AİHM, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 1915 olaylarına söylemleri nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğü ihlali olduğu yönünde emsal niteliğinde bir karar aldı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin temyiz organı olarak görev yapan ve 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in İsviçre’de 1915 olayları konusunda yaptığı açıklamalar nedeniyle cezalandırılması üzerine başlattığı süreçte son noktayı koydu.
İsviçre’nin üç farklı kentinde 2005’te yaptığı konuşmalarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilere soykırım yapıldığı iddialarını “yalan” olarak nitelediği için hakkında bu ülke yargısı tarafından dava açılan ve cezalandırılan Perinçek, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle konuyu 2008’de AİHM’ye taşıdı. AİHM, 2013’te aldığı kararda İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü garanti altına alan 10. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karar, itiraz süresinin dolduğu son gün İsviçre tarafından temyize götürüldü.
Büyük Daire’yi oluşturan 17 yargıç tarafından 7’ye karşı 10 oyla alınan karar, 2013’te alınan karara bağlı kalan bir içeriğe sahip.
1915 olaylarının “soykırım” olup olmadığı tartışmasına girmeyen ve İsviçre’nin Perinçek’i cezaya çarptırmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açısından ifade özgürlüğü ihlali olup olmadığına odaklanan Büyük Daire, ifadelerde nefret ya da hoşgörüsüzlüğe teşvik olmadığının altını çizdi.
Yahudi soykırımıyla “Ermeni soykırımı” iddiaları arasında bağlantı kurmayı da reddeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İsviçre’nin Perinçek’in ifade özgürlüğünü kısıtlama kararının gerekçelerinin tümünü reddetti.
Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasını gerektiren uluslararası hukuk yükümlülüğü de bulunmadığını hatırlatan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Perinçek’in yargılanıp mahkum edilmesinin demokratik toplumda gerekli olmadığı yönünde görüş bildirdi.
Perinçek ile İsviçre arasında bir dava olmanın ötesine geçen ve uluslararası alanda etki yaratmasına kesin gözüyle bakılan karar, benzer nitelikli davalar açısından emsal oluşturacak olması açısından da önem taşıyor.