Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gereksiz gösterişten hoşlanmadığını sıklıkla dile getiren Papa Francis’i kamuoyunda ‘Ak Saray’ olarak da adlandırılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırladı. Türkiye’de, siyasi İslam’a dayalı bir parti olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ahlaki değerlerini yitirdiği düşüncesi ağır basmaya başladı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı, yalnızca dünyanın en büyük sarayı değil, aynı zamanda en pahalısı. Şimdiye kadar yapılan masraf 700 milyon dolar ve bu tutar artmaya devam ediyor.
AKP iktidarının ilk yıllarında yoksulların partisi olduğunu söyledi, yolsuzluk ve israfla mücadele sloganlarını kullandı.
Doğuş Üniversitesi profesörü İştar Gözaydın partinin çok değiştiğini, mütevazi bir geçmişten gelerek bugün kendi ifadeleriyle “Yeni Türkiye”yi yaratmak istediğini söylüyor.
Ancak İstanbul’un farklı yerlerinde eylemciler polisle çatışıyor. Mahalledeki yeşil bir alanın yok edilerek AVM ve lüks konut yapılmasına isyan eden vatandaşlardan muhabirimizle konuşan yaşlı bir kadın AKP’yi prensiplerinden vazgeçmekle suçluyor. Yeşil alana çok bağlı olduğunu, bu alanı herkesin kullandığını belirten kadın AKP’nin eskiden dürüst, dindar ve mütevazi insanlara hitap ettiğini ancak bunun artık böyle olmadığını söylüyor ve “Cumhurbaşkanı’nın yaşadığı yere bakın,” diyor.
Ancak televizyonlarda lüks konut reklamları ve tüketim ürünleri sürekli ekranlarda. Son 10 yıllık ekonomik kalkınma, AKP yandaşlarının hayatlarında ciddi iyileşme sağladı. Yeni bir dindar orta sınıf, eskiden daha çok laik orta sınıfın yararlandığı tüketim ekonomisine dahil oldu.
İstanbul’daki Süleyman Şah Üniversitesi profesörü Cengiz Aktar, birçok AKP taraftarının fanatik bir biçimde partilerini savunmayı sürdürdüğünü söylüyor.
Aktar, bu taraftarların “Ak Saray”dan gurur duyduğunu, hatta bazılarının bunun yeterince büyük olmadığını düşündüğünü belirtiyor. Aktar’a göre bu büyüklük merakı, Osmanlı’nın çocukları olmak gibi mitoslar çok sıradan bir Türk bakış açısını ortaya koyuyor. Aktar birçok AKP yandaşının, bu masrafların kendi ceplerinden çıktığını fark etmediğini söylüyor.
İstanbul’un en muhafazakar semtlerinden biri olan Üsküdar’da bile halk Cumhurbaşkanlığı Sarayı’yla ilgili bölünmüş durumda. Konuştuğumuz bir kişi, sarayın inşaatının çok yanlış olduğunu ve bu kadar yardıma muhtaç insan varken bir binaya yüz milyonlarca dolar harcamanın ayıp olduğunu söylüyor ve sarayın bir demokrasiye değil, diktatörlüğe ait olduğunu belirtiyor.
Ancak konuştuğumuz başka bir kişi ise sarayın çok güzel ve gerekli olduğunu düşünüyor. Çankaya Köşkü’nün eski ve ufak olduğunu belirten bu vatandaş, Papa gibi yabancı ziyaretçilerin geldiğini ve bu nedenle büyük bir sarayın daha iyi olduğunu belirtiyor ve “Bu sonuçta bir saray, neden yüz milyonlarca dolar harcanmasın ki?” sorusunu soruyor.
Özellikle aynı araziye 250 odalı bir Cumhurbaşkanlığı Konutu'nun ekleneceğinin açıklanması, tartışmaların bir süre daha süreceğine işaret ediyor.