Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, Türkiye ile yeniden iletişime geçme konusunda anlaştı, ancak bazı şartlar ortaya koydu. AB, Ankara'nın rafa kalkan üyelik girişimini canlandırma çağrılarını desteklemediğinin de işaretini verdi.
Türkiye, 24 yıldır AB üyesi olmak için adaylığını sürdürüyor. Ancak adaylık süreci görüşmeleri, AB'nin Türkiye'deki insan hakları ve hukukun üstünlüğüne yönelik ihlalleri nedeniyle oluşan kaygıları, 2016'dan bu yana askıya alınmış durumda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Temmuz'da beklenmedik bir adım atarak Ankara'nın AB üyelik sürecini yeniden başlatma çağrısında bulundu. Erdoğan'ın bu adımı, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini onaylaması ile AB üyeliği sürecinin başlatılması arasında bir bağ kurulduğu fikrine yol açtı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Komiseri Josep Borrell, Brüksel'deki AB Dışişleri Bakanları toplantısı sonrasında, “Türkiye ile nasıl yeniden iletişime geçeceğimizi ele aldık” dedi.
Borrell, “Türkiye ve Avrupa Birliği arasında daha güçlü bir ilişki geliştirmenin karşılıklı çıkara hizmet edeceği konusunda ikna olduk” ifadesini kullandı.
Ancak Josep Borrell, AB'nin de Türkiye'den özellikle AB üyesi Kıbrıs Rum Yönetimi konusunda bazı adımlar beklediğini kaydetti.
Borrell, “Kıbrıs meselesinin Birleşmiş Milletler karar tasarıları doğrultusunda çözümü, Türkiye ile yeniden ilişkiye girmede kilit rol oynayacak” dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Komiseri ayrıca “Ankara'nın parçası olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından tanımlanan temel özgürlük ve değerleri savunmak önemli olacak” ifadelerini kullandı.
Üst düzey bir Türk yetkili bu ayın başında Reuters'a, Ankara'nın vizesiz seyahat ve AB üyelik sürecinin bazı aşamalarının tamamlanması gibi konulardan AB'den somut ilerleme beklediğini söylemiş, Batılı ülkelerin mali ihtiyaçlarını karşılamada Türkiye'ye destek olması gerektiğini sözlerine eklemişti.
Forum