ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Suriye’de Beşar Esat'ın devrilmesinden sonra IŞİD’in yeniden güç kazanmasını engellemeye kararlı olduklarını söyledi.
Blinken Dışişleri Bakanlığı’nda katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada Esat’ın düşüşünün, İran, Hizbullah ve Rusya başta olmak üzere, “rejimin barbarlığına ve yolsuzluğuna olanak sağlayan herkes için bir yenilgi” olarak tanımladı.
Bununla birlikte Blinken, "tarihin umut vadeden anların ne kadar hızlı bir şekilde çatışma ve şiddete dönüşebileceğini gösterdiğini" de hatırlattı ve “IŞİD bu dönemi kabiliyetlerini yeniden tesis etmek ve güvenli sığınaklar yaratmak için kullanmaya çalışacaktır. Haftasonu gerçekleştirdiğimiz hassas saldırıların da gösterdiği gibi, bunun olmasına izin vermemeye kararlıyız” dedi.
İsyancı liderlerin açıklamalarından memnuniyet
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ilgili tüm aktörlerin sivilleri korumasının, başta savunmasız azınlıkların hakları olmak üzere insan haklarına saygı göstermesinin, devletin kurum ve hizmetlerini muhafaza etmesinin, Suriye halkının ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmasının ve kapsayıcı bir yönetim inşa etmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.
Blinken, “İsyancı liderlerin bu amaçlara yönelik açıklamaları memnuniyetle karşılanıyor; ancak elbette bağlılıklarının gerçek ölçüsü sadece ne söyledikleri değil ne yaptıkları” diye konuştu.
ABD’nin Suriye’de açık ve kalıcı çıkarları olduğunu da söyleyen Blinken, “Önümüzdeki günlerde kilit müttefiklerimizle, bölgedeki ve ötesindeki kilit ortaklarımızla yakın istişareler içinde olacağım. IŞİD'in yeniden ortaya çıkmasını önleme konusunda güçlü bir çıkarımız var. Uzun süredir yarattığı ölüm ve yıkım göz önünde bulundurulduğunda, Suriye'de kalan kitle imha silahlarının veya bileşenlerinin yanlış ellere geçmemesini sağlama konusunda açık bir çıkarımız var. Suriye'nin parçalanmasını, Suriye'den kitlesel göçleri ve elbette terörizm ve aşırıcılığın ihraç edilmesini önlemek için elimizden geleni yapmakta açık bir menfaatimiz var” ifadelerini kullandı.
IŞİD, 2014'te Suriye ve Irak'ın büyük bir bölümünü ele geçirerek İslami bir hilafet kurduğunu öne sürmüş ve 2019'da ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından püskürtülmüştü.
Suriye halkının kendi yolunu ve geleceğini kendisinin seçmesi gerektiğini vurgulayan ABD Dışişleri Bakanı, “Biz konuşurken bu bakanlığın üst düzey yetkilileri bölgeye dağılarak, ABD'nin Suriye halkına kendi geleceklerine karar verirken nasıl destek verebileceği konusunda mevkidaşlarıyla birlikte çalışıyorlar. Buna şu anda bile, doğrudan insanlara, özellikle de yerlerinden edilmiş olanlara insani yardım sağlayarak ve toparlanmaya başlamalarına yardımcı olmak dahil” dedi.
Blinken ayrıca, “Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili olarak bölgedeki ortaklarımızla yakın temas halindeyiz ve tüm taraflara gerilimi tırmandırmama ve sivil nüfusu koruma ihtiyacının altını çiziyoruz” mesajı verdi.
ABD’nin Suriye’de Kürtler’in liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek veren yaklaşık 900 askeri bulunuyor.
Suriye'de IŞİD’in kalıntılarına karşı mücadele eden küresel koalisyonun bir parçası olan ABD birlikleri, esas olarak Suriye’nin doğusu ve kuzeydoğusunda konuşlanmış durumda ve Menbiç yakınlarında varlık göstermiyorlar.
Türkiye, ABD'nin SDG ile ittifakına uzun süredir itiraz ediyor ve savaşçıların birçoğunun hem Ankara hem de Washington’un terör örgütü listesindeki PKK’nin Suriye kolu olan PYD/YPG birlikleri olduğunu savunuyor.
Blinken’ın açıklamalarından hemen sonra Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, günlük basın brifinginde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Miller, Suriye Demokratik Güçleri ile Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu arasındaki çatışmalarla ilgili, gerilimin tırmandırılmaması çağrısı yaptı.
Miller, “Hiç kimsenin bu istikrarsızlık döneminden faydalanarak Suriye içinde kendi konumunu güçlendirmeye çalıştığını görmek istemiyoruz. Bölgedeki tüm ilgili taraflara bunu açıkça ifade ediyoruz. SDG'nin IŞİD'e karşı mücadeleyi yürütmek ve IŞİD savaşçılarının tutulduğu hapishanelerin güvenliğini sağlamak gibi önemli görevlerini göz önünde bulundurduğunuzda, bu önemli görevlerinden hiçbir şekilde uzaklaşmalarını istemiyoruz” dedi.
Suriye’nin komşularına destek
ABD'nin Suriye halkını kendi geleceklerini belirleme konusunda destekleme kararlılığını vurgulayan Miller, bunun için ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı John Bass ve Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf’in bölgede kilit ortaklarla istişarelerde bulunduğunu açıkladı.
IŞİD'in bu süreci yeniden toparlanmak ve terör saldırıları düzenlemek için kullanmasına izin vermeyeceklerini tekrarlayan Miller, ABD’nin geçiş döneminde Suriye'den gelebilecek tehditlere karşı Ürdün, Lübnan, Irak ve İsrail dahil Suriye'nin komşularını destekleyeceğini vurguladı.
“İsrail’in Golan’a girmesi geçici”
Miller ayrıca, İsrail'in Beşar Esat'ın devrilmesinin ardından Golan Tepeleri'nin ötesine geçerek Suriye'ye girmesinin yalnızca “geçici” olduğunu söyledi.
İsrail güçleri Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeyi geçerek 1973'ten sonra ilk kez Suriye topraklarına girmişti.
Birleşmiş Milletler, bunun 1974'te İsrail ile Suriye arasında imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması’nın ihlali olduğunu açıklamıştı.
Miller, “Bu, Suriye ordusunun o bölgeden çekilme eylemlerine karşılık olarak attıkları geçici bir adım. Şimdi, nihayetinde görmek istediğimiz şey, bu anlaşmaya tamamen uyulması ve İsrail'in bunu yaptığını görmek için izleyeceğiz” dedi.
ABD'nin müttefikine geri çekilme çağrısı yapıp yapmadığı sorusuna Miller, 1973 Yom Kippur Savaşı'ndan sonra varılan anlaşmanın “İsrail'in önceki pozisyonuna geri çekilmesini içerdiğini” söyledi.
Miller, Suriye'de sahada hızla değişen duruma işaret ederek bir zaman çizelgesi belirlemekten kaçındı.
İsrail'in eylemlerini anlayışla karşıladıklarını ifade eden Miller, Suriye ordusunun “müzakere edilen İsrail-Suriye tampon bölgesi çevresindeki mevzilerini terk ettiğini” ve olası bir güç boşluğu yarattığını söyledi.
Miller, “Her ülkenin terör örgütlerine karşı harekete geçme hakkı vardır ve bence her ülke sınırında terör örgütleri tarafından doldurulabilecek olası bir boşluktan endişe duyacaktır” diye konuştu.
“Rusya’nın çıkarılması Suriye halkının kararı”
Beşar Esat'ın devrilmesi İran'ın Ortadoğu'daki nüfuz ağını parçaladı. Ancak İsrail, ABD ve bölge ülkeleri şimdi Esat'ın yerini alacak güçlerle ilgili istikrarsızlık ve aşırıcılık riskiyle baş etmek zorunda.
Esat, İran dışında Tartus'ta bir Akdeniz üssü ve Hmeymim'de bir hava üssü bulunan Rusya'nın desteğiyle iktidara tutunmuştu.
ABD'nin Şam'daki yeni yetkililerden Ruslar’ı ülkeden kovmalarını isteyip istemediği sorusuna Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, bunun “nihayetinde ABD halkının değil, Suriye halkının vereceği bir karar” olduğunu söyledi; ancak ABD’nin Rus üslerini Suriye halkı için bir felaket olarak gördüğünü kaydetti.
Forum