Erişilebilirlik

AİHM'e Şikayetlerde Türkiye Artık Zirvede


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM)

Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya Federasyonu’nun Avrupa Konseyi’nden çıkarılmasından sonra Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) hakkında en fazla başvuru yapılan ülke oldu.

Bugün 2022 yılı yıllık raporunu açıklayan AİHM, Türkiye hakkındaki dava sayısının bu yıl 20 bin 100 yükseldiğini bildirdi. Bu davaların yarısında çoğu 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra tutuklama, yargılama ve kamudan ihraç edilmelerden oluşuyor.

Türkiye’yi, yılın ilk üç ayında açılan 16 bin 750 davayla Rusya Federasyonu, 10 bin 400 davayla Ukrayna, 4 bin 800 davayla Romanya ve 3 bin 500 davayla İtalya takip ediyor. Bu ülkeler hakkındaki davalar AİHM’in iş yükünün yüzde 74’ünü oluşturuyor.

Hakkında hiçbir şikayet bulunmayan tek ülke Liechtenstein olurken Andorra hakkında 5, İrlanda Cumhuriyeti hakkında 10, Monako hakkında 13 ve Lüksemburg hakkında 14 dava açıldı.

Mahkemedeki toplam dosya sayısı ise 74 bin 650.

AİHM Başkanı: “2022 yılı kara bir yıl, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin Avrupa değerleri açısından yıkıcı bir etkisi olacak”

Rusya’nın bir başka Avrupa Konseyi üyesi Ukrayna’yı işgali nedeniyle 2022 yılının “kara bir yıl” olarak hatırlanacağını ve bu saldırının Avrupa değerleri üzerinde “yıkıcı bir etkisi” olacağını dile getiren AİHM Başkanı Siofra O’Leary, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 16 Mart’ta Rusya’yı Avrupa Konseyi üyesi olmaktan çıkardığının altını çizdi.

O’Leary, “Kıtamızın doğu kesiminde yaşanmaya devam eden insanlık dramının, tüm Avrupa Konseyi ve onun bağımsız ve özerk yargı yapısı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için kaçınılmaz sonuçları oldu” dedi.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri: “Osman Kavala davası simgesel nitelikte”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2022 Raporu’nda görüşlerine yer verilen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç de Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarına rağmen 1 Kasın 2017’den beri tutuklu bulunan Osman Kavala’nın durumuna dikkat çekti.

Mijatoviç, “Osman Kavala davası simgesel nitelikte. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2019 yılındaki hükmüne ve Avrupa Konseyi Bakanları Komitesi’nin 9 karar ve bir ara kararına rağmen 56 aydır Türkiye’de demir parmaklıklar arkasında. Onun durumu, bireylerin karşılaşabilecekleri yanlışlar, haksız muameleler ve baskılar karşısında yargının çare üretmek değil de baskı araçları sağlamasına bir örnek. Bu durum ayrıca uluslararası sistemin başarabileceklerinin sınırlarını da gösteriyor” dedi.

Prof. Akdeniz: “Kavala ve Demirtaş kararlarını uygulamamış olması Türkiye için daha da büyük sorunlara yol açacak”

Daha önce birçok dosyayı AİHM’e götüren Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından Yaman Akdeniz, gelecek yıllarda Türkiye’nin karnesinin daha da kötüleşeceğini söyledi.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Akdeniz, “Türkiye'nin AİHM tablosu, Rusya'nın durumundan bağımsız uzun yıllardır çok kötü. Kaldı ki Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarını uygulamamış olması Türkiye için daha da büyük sorunlara yol açacak. Dolayısıyla, 15 Temmuz sonrası başvuruların da karara bağlanması ile Türkiye'nin AİHM karnesi daha da kötüleşecek. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurular sonuçsuz kalıyor, uzun yıllar karara bağlanmıyor ve etkili bir iç hukuk yolu öngörmüyor. İç hukuktaki bu frenleme mekanizmasının işlemediği bu kararlarla daha da net bir şekilde görülecek” ifadelerini kullandı.

XS
SM
MD
LG