi getireceğine inanıyorlar.
Türkiye’nin Afrin’de YPG’ye karşı yürüttüğü operasyon tansiyonu daha da yükseltti. Washington “Zeytin Dalı” adı verilen bu operasyona karşı çıkıyor ve bunun IŞİD’e karşı savaşı sekteye uğrattığı uyarısını yapıyor.
Bu kaygı bu hafta karşılık bulmuş gibi görünüyor. Amerika cihatçılara karşı operasyonların askıya alındığını açıkladı. Salı günü YPG’nin de çatısı altında olduğu Suriye Demokratik Güçleri 1700 savaşçının Afrin’e gönderildiğini açıkladı. Pentagon sözcüsü Adrian Rankine Galloway de yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri kuvvetlerinin IŞİD’’e karşı mücadeleyi bıraktıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yaptığı açıklamada, Amerika Dışişleri Bakanlığı’na yönelik olarak Türkiye’nin Amerika’dan beklentisini dile getirdi. Buna göre Türkiye, Amerika’dan, kendisinin kontrolündeki Menbiç’ten YPG savaşçılarının Afrin’e gitmesini önlemesini istiyor ve bunu yapmak durumunda olduğunu söylüyor.
Bugün Washignton’da yapılacak toplantıda Türkiye’nin devam etmekte olan askeri operasyonun da masada olması bekleniyor. Ankara “Zeytin Dalı” operasyonunun bir sonraki hedefinin Amerikan askerlerinin YPG güçleriyle birlikte bulundukları Menbiç olacağını açıkladı. Türk bakanlar yaptıkları açıklamalarda Menbiç’te Amerikan askerlerinin YPG ile birlikte kalması halinde onların da hedef olacağını söyledi.
Irak ve Washington’da görev yapmış eski bir Türk diplomat olan Aydın Selcen de Türk ordusunun Menbiç’te bir irtibat ofisi oluşturması ve YPG güçlerinin Menbiç’ten çıkarılması konusunda bir anlaşma olacağına inandığını söylüyor.
Şu an için YPG Menbiç’ten çıkmayı reddediyor, Ankara ise Amerika’nın YPG ile tüm bağlarını koparmasını istiyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Hüseyin Bağcı ise Amerika’nın Kürtlerle ilişkisini asla kesmeyeceğini bunun Amerika’nın bölgedeki çıkarlarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu Ankara’nın bunu anlaması gerektiğini söylüyor.
Perşembe günkü görüşme Mart ayı içerisinde ve Nisan’da devam edecek diğer toplantıların başlangıcı niteliğinde ve iki ülke arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeyi hedefliyor.
Soli Özel’e göre bu toplantılardan iyi bir başlangıç olsa da ortada ötelenemeyecek ya da ertelenemeyecek çözülmesi gereken çok mesele var. Özel bu noktada iki ülkenin Ortadoğu’daki hedeflerinin farklı olmasının sorunun kaynağını oluşturduğunu söylüyor. Bu noktada uzlaşı noktasının bulunup bulunamayacağı konusunda da emin olmadığını belirtiyor.