Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı deniz sınırları anlaşmasının kendileri için bir “kırmızı çizgi” olduğunu, bunu Fransa dahil hiç kimsenin sorgulayamayacağını söyledi. Oktay, ABD'nin Güney Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırmasına da tepki gösterdi, bu kararın “bölgesel barış ve istikrar ortamını zehirlediğini” belirtti.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın Washington Şubesi SETA DC’nin internet üzerinden düzenlediği panelde konuşan Oktay, Doğu Akdeniz konusunda bir müzakere sürecinin oluşması halinde Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı anlaşmanın esnetilmesi ihtimalinin olup olmadığı sorusunu “Kesinlikle hayır” şeklinde yanıtladı.
Oktay, “Eğer kırmızı çizgiden bahsetmek istiyorsanız bu bizim kırmızı çizgimiz. Türkiye-Libya anlaşması bir kırmızı çizgi ve hiç kimse bunu sorgulayamaz. Bu alan Türkiye ve Libya’ya ait, Fransa dahil bölgedeki diğer hiçbir aktörü ilgilendirmez” ifadesini kullandı.
“Türkiye üzerinde hiçbir sınırlamayı kabul etmeyiz”
Türkiye ve Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz gerilimi hakkında Ankara’nın duruşunu yanında getirdiği haritalar üzerinden anlatan Oktay, Oruç Reis gemisinin tüm sismik faaliyetlerinin Akdeniz’e en uzun kıyısı olan Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde yürütüldüğünü belirtirken, Yunanistan’ın ise kendince başka bir kıta sahanlığı iddiasında bulunduğuna işaret etti.
Kaş’a sadece iki kilometre uzaklıktaki Meis Adası’nı örnek veren Oktay, Yunanistan’ın, 10 kilometrekare büyüklüğündeki bu ufak ada için 40 bin kilometre kare, yani adanın 4.000 katı bir deniz yetki alanı çizmesini sorguladı; bunun hiçbir şekilde uluslararası hukukla bağdaşmadığı mesajını verdi. Yunanistan’ın adaları silahlandırdığına yönelik haberlere de dikkat çeken Oktay, “Bunlar olurken dünya bizden arkamıza yaslanıp izlememizi mi bekliyor?” ifadesini kullandı.
Oktay, Türkiye olarak bölgede “adil olmayan hak iddialarını” da reddettiklerini vurguladı ve “Sorunu yaratan taraf Türkiye değil. Türkiye sadece kendi kıyıları ve sularını halkının yararına kullanmak istiyor. Dolayısıyla her kim tarafından olursa olsun Türkiye üzerinde hiçbir sınırlama getirilmesini kabul etmeyeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda Türkiye’ye karşı “ikiyüzlü politikalar” izlendiğini savundu; Kıbrıs Türkleri’nin haklarını sonuna kadar savunacaklarını vurguladı.
“Blöf yapmıyoruz”
Oktay, Yunanistan’ın Ege’de deniz sınırlarını 12 mile kadar genişletme hakkı olduğu iddiasına da değinerek, bunu Türkiye açısından “savaş nedeni” olarak gördüklerini ve bu konuda blöf yapmadıklarını kaydetti.
Türkiye olarak her türlü diyaloga ve çözüm girişimine açık olduklarını vurgulayan Oktay, “Ancak bu çözüm adil ve Türk halkınca kabul edilebilir olmalı. Hiç kimse kıta sahanlığı konusundaki haklarımızdan geri adım atmamızı beklememeli” mesajını verdi. Oktay ne Yunanistan’dan ne Güney Kıbrıs'tan ne de herhangi bir üçüncü taraftan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki temel hakları ve çıkarlarını zedelemeye yönelik adımları kabul edeceklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırmasını da sert eleştirdi, bu kararın “bölgesel barış ve istikrar ortamını zehirlediğini” söyledi. Oktay, ABD’nin kararının Kıbrıs meselesinin çözümüne de hiçbir katkı yapmayacağını ve aksine süreci daha da karmaşık hale getireceğini belirterek, seçimlerden sonra ABD hükümetinin bu kararı geri çevirmesini arzuladıklarını kaydetti.
“Doğalgaz keşfi Türkiye ve tüm bölge için yeni bir başlangıç”
Oktay, Karadeniz’de doğalgaz keşfiyle ilgili olarak da bunun Türkiye açısından bir “kilometre taşı ve oyun değiştirici” olduğunu belirtti. Oktay, “Bu, Türkiye ve tüm bölge için yeni bir başlangıç. Sadece enerji alanında özgüvenimizi arttırmakla kalmayacak, enerji kaynaklar güvenliği konusundaki konumumuzu da güçlendirecek. Bunun Amerikalı ortaklarımızla da dahil bu alanda yeni işbirliği alanlarını açacağını da umuyoruz” diye konuştu.
Türk-Amerikan ilişkileri
Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Oktay, stratejik ortaklık ve ittifakı geliştirmenin Türk dış politikasının temel hedeflerinden biri olmayı sürdüreceğini vurguladı. İki ülke arasındaki ittifakın derin köklere dayandığına ve yıllar boyunca çok sayıda zorluğun üstesinden geldiklerine dikkat çeken Oktay, aradaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak ve ortak çıkarlar üzerinde ilişkileri ilerletmenin büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Oktay, ABD’nin YPG’ye desteğini sonlandırmaması, Fethullah Gülen ve yapılanmasına karşı adım atmaması, Kongre’de Türkiye’nin aleyhinde atılan adımlar ve Türkiye’nin F-35 programından “haksız” şekilde çıkarılmasının ilişkilere zarar vermeye devam ettiğini belirtti.
Washington’un iki ülke gündemini bu sorunlardan temizleyip, ABD-Türkiye ortaklığının tüm potansiyelini “özgür bırakması” gerektiğini kaydeden Oktay, “Eğer yeni bir sayfa açmak istiyorsak bu sorunlar ana öncelikler olarak ele alınmalı. ABD, PKK/YPG’ye desteğine son vermeli, FETÖ elebaşını iade etmeli ve örgütün Amerikan topraklarındaki faaliyetlerini sonlandırmalı, Kongre’deki Türkiye karşıtı girişimlere karşı çıkmalı ve Türkiye’yi F-35 programındaki haklı konumuna geri döndürmeli” diye konuştu.
“İşbirliğimiz her zamankinden daha önemli”
Oktay, Türkiye-ABD arasında yakın işbirliğinin, “sorunların her zamankinden daha asimetrik, daha öngörülemez ve daha çok boyutlu” olduğu bu dönemde daha da önem taşıdığını vurgularken, savunma işbirliği alanındaki ikili ilişkilerin geriye gitmesinden bu nedenle büyük kaygı duyduklarını ifade etti.
Türkiye ve ABD arasında 100 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi hedefinin ulaşılabilir bir hedef olduğuna kuvvetle inandıklarını kaydeden Oktay, ticaretin ve yatırımların artmasının ikili ilişkilerin de ileriye götürülmesine kakı sağlayacağından şüphe duymadıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Suriye ve Libya başta olmak üzere bölgesel gelişmelerin iki ülke işbirliğinin ne kadar büyük önem taşıdığını bir kez daha gösterdiğini belirtti.
Oktay, Türkiye’nin yakın coğrafyasından kaynaklı balistik tehditler karşısında Rusya’dan S-400 alımı yönünde bir karar aldığını ve bu kararın “talihsiz biçimde ABD dahil müttefiklerden alternatiflerin bulunmadığı” bir ortamda alındığını belirtti; “ABD yönetimi de bu gerçeği çok iyi biliyor, Başkan Trump da birçok vesileyle bunu kabul etti” dedi.
“Washington’daki bazı siyasi çevreler ittifakımızın boyutunu kavrayamıyor”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Yıllara dayanan bağlarımızla uyumlu olarak bu konuda diyaloğu sürdürmeli ve aramızdaki farklılıklara çözümler bulmalıyız. Bu mesele sadece ilişkilerimizi genel anlamda zedelemeyecek, ABD’yi güvenilir bir savunma sanayi ortağı olarak görme algımızı da etkileyecek” şeklinde konuştu.
“Bu konuda yaşanan çıkmazın, Washington’daki bazı siyasi çevrelerin iki ülke stratejik ittifakının ve Türkiye’nin bölgesel ve küresel istikrara katkılarının tam boyutunu kavrayamamasının doğrudan sonucu olduğunu” belirten Oktay, “Bazı Kongre üyeleri, kısa vadeli kişisel siyasi çıkarlar öncelik vererek ikili ilişkilere zarar verme yönünde kasıtlı çabalar sergilediler. Bu davranışlar, Türkiye’ye karşı temelsiz yaptırım çağrıları yapma ve savunma işbirliğini geliştirecek anlaşmayı engelleme suretiyle kendisini gösteriyor. Türkiye karşıtı bu hissiyatlar Washington’daki siyasi atmosferi de kirletiyor. Bu tehlikelidir. Bunun yerine, hem ülkelerimiz hem de transatlantik camianın yararına olacak şekilde ilişkilerimizi geliştirmek için mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
Oktay, Türkiye hakkındaki söylemlerde negatiflikten vazgeçilmesi halinde ikili ilişkilerin iyileşmeye başlayacağını sözlerine ekledi.
“Seçimleri kim kazanırsa kazansın ilişkileri güçlendireceğiz”
Oktay ABD seçimleriyle ilgili bir soru üzerine de, Türkiye’yi seçim kampanyasına malzeme yapmanın Avrupa ülkelerinde bir alışkanlık haline geldiğini ve şimdi ABD’de da aynı durumun yaşandığını söyledi; “Seçim tartışmalarının bir parçası olmak istemiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ABD’deki seçimleri de kim kazanırsa kazansın ABD ile ilişkilerini muhafaza edeceklerini ve güçlendireceklerini vurguladı. Fuat Oktay, “Türk-Amerikan ilişkileri derin köklere sahip, kim kazanırsa kazansın devam edecektir. Elbette zorluklar olacaktır, bunlar üzerinde çalışmaya devam edeceğiz ama iki ülke arasında zorluklardan çok daha fazla sayıda avantajların bulunduğuna kuvvetle inanıyoruz. Dolayısıyla seçimlerden sonra bu konulara odaklanacağız ve çözeceğiz” diye konuştu.