Erişilebilirlik

Akın Öztürk’ün Savunması: ‘Vitrin Süsü Yapıldım’


Akın Öztürk
Akın Öztürk

Türkiye’de geçen yıl yaşanan darbe girişiminde Yüksek Askeri Şurası (YAŞ) üyesi Orgeneral olan Akın Öztürk, Akıncı Üssü Davası’nda darbecileri ikna çabası dışında bir şey yapmadığı ancak son olaydan bugüne suçsuz yere “vitrin süsü” yapıldığını söyledi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda Akıncı Üssü Davası’na bugün en üst rütbeli askeri yetkili olarak yargılanan Akın Öztürk’ün savunması ve sanığa çapraz sorgu yapılmasıyla devam edildi.

O gece Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı darbeye ikna etme yönünde hiçbir çabası olmadığını söyleyen Öztürk, bunun Akar’a sorulmasını istedi. Haksız şekilde suçlanarak 13 aydır cezaevinde tutulduğunu iddia eden Öztürk, darbe girişimini yönettiği belirtilen sivilleri tanımadığını ve bu kişilerle hiçbir irtibatı olmadığını ifade etti. Öztürk, darbe girişimi gecesi, darbeciler tarafından ülke yönetimine el koyduğu ilan edilen ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyeliğine seçilmesini ise, “kendi bilgisi, rızası ve iradesi dışında” olarak açıkladı ve darbeciler tarafından "vitrini süslemek amacıyla" kullanıldığını savundu. Öztürk, Orgeneral Akar ve diğer kuvvet komutanlarına kendisiyle ilgili soru sorulmasını da talep etti.

Öztürk’ün savunmasında gün boyunca yaşananlar özetle şöyle idi:

Darbe gecesi neden Akıncı’da olduğunu anlatırken Özdere Askeri Kampı’nın ardından torunlarını görmek amacıyla eşiyle birlikte Ankara’ya geldiğini kaydeden Öztürk, 15 Temmuz günü Akıncı Askeri Üssü’nde lojmandaki kızına gittiklerini ve geceyi orada geçireceği için saat 21.30 civarında koruma ekibini evlerine gönderdiğini ifade etti. Eğer darbeden haberdar birisi olsa koruma ekibini göndermemesi gerektiğini söyleyen Öztürk, aynı saatlerde İstanbul’da kızını evlendirmekte olan Korgeneral Mehmet Şanver’i telefonda arayarak kutladığını dile getirdi. Ardından koruma ekibinden Astsubay İsmail Keskin’in Genelkurmay Başkanlığı’na saldırı olduğunu bildirmesi üzerine ekibi Akıncı’ya çağırdığını kaydeden Öztürk, koruma ekibi aracılığıyla olayın ne olduğu öğrenme çabalarına yanıt bulamadığını belirterek, saat 23.30 civarında kendisini İstanbul’daki düğünden Orgeneral Abidin Ünal’ın aradığını kaydetti. Ankara’daki uçak hareketliliğiyle ilgili bilgi talebi üzerine Akıncı Üssü Komutanlığı’nı aradığını ve telefonda Kubilay Selçuk ile görüştüğünü kaydeden Öztürk, kendisine, “Komutanım operasyon var” denildiğini ve komutanlığa çağrıldığını anlattı.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Akıncı’ya ettiği telefon lailgili Öztürk’e daha önceki ifadesinde Hakan Evrim ile görüştüğünü söylediğini anımsattı. Bunun üzerine Öztürk, ilk önce hangisiyle görüştüğünü hatırlayamadığını ama iyi düşününce İzmir 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk olduğunu kaydetti.

Öztürk, darbe girişimi yaşandığını Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’dan öğrendiğini iddia ederek, “Oraya (Akıncı Üssü Komutanlığı) gidince içeride Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık, Mehmet Dişli vardı. Doğruca Hulusi Akar'ın yanına gittim. 'Hayırdır komutanım?' diye sorunca, odada bulunanları göstererek bana, 'Bunlar bu işi yaptılar. Bunlarla konuş, bunları ikna et. Bunlar darbeye kalkıştı' demesiyle konuya vakıf oldum” dedi.

Orgeneral Akar ve diğerleri bağlı haldeyken Akıncı’da nasıl serbest şekilde dolaştığını sorgulanan Öztürk, agresif davranışlar sergilemediği için olabileceğini söyledi. Öztürk, etrafta silahlı komandolar bulunması nedeniyle darbecilere karşı sert bir üslup kullanamadığını, sakin, mülayim, yatıştırıcı bir üslupla darbecileri iknaya çalıştığını savundu.

Akar’ın talimatıyla darbecileri ikna etmek ve olayları önlemek amacıyla 143. Filo’ya geçtiğini öne süren Öztürk, burada Kubilay Selçuk ve Ömer Faruk Harmancık’a bu işin yanlış olduğunu anlattığını ancak kararlı olduklarını anlayınca geri döndüğünü dile getirdi. Bu sırada emir subayından can güvenliği endişesiyle bir üniforma istediğini, kendisine ait olmayan bir üniforma getirildiğini anlatan Öztürk, “Ben hazırlıklı değilim. Bir üniforma bile getirmemişim. Bu da benim hazırlıksız olduğumu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

İlerleyen saatlerde darbeciler ikna olmaya başlayınca durumu Orgeneral Akar’a arz ettiğini savunan Öztürk, bunun üzerine Akar’ın Başbakan Binali Yıldırım ile telefonla görüştüğünü ve ardından Mehmet Dişli ile birlikte Başbakanlık’a (Çankaya Köşkü) geçtiğini kaydetti. Akar’ın Akıncı’dan, kendisine de “Akın, sen biraz daha bekle. Bunları ikna et” diyerek geride bıraktığını söyleyen Öztürk, sonrasında Akar’ın kendisini aramadığını ve Başbakanlık’a geçmek için kullanmak istediği helikopter ateş aldığı için bacağından yaralandığını anlattı. Bu nedenle tekrar üs komutanlığına geçip tıbbi yardım aldığını belirten Öztürk, “Bu sırada (Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral) Yaşar Güler’in Akıncı Üssü’nde rehin tutulduğunu öğrendim. Karargaha gidip, rehin tutulduğu odada elindeki ve ayağındaki bağları kestim ve kendisini kurtardım. (Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral) Abidin Ünal’ı buldum ve birlikte diğer generalleri kurtarıp, diğerlerini askeri savcıya teslim edip Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na intikal ettim” diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı’nın talimatları doğrultusunda hareket ettiğini savunan Öztürk, “Ben bu davada aslında kavgayı ayırmaya çalışırken, sopa yiyen adam konumuna düştüm. Gözaltında yapılan işkenceleri ifade etmeye utanıyorum” diyerek hakkında beraat kararı talep etti.

Darbeyi kim yapıyor? Dış destekli FETÖ’cü grup

Mahkeme Başkanı Giray’ın, “Darbeyi kim yapıyor o zaman? Darbeyi ilişkin emirleri kim veriyor?” sorusuna karşılık Öztürk, emirleri kimin verdiğini bilmediğini ancak sabaha kadar generaller Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim ile Kara Havacılık Komutanı Coşkun ile muhatap olduğunu söyledi. Bu kişiler dışında sivillerle muhatap olmadığını savunan Öztürk, karacı üniformalı bir kişi olduğunu ama o kişiyi hatırlayamadığını da öne sürdü.

Bunun üzerine Giray, “Çok enteresan. Size göstereyim 6 klasör fotoğraf var yarısı sivil” karşılığını verdi.

Öztürk, “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ’cü bir grubun, başkalarının desteğiyle dış güçlerin de desteğiyle. Ben buna kanaat getirdim” dedi. Bunun üzerine Hakim Giray “Bu dış destek nedir?” deyince Öztürk, “Türkiye bölgesinde ayakları yere sağlam basan bir ülke. Türkiye'nin ayaklarını yere sağlam bastığını gören, bilen herkes olabilir. Almanı da İngiliz'i de Rus'u da olabilir. Hepsi olabilir” diye konuştu.

Hakim Giray’ın, Fetuhllah Gülen’in davada 1 numaralı sanık olması hakkında ne düşündüğünü sorduğu Öztürk, “O dış güçler O’nu da kullanmıştır. Mutlaka kullanılmıştır” yanıtını verdi.

Aile fertleri de ve FETÖ bağlantıları soruldu

Öztürk, “Kardeşiniz FETÖ’nün okullarında çalışıyor. Damadınız FETÖ’cü subay. Damadınızı, kızınızı verirken araştırdınız mı?” sorusuna ise, “Ağabeyim, kesinlikle bir Cumhuriyet çocuğudur. Bu işlerle alakası olmayan bir insan. Damadımla ilgili yaptığım tek soruşturma, biz hemen komutanını arar, sorarız. Ziya Güler’e ‘Ne diyorsun?’ diye sordum” yanıtını verdi.

Damadı Hakan Karakuş'un FETÖ/PYD ile bir ilgisi olduğuna dair bilginiz var mı?" sorusunu da Öztürk, “Olsa, ben damadım olmasına müsaade eder miyim?” yanıtını verdi. Öztürk, kardeşi Aydın Öztürk’ün emekli öğretim üyesi olarak İzmir Üniversitesi’nde derslere girdiğini ancak KHK ile kapatılan bu üniversite veya sahibi hakkında bilgisi olmadığını da söyledi.

Öztürk, sanık Hakan Çiçek’e ait olan ve kapatılan Anafartalar Koleji’nde torunları eğitim gördüğü için iki kez gittiğini de söyledi.

Öztürk, “Şu anki düşüncenizle damadınızın bu işin içinde olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık ise, “Efendim yargılama devam ediyor. Şimdi olduğunu söylersem 'babası onu ihbar etti' derler” ifadesini kullandı.

Giray’ın, “Hakan Karakuş darbeye teşebbüs faaliyeti olduğunu biliyor ve buna rağmen sizi oraya çağırıyorsa, buna ne diyorsunuz?” sorusuna ise Öztürk, “Hakan Karakuş bana telefonda ‘Buyrun gelin, darbe yapıyoruz’ mu diyecekti?” cevabını verdi.

“Fethullah Gülen eşinize saat hediye etti mi?”diye sorulan Öztürk, “Polis araştırma yapmıştır, evde ne var ne yok görmüşlerdir” karşılığını verdi. Öztürk, aynı saatten Adil Öksüz de bulunduğu söylenince ise söz konusu saatleri sınırlı sayıda kendisinden önceki komutanlarca yaptırıldığını ancak belki sonrasında yeniden üretilmiş olabileceğini savundu.

Duruşma ‘tribün’ olunca Giray müdahale etti

Bu arada Öztürk’ün savunmasına başlayacağı sırada, mağdur müştekiler arasından, "O..... Çocuğu" diye bağırıldı. Öztürk’ün, "Bu hain darbe girişimiyle ilişkilendirilmek bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. Defalarca ölümle burun buruna geldim. Keşke o zaman ölseydim de bunu yaşamasaydım" diyerek 15 Temmuz şehitlerine rahmet dilemesi üzerine de mağdurlardan bağırışlar geldi. Islık çalıp, "Amerikan köpeği" diye bağıranlar olması üzerine Hakim Giray, "Burası tribün değil" diyerek, bu kişileri salondan çıkarttırdı.

Dün ‘sivil imam’ ise ‘senaryo’ savunması yapmıştı

Pazartesi günü devam edilecek Akıncı Üssü Davası’nın dünkü üçüncü duruşmasında ise, iddianamedeki “sivil imam” olarak adı geçenlerden Nurettin Oruç ise, hakkındaki suçlamalar için “senaryo” ifadesini kullanmıştı.

Gözaltına alındıktan sonra kötü muamele ve işkence gördüğünü söyleyen Oruç, darbe girişimi öncesinde bir şirkette belgesel yapımcısı olarak çalıştığını anlattı. Oruç, “Darbe girişimi öncesi TRT ve diğer kurumlarla anlaşmasını yaptığım projelerim vardı. Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu. Ortada yaşanmış bir film var. Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş. Filmin inandırıcılığını attırmak için Adil Öksüz’le ilgili jenerikler hazırlanmış, toplumun bilincine yerleştirilmiş. Sonra başrol oyuncusunun yanına yardımcı oyuncular konulmuş. Bizlere yardımcı oyuncularız. Bunların kim olduğu önemli değil. Böyle bir adamın yanına kimi korsanız gider. 4 siville darbe yapılabileceğine inanılıyor mu sayın başkan? Diğer sivilleri tanımıyorum ama benimle darbe olmaz. Koca generallere emir vereceğim; bu olmaz” demişti.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG