Avrupa Parlamentosu’nun Hollandalı parlamenterlerinden Kati Piri tarafından hazırlanan Türkiye raporunun taslağında en belirgin eleştiriler yine ifade ve basın özgürlüğü odaklı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün derhal serbest bırakılmasına yönelik çağrının dikkat çektiği belgede Kürt sorunu ve Güneydoğu'daki durum çok geniş yer tutuyor.
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda (AFET) ilk görüşmesi yapılan belgede Türkiye’de ifade özgürlüğündeki ciddi kötüye gidişin üzüntü verici olduğu belirtilerek, “Konuşma özgürlüğü ve bağımsız medya Avrupa Birliği değerlerinin odağındadır. Can Dündar ve Emre Gül de dahil olmak üzere hapisteki tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalı” denildi. Türk hükümetinin bağımsız medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskıya son vermesi gerektiğinin vurgulandığı taslakta, gazetecilere yönelik sözlü ve fiziki saldırılar ile hakaret ve terörle mücadele yasalarının giderek artan şekilde kullanılmasını güçlü şekilde kınanıyor.
Terörle mücadele yasasının, özellikle de terörizmin geniş tanımının endişe duyulmasına neden olduğunun altının çizildiği taslakta, “Ceza yasaları ile terörle mücadele yasasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla uyumlu olması gerekir” ifadeleri kullanıldı.
Önceki raporlara oranla çok daha fazla yer tutan Kürt sorunu ve güneydoğudaki durum konusunda dengelerin gözetilmeye çalışıldığı bir yazım benimsendi. Türkiye’nin güneydoğusundaki kötüleşen durumun derin endişe kaynağı olduğu vurgusu belgede yer alırken “Terörle mücadele Türkiye’nin meşru hakkı ancak güvenlik önlemleri hukuk devletine ve insan haklarına saygı temelinde alınmalı. Terörle mücadele operasyonları orantılı olmalı ve toplu cezalandırma halini almamalı” denildi.
Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde olan PKK’nın şiddete dönmesini ve güvenlik güçleri ile sivillere yönelik saldırıları kınayan Avrupa Parlamentosu, Kürt sorununa şiddete dayalı çözüm olmadığının altını çizdi. YPG-H militanları tarafından kurulan barikatlar ve açılan hendekler de Avrupa Parlamentosu tarafından ciddi endişe kaynağı olarak nitelendi. Bununla birlikte barışçıl gösterilere izin verilmesi gerektiği dile getirildi.
Türk yetkililere sokağa çıkma yasaklarına derhal son verme, yaralıların hastaneye ulaştırılmasına izin verilmesi ve derin endişe duyulan artan sivil ölümlerinin en ince ayrıntısına kadar araştırılma çağrısı yapan Avrupa Parlamentosu, “Derhal ateşkes sağlanmalı ve çözüm sürecine kaldığı yerden devam edilmeli. Avrupa Birliği aktif rol üstlenmeli” vurgusunu metne yansıttı.
Binden fazla akademisyene yönelik sindirme ve kovuşturmanın büyük üzüntüyle karşılandığının kaydedildiği belgede, Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleyi hızlandırdığı not edilirken Diyarbakır, Suruç, Ankara ve İstanbul’da bu örgüt tarafından yapılan terör saldırıları kınandı.
Türk hükümetinin hukuk devleti alanında ciddi ilerleme kaydetmesi gereğine taslakta yer verilirken “Bu bağlamda AB değer ve standartlarını temel alan, Türkiye’deki gerçek anlamda etkili reformları teşvik etme açısından önemli bir adım olan 23 (yargı ve temel haklar) ile 24 (adalet, özgürlük ve güvenlik) numaralı başlıklara ilişkin açılış kriterleri resmen iletilmeli ve sonrasında bu başlıklar açılmalı” ifadeleri kullanıldı.
Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesi temelinde Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle güdeme gelen soruşturmaların, tutuklamaların, hapis ve para cezalarının büyük üzüntüyle karşılandığı da taslak metinde yer aldı.
Katılım sürecinin yeniden canlandırılmasını memnuniyet verici bulan Avrupa Parlamentosu, yeni başlıkların açılması konusunda ilerleme sağlanmasını umduğunu belirtirken Avrupa Birliği Komisyonu’nda da eleştiride bulundu: “Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2015 İlerleme Raporu’nun Türk seçimleri sonrasına ertelenmesi, Ankara’nın mülteciler konusundaki işbirliği karşılığında Avrupa Birliği’nin temel haklar konusunda sessiz kaldığı izlenimi verdiği için yanlış bir karardı. Avrupa Birliği Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi çıkarlarından bağımsız olarak açık şekilde Türkiye’de hukuk devletini savunmalı.”
“Çok sayıda yargıç ve savcının görevinin değiştirilmesi, istememelerine rağmen tayin edilmesi ve görevden alınmasının yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliği ile güçler ayrılığı ilkesine saygı konusunda doğurduğu soru işaretleri endişe verici” denilen taslakta, Suriyeli mültecilere yönelik politika konusunda pozitif bir yaklaşım benimsendi.
Türkiye’nin dünyada en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapması ve Suriyeli mülteciler için açık kapı politikasını sürdürmesini övgüye değer bulan Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetinin Suriyeli mültecilere işgücü pazarını açmasında duyduğu memnuniyeti metne yansıtırken “Göç konusundaki işbirliğinin katılım süreciyle ilişkilendirilmemesi gerektiği” uyarısında bulundu.
Metinde Kıbrıs konusunda ise “Kıbrıs’ın birleşmesine yönelik görüşmelerde sağlanan belirgin ilerleme övgüye değer. Avrupa Parlamentosu, adadaki Rum ve Türk liderlerin yapıcı yaklaşımlarını ve bu yılın sonundan önce adil, kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüm bulunması konusundaki kararlılık ve yorulmak bilmez çabalarını över” ifadelerine yer verildi.
Verilecek değişiklik önergeleri ışığında 15 Mart’ta bir kez daha Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda görüşülecek olan belgeye son halinin nisandaki Avrupa Parlamentosu Genel kurul oturumunda verilmesi öngörülüyor.