Almanya’nın Aschaffenburg kentinde 28 yaşındaki Afgan kökenli bir mülteci dün bir parkta çevresindeki insanlara bıçakla saldırdı. Olayda, iki yaşındaki Fas kökenli bir çocuk ve çocukları korumaya çalışan 41 yaşındaki bir Alman hayatını kaybederken, üç kişi ağır yaralandı. Yaralılar arasında iki yaşındaki bir Suriyeli kız çocuğu, 72 yaşındaki bir Alman ve 59 yaşındaki bir eğitmen bulunuyor.
Polis, saldırganın 1997 doğumlu Enamullah O. adlı bir Afgan mülteci olduğunu doğruladı. Saldırganın geçmişte üç kez şiddet olaylarına karıştığı ve her defasında psikiyatrik tedaviye alındığı bildirildi.
Enamullah O.'nun Almanya'dan sınır dışı edilmesi yönünde bir karar bulunduğu ancak çeşitli bürokratik engeller nedeniyle işlemlerin tamamlanamadığı açıklandı.
Bıçaklı saldırı ülke siyasetinde ve kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı ve sert güvenlik önlemleri çağrılarının yanısıra sığınmacılarla ilgili tartışmaları artırdı.
Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann, saldırganın 2022 sonunda Almanya'ya girdiğini, 2023 başında asıl başvurusunu yaptığını ancak Dublin Sözleşmesi prosedürlerinin tamamlanamaması nedeniyle Almanya'dan sınır dışı edilmesinin mümkün olmadığını açıkladı.
Aschenffenburg’daki saldırı 20 Aralık‘ta Magdeburg’da yaşanan başka bir trajik saldırıyı da hatırlattı. O olayda Suudi Arabistan kökenli bir sığınmacı kentteki Noel Pazarı'nda arabasını kalabalığın üzerine sürerek 6 kişinin ölümüne ve 30'dan fazla kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Olayın ardından saldırganın psikolojik sorunları ve şiddet geçmişinin bulunduğu ortaya çıkmış, çeşitli nedenlerle yurtdışı işleminin başlatılmadığı belirlenmişti.
Muhalefet sert önlemler talep ediyor
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Aschenffenburg’daki olayın ardından acil soruşturma başlatılmasını ve saldırganın neden hala Almanya'da olduğu sorusunun netlik kazanmasını talep etti.
Scholz, "Bu tür şiddet eylemleri kabul edilemez" diyerek, güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Scholz ayrıca daha sıkı denetimlerin yapılması gerektiğini belirtti.
Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de saldırıyı "tarifsiz bir trajedi" olarak nitelendirerek, "Temel hedefimiz şu olmalıdır: Ülkeye daha az kişi girmeli ve birçok kişi ülkemizden gitmeli. Bu yüzden bizim katılacağımız bir koalisyon hükümetinin göçmenlik politikasının temel ilkesi sıfır tolerans, sıfır uzlaşma olacaktır" şeklinde konuştu.
En sert tepki Merz’den
Konuyla ilgili en sert açıklama muhalefetteki Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU) lideri ve başbakan adayı Friedrich Merz'den geldi.
Merz, Almanya'da sınır güvenliğinin derhal güçlendirilmesini ve daha sert önlemler alınmasını istedi, ayrıca yasadışı yolla giriş yapan tüm kişilerin "kesinlikle geri çevrilmesi" gerektiğini belirtti.
Tüm mülteci ve sığınmacıların geri gönderilmesi için geniş çaplı bir "sınırdışı tutuklama merkezi" kurulması gerektiğini savunan Merz, Dublin Sözleşmesi prosedürlerinin işlediği konusunda şüpheleri olduğunu ve bu yüzden Almanya'da ulusal yasaların öncelikli hale getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Merz, daha önce Almanya’dan sınır dışı edilmesi gereken ancak edilmemiş kişilerin sayısının arttığını ve bu kişilerin güvenlik için tehdit oluşturduğunu öne sürdü.
"Bu tür saldırılar Almanya’da yeni normal haline gelmemeli" diyen Merz, 23 Şubat’taki seçimlerden sonra hükümete gelmesi durumunda politikasının değişmeyeceğini ve bu taleplerinin yaşama geçirilmesinin, potansiyel bir koalisyon hükümeti kurma şartı olduğunu vurguladı.
Göçmen karşıtı Almanya için Alternatif partisinin (AfD) başbakan adayı Alice Weidel ise ülkede yaşayan göçmenlerle artan şiddet olayları ve suç oranları arasında ilişki kurarak, göçmenlerin güvenlik sorunu haline dönüştüğünü iddia etti.
Weidel, X üzerinden yaptığı açıklamada, "Sınırdışı başlatılsın. Aschaffenburg'daki bıçaklı terörün sonuçları olmalı. Meclis, gelecek hafta sınırların kapatılması ve yasadışı göçmenlerin sınırdışı edilmesi konusunda oylama yapmalıdır" ifadesini kullandı.
Forum