Çin, Hindistan ve Güney Kore Amerika’ya en fazla öğrenci gönderen üç ülke. Türkiye de Amerika’ya en fazla öğrenci gönderen ülkeler arasında, 12 bin öğrenciyle, onuncu sırada. Peki bu 12 bini aşkın Türk öğrencisi neden Amerika’da okumayı tercih ediyor? Nasıl bir deneyimden geçiyor, okul süresince neler kazanıyor? Binghamton Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerle yaptığımız söyleşilerle bu sorulara cevap ararken ortaya çıkan ortak unsur alınan eğitimden duyulan memnuniyet oldu.
Amerika'da derslere sürekli ilgi şart
Binghamton Üniversitesi’nde bilişim yüksek lisans programında okuyan Alp Turgut, bu öğrenciler arasında.
Turgut, “Burada sıkı bir eğitim var, her hafta bir proje verilerek öğrencilerin derslere ilgisi sürekli hale getiriliyor, oysa Türkiye’de öğrencileri sınavdan sınava ders çalışmaya iten bir sistem var,” diyor.
Sıkı eğitimin yanı sıra alınması planlanan hayat dersleri de önemli. Binghamton Üniversitesi’nde bilişim dalında lisans eğitimi alan Alper Alimoğlu, “’Babam Türkiye’de okursan, Marmara Denizi’nde, Amerika’da okursan okyanusta yüzmeyi öğrenirsin’ demişti. Gerçekten de burada kendi ayaklarımız üzerinde durmayı ve kendimizi geliştirmeyi öğreniyoruz,” diyor.
ABD'de eğitim özgüven kazandırıyor
Edilen bir başka kazanç da özgüven. Küresel ve Uluslararası İlişkiler Öğrencisi Münire Surucu, “Herşeyden önce burada tek başıma ödev yapmayı öğrendim, evet burada çok ödev var, ama bu öğretici oluyor, öğrencilerin çok okumaları gerekiyor ve dünyadaki gelişmelerden haberdar olmaları gerekiyor,” diyor.
Binghamton Üniversitesi’nde tarih doktorasını sürdürürken lisans öğrencilerine danışmanlık yapan Fulya Özkan’ın da gözlemleri doğrultusunda öğrencilere bazı önerileri var. Bunlardan biri derslerdeki tartışmalara aktif katılım.
Fulya Özkan, “Ben İngilizcesi çok iyi olan öğrencilerin bile tartışmalara aktif olarak katılmadıklarını gördüm. Halbuki bu tür aktif derslerde öğrencilerin katılımcı olmaları gerekiyor. Ben tüm öğrencilere kendilerinden, İngilizce dil bilgisi seviyelerinden tedirgin olmadan bu tartışmalara katılmalarını sürekli tavsiye ediyorum,” diyor.
"Bireysel olmak lazım"
Fulya Özkan tartışma oturumlarında ne olursa olsun öğrencilerin kendilerini rahat hissetmeleri gerektiğini de hatırlatıyor. Siyaset bilimi doktorası yapan danışman Alper Ecevit, Türk öğrencilerin sistem farkından kaynaklanan bazı temel sorunlarına işaret ediyor ve çözümü daha fazla bireysellikte görüyor.
Ecevit, “Türkiye’den gelen öğrenciler ilk başlarda Türkiye’deki destek sistemini arıyorlar, halbuki buradaki sistem tamamen bireye dayalı. Yani hiç kimse sizden ödevlerinize yardımcı olmanızı ya da sizin böyle bir arayış içinde olmanızı beklemiyor. Bu bireysel yaklaşım Türk öğrencileri başta zorluyor,” diyor.
Alper Ecevit, Türk öğrencilerin çalışma etiği konusunda Amerikalılar kadar hırslı olmadıklarını ve sisteme de yine Amerikalılar kadar güven duymadıklarını düşünüyor. Buna rağmen Ecevit, Türk öğrencilerin zamanla bulundukları yere önemli bir katma değer sunduklarını da göz ardı etmiyor. Ecevit, Türk öğrencilerin kendi kültür, gelenek ve bakış açılarıyla Amerika’daki arkadaşlarına farklı görüşleri, farklı perspektifleri tanıma fırsatı yarattığını vurguluyor.