Hillary Clinton’a ya da Donald Trump’a terörle mücadeledeki önceliklerini sorun ve muhtemelen benzer bir yanıt alırsınız.
Clinton, “IŞİD’i mağlup edeceğim. Ve bunun bir yolu çabalarımızın seviyesini yükseltmek ve ülke içinde çok daha akıllıca davranmak” derken, Trump da “Göreceksiniz, bu ülkede radikal İslami teröre son vereceğiz ve o bunun adını bile koymayacak" diyor.
Trump’ın amacı da IŞİD’i yenilgiye uğratmak ancak o, terör örgütünü daha büyük bir sorunun parçası olarak görüyor.
Clinton'ın ise IŞİD'e karşı koyduğu bir ad var: radikal cihadizm. Clinton’ın planı IŞİD’in kalelerini geri almayı, terör ağlarını engellemek için müttefiklerle koordinasyon içinde olmayı, Müslüman Amerikalı toplumuyla birlikte çalışmayı ve terör planlarını sekteye uğratmaya yönelik istihbaratı güçlendirmeyi öngörüyor.
Diğer taraftan, Trump Müslümanlar’ın ülkeye girişinin yasaklanması teklifini artık dillendirmiyor. Bunun yerine, teröristleri ülkeden uzak tutmak için “aşırı tarama işlemleri”nin yürürlüğe sokulması ve sınırda daha sıkı kontrol önlemleri alınmasını savunuyor.
Donald Trump, ayrıntı vermese de, Esat rejimini devirmeye çalışmak yerine Rusya ve ılımlı Arap ülkeleriyle daha yakından çalışmak istediğini de belirtiyor.
Trump’ı destekleyen isimlerden biri olan, emekli general Sidney Shachnow, “Donald Trump IŞİD’e karşı hiçbir şekilde taviz vermeyecek. Nerede olurlarsa olsunlar onları hedef alacak. Ve bana göre şu anki yönetime göre angajman kuralları konusunda daha esnek olacak” diye konuştu.
Amerika’nın Irak ve Türkiye büyükelçilerinden emekli diplomat James Jeffrey ise Clinton’ın yaklaşımını tercih ediyor. Jeffrey, Clinton göreve başlamadan önce Başkan Obama’nın, IŞİD’e ölümcül darbeyi indirmesini umduğunu belirtiyor ve Clinton'un Rakka'yı da hedef alacağını öngörüyor.
Iraklı yetkililer, IŞİD’i Musul’dan çıkarmayı amaçlayan operasyonun planlanandan hızlı ilerlediğini bildiriyor. Sonuç ne olursa olsun, çoğu uzman bunun Amerika’nın stratejisi ve bir sonraki başkomutanın üzerinde önemli etkisi olacağı görüşünü dile getiriyor.
