Türkiye, Suriyeli Kürt milislere karşı Suriye içinde düzenlemeyi planladığı operasyonun askeri ve diplomatik hazırlıklarını hızlandırdı. Türk yetkililer, Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın gerginliği azaltma çabalarını tatmin edici bulmadı.
Türkiye'nin Kürt YPG milislerinin kontrolundaki Afrin'e müdahalede bulunma tehdidi, Amerika önderliğindeki koalisyonun 30 bin kişilik bir sınır güvenlik gücü oluşturma kararını açıklamasını izliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, oluşturulması planlanan sınır güvenlik gücünü ”terör ordusu” olarak tanımladı. Erdoğan, Türk hükümeti tarafından PKK terör örgütüyle bağlantılı oldukları öne sürülen YGP savaşçılarından oluşması nedeniyle bu gücü dağıtacaklarını açıkladı.
Afrin, Amerika'nın IŞİD'le mücadelede kilit müttefiklerinden biri olarak kabul ettiği YPG milislerinin kontrolu altında bulunan birkaç Kürt kantonundan biri.
Hafta içinde Ankara'ya bir mesaj gönderen Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, açıklamasında, ”bu durum yanlış yorumlanmış, yanlış tanımlanmıştır. Kimileri hatalı konuşmuş. Hiçbir şekilde sınır güvenlik gücü kurmuyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tillerson ayrıca Amerika'nın sadece IŞİD işgalinden kurtarılan bölgelerde yaşayanların eğitimine devam edilmesini planladığını kaydetmişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu açıklamanın yeterli olmadığını belirtti. Türk güçleri, Afrin'e yönelik bombardımana başladı ve bölgedeki varlığını güçlendirmeyi sürdürdü.
Bölgedeki gerginliğin tırmanmasına Şam'dan da yanıt geldi. Suriye Dışişleri Bakan Vekili Faysal Mekdad, yaptığı açıklamada, ”Türkiye'nin Afrin bölgesinde çatışma çıkarması durumunda bunu Türk ordusu tarafından yapılmış bir saldırı hamlesi olarak kabul edeceğiz” dedi.
Gazeteci Semih İdiz, bu konuda, ”Ortadoğu'daki oyunun parçası, ülkelerin birşeyi doğrudan dile getirmesi ya da kendileri adına başkasının konuşmasını sağlamasıdır. Şam'ın Mekdad aracılığıyla gönderdiği açıklama önemli çünkü bu açıklama, Moskova tarafından dolaylı olarak yapılan bir açıklamadır” yorumunda bulundu.
Bir yandan Kürtler'i desteklerken diğer yandan Türkiye ve NATO'daki müttefikleri arasındaki bağların zayıflamasından yararlanmaya çalışan Rusya ise hassas bir denge tutturmaya çalışıyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, hafta içinde Moskova'yı ziyaret ederek Ankara'nın askeri operasyona ilişkin planlarını aktardı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Moskova'yla işbirliğinin YPG'ye karşı düzenlenecek her türlü askeri müdahale için hayati önem taşıdığını kaydetti. Rusya, Türk güçleri ve Suriyeli Kürt milisler arasında çatışma yaşanması riskini önlemek üzere Afrin'de asker konuşlandırdı. Türk Hava Kuvvetleri'nin Suriye'de düzenleyeceği her türlü hava saldırısı için Moskova'nın izin gerekiyor. Bunun nedeni, Rusya'nın Suriye'de uçaksavar füze bataryaları bulundurması.
Semih İdiz ayrıca ”Rusya'nın Kürtler'den vazgeçeceğini düşünmüyorum. Rusya'nın Kürtler'le ilişkisi 70-80 yıl öncesine dayanıyor. PKK'nın Moskova'daki varlığına rağmen Ruslar bu bağları hep canlı tuttu. Ancak Rusya'nın şu anda Türkiye'yle bağlarını koparmak gibi bir niyeti de yok. Bu nedenle bir çözüm bulmaya çalışacaklar. Moskova, çözüm bulma konusunda Washington'dan çok daha iyi bir konumda çünkü Rusya'nın tüm taraflarla diyaloğu var.
Bu nedenle bu durumun galibinin bir kez daha Rusya olduğu görülüyor” diyor.
Afrin'e müdahale tehdidi, Türkiye'nin Suriye'nin geleceğine ilişkin nihai görüşmelerden dışlanacağı şeklindeki kaygılarının bir sinyali olarak algılanıyor.
Erbil eski başkonsolosu Aydın Selcen, ”Amerika, Suriye görüşmelerinde masaya, Suriye'de Fırat'ın doğusunun kontrolunu elinde bulundurarak oturacak. Rusya’ysa ülkenin geri kalanını kontrolu altında tutan Suriye rejimiyle katılacak” şeklinde konuşuyor.
Ankara, YPG'ye bağlı Suriyeli Kürtler'in Suriye barış görüşmelerine katılmasına razı olması için gerek Moskova gerekse Washington'un giderek artan baskısına maruz kalıyor. Türkiye ise teröristlerin müzakere masasında yeri olmadığı konusunda ısrarlı. İdiz'e göre Erdoğan'ın Afrin konusundaki riskleri göze alması, oyunun kuralını değiştirme ya da diğer güçleri, Türkiye'nin de bu konuda taraf olduğu ve arzu ettiği takdirde her zaman oyunu bozabileceğini hatırlatma girişimi olabilir.
Uzmanlara göreyse bu riskli bir tutum.
Global Source Partners'dan uzman Atilla Yeşilada, askeri operasyonun başarısızlıkla sonuçlanmasının AKP'yi sarsabileceğini, başarılı olması durumundaysa Amerika ve Rusya'yı öfkelendirebileceğini ve ekonomik yaptırım meselesinin bir kez daha gündeme gelmesine yol açacağını kaydediyor.