WASHINGTON —
Dünyada açlığa çözüm bulmak mümkün. Bu konunun, Birleşmiş Milletler’in öncelikli kalkınma hedefleri kapsamına alınması gerekir. Açlığa karşı mücadelede önde gelen Bread for the World “Bütün Dünyaya Ekmek” adlı örgütün son raporundaki mesaj bu. Yardım kuruluşu, Amerika’yı 2040 sonuna kadar açlığa son verilmesi konusunda dünyaya önderlik etmeye çağırıyor.
Bread for the World’ün bu yılki açlık raporu, örgüt başkanı David Beckmann’ın ‘çarpıcı gerçek’ dediği şu mesajla başlıyor: “2000’li yıllar, dünyada yoksulluğa karşı insanlık tarihinde elde edilen en büyük gelişmelerin yaşandığı dönem oldu.”
Beckmann, bu ilerlemeyi sağlayan en büyük etken olarak Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerin çabalarını gösteriyor. Bu ülkelerin hedefinde, temel yaşam koşullarının 2015’e kadar dünya çapında iyileştirilmesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler’in Milenyum Kalkınma Hedefleri programı, ülkelerin sorumluluk alarak, daha etkili küresel gelişim sağlamalarının temeli oldu.
Birçok ülke, aşırı yoksulluğun önüne geçme hedefine ulaşmış olsa da, dünya çapında açlık çekenlerin sayısı yarıya bile indirilebilmiş değil.
Ancak David Beckmann’a göre uluslararası toplum doğru yolda. 2015 hedefinin çok yakında oluğu bu günlerse, bir sonraki adımı düşünmek için ideal bir dönem.
David Beckmann, “Açlık ve aşırı yoksulluk sorununa son vermek bu kuşağın temel hedefi olmalı. Bu aşırı heyecan verici bir hedef ve imkansız değil” diye konuşuyor.
Beckmann, Amerika Başkanı Barack Obama’nın gelişmekte olan ülkeler için başlattığı gıda güvenliğini arttırma girişimini de takdir ediyor ve bunun sadece bir başlangıç olduğunu belirtiyor. Beckmann’ın, Obama’nın ikinci döneminde çok daha kayda değer gelişmelere imza atacağına inancı tam.
Bread for the World’ün Başkanı Beckmann, şunları söylüyor: “Obama önderliğinde üç yıl, Milenyum Kalkınma Hedefleri programını, dünya genelinde açlığı yarıya indirme hedefine ulaştırır. Hatta bu bizi mevcut kuşağın açlık sorununa son verme hedefine bile taşıyacaktır.”
Başkan Obama ve sanayileşmiş 8 ülkenin liderleri, gıda güvenliği programını hayata geçiren az gelişmiş ülkelere yardım konusunda anlaşmaya vardı.
Tanzanya, 2006’da tarım sektörünü geliştirip modernize eden ülkelerden biri oldu.
Tanzanya’nın Washington Büyükelçisi Mwanaidi Sinari Maajar, küçük ölçekli çiftçilerin üretkenliğini arttırmaya odaklandıklarını söylüyor.
Büyükelçi, “Küçük ölçekli çiftçinin hektar başı üretiminin, büyük ölçekli üreticiden daha yüksek olması, son mevsimin sürpriziydi. Bu da gösteriyor ki, bu model işe yarıyor” diye konuşuyor.
Bu tür uygulamaların başarısına rağmen, başarının uluslarası bağışçıların desteğine bağımlı olması Maajar’ı düşündürüyor.
Büyükelçi Maajar şöyle konuşuyor: “Bazı G8 ülkelerinin mali uçurum ve ekonomik kriz gölgesinde olduğu gerçeği önemli. Bu noktada mesele, bu uygulamalar hayata geçebilecek mi, ya da tam olarak başarı sağlanarak, takibi mümkün olacak mı?”
Avrupa ve Amerika’da yaşanan dev bütçe sorunları, uluslararası yardım programlarına kaynak bulunması konusunda belirsizlik yaratıyor. Ama, Amerika Dışişleri Bakanlığı Gıda Güvenliği Koordinatörü Jonathan Shrier’ın, Başkan Obama ile Senato arasındaki bütçe görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkacağına inancı tam.
Shrier, “Gıda güvenliği, açlığa son verme ve gıda kalitesini arttırma çalışmalarımızda bugüne kadar iki partinin de desteğini gördük. Dolayısıyla, bundan sonra da aynı desteği göreceğimiz konusunda iyimserim” diyor.
Dünyadaki bütün açlıkla mücadele savunucuları da bu ortak dileği paylaşıyor.
Bread for the World’ün bu yılki açlık raporu, örgüt başkanı David Beckmann’ın ‘çarpıcı gerçek’ dediği şu mesajla başlıyor: “2000’li yıllar, dünyada yoksulluğa karşı insanlık tarihinde elde edilen en büyük gelişmelerin yaşandığı dönem oldu.”
Beckmann, bu ilerlemeyi sağlayan en büyük etken olarak Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerin çabalarını gösteriyor. Bu ülkelerin hedefinde, temel yaşam koşullarının 2015’e kadar dünya çapında iyileştirilmesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler’in Milenyum Kalkınma Hedefleri programı, ülkelerin sorumluluk alarak, daha etkili küresel gelişim sağlamalarının temeli oldu.
Birçok ülke, aşırı yoksulluğun önüne geçme hedefine ulaşmış olsa da, dünya çapında açlık çekenlerin sayısı yarıya bile indirilebilmiş değil.
Ancak David Beckmann’a göre uluslararası toplum doğru yolda. 2015 hedefinin çok yakında oluğu bu günlerse, bir sonraki adımı düşünmek için ideal bir dönem.
David Beckmann, “Açlık ve aşırı yoksulluk sorununa son vermek bu kuşağın temel hedefi olmalı. Bu aşırı heyecan verici bir hedef ve imkansız değil” diye konuşuyor.
Beckmann, Amerika Başkanı Barack Obama’nın gelişmekte olan ülkeler için başlattığı gıda güvenliğini arttırma girişimini de takdir ediyor ve bunun sadece bir başlangıç olduğunu belirtiyor. Beckmann’ın, Obama’nın ikinci döneminde çok daha kayda değer gelişmelere imza atacağına inancı tam.
Bread for the World’ün Başkanı Beckmann, şunları söylüyor: “Obama önderliğinde üç yıl, Milenyum Kalkınma Hedefleri programını, dünya genelinde açlığı yarıya indirme hedefine ulaştırır. Hatta bu bizi mevcut kuşağın açlık sorununa son verme hedefine bile taşıyacaktır.”
Başkan Obama ve sanayileşmiş 8 ülkenin liderleri, gıda güvenliği programını hayata geçiren az gelişmiş ülkelere yardım konusunda anlaşmaya vardı.
Tanzanya, 2006’da tarım sektörünü geliştirip modernize eden ülkelerden biri oldu.
Tanzanya’nın Washington Büyükelçisi Mwanaidi Sinari Maajar, küçük ölçekli çiftçilerin üretkenliğini arttırmaya odaklandıklarını söylüyor.
Büyükelçi, “Küçük ölçekli çiftçinin hektar başı üretiminin, büyük ölçekli üreticiden daha yüksek olması, son mevsimin sürpriziydi. Bu da gösteriyor ki, bu model işe yarıyor” diye konuşuyor.
Bu tür uygulamaların başarısına rağmen, başarının uluslarası bağışçıların desteğine bağımlı olması Maajar’ı düşündürüyor.
Büyükelçi Maajar şöyle konuşuyor: “Bazı G8 ülkelerinin mali uçurum ve ekonomik kriz gölgesinde olduğu gerçeği önemli. Bu noktada mesele, bu uygulamalar hayata geçebilecek mi, ya da tam olarak başarı sağlanarak, takibi mümkün olacak mı?”
Avrupa ve Amerika’da yaşanan dev bütçe sorunları, uluslararası yardım programlarına kaynak bulunması konusunda belirsizlik yaratıyor. Ama, Amerika Dışişleri Bakanlığı Gıda Güvenliği Koordinatörü Jonathan Shrier’ın, Başkan Obama ile Senato arasındaki bütçe görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkacağına inancı tam.
Shrier, “Gıda güvenliği, açlığa son verme ve gıda kalitesini arttırma çalışmalarımızda bugüne kadar iki partinin de desteğini gördük. Dolayısıyla, bundan sonra da aynı desteği göreceğimiz konusunda iyimserim” diyor.
Dünyadaki bütün açlıkla mücadele savunucuları da bu ortak dileği paylaşıyor.