Erişilebilirlik

Avrupa Birliği’nden ‘İmdat Freni’ Önerisi


İngiltere Başbakanı David Cameron, Avrupa Birliği'yle yürütülen müzakereler sonucunda ortaya çıkan önerilerden oldukça memnun.
İngiltere Başbakanı David Cameron, Avrupa Birliği'yle yürütülen müzakereler sonucunda ortaya çıkan önerilerden oldukça memnun.

AB, İngiltere’nin üyelikten çıkışının önünü kesmek için yeni önerilerde bulundu. İngiltere’nin talepleri doğrultusunda şekillendirilen öneriler AB’nin işleyişini etkileme potansiyeli taşıyor

Avrupa Birliği, en önemli üyelerinden İngiltere’nin üyelikten olası çıkışını (Brexit) önlemek için büyük ölçüde Londra’nın telkinlerini dikkate alarak şekillendirilen bir öneri paketi açıkladı. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk tarafından üye ülkelere gönderilen bir mektupta detaylandırılan planın en dikkat çekici unsurlarından birini dört yıllık ‘imdat freni’ oluşturuyor. Buna göre İngiltere, gerekli görmesi halinde, yabancı çalışanlara sağlanan bazı sosyal imkanları dört yıl boyunca dondurabilecek. Bu her ne kadar özellikle İngiltere’nin talebi olsa da her üye ülke için geçerli olacak.

İngiltere Başbakanı David Cameron’ın, Tusk’un, “Birlikte olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu” mesajıyla kamuoyuna açıkladığı plan taslağına ilişkin ilk değerlendirmesi, ‘değişiklik talep edilen alanlarda gerçek ilerleme sağlandığı ancak daha üzerinde çalışılması gereken detaylar bulunduğu’ yönünde oldu.

‘İmdat freni’ mekanizmasını işletebilmek için ilgili ülkenin sosyal güvenlik sisteminin ana unsurlarını etkileyen istisnai bir durumun varlığının kanıtlanması gerekecek. Bunun yapılmasının ardından ise Avrupa Birliği ülkelerinin nitelikli çoğunluk temelinde onayı aranacak.

‘İmdat freni’ en çok Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan’da tepki yaratma potansiyeline sahip. Bunun nedeni ise bu ülkelerin binlerce vatandaşının İngiltere’de çalışıyor olması. Cameron’ın konuyu özellikle Polonya’yla masaya yatırarak Varşova’nın desteğini almaya çalışması öngörülüyor.

Önerilerin dikkat çeken ayaklarından biri de ulusal parlamentolara Avrupa Birliği yasalarını durdurma ya da değiştirme hakkı tanıyan ‘kırmızı kart’ uygulaması. Bu uygulamanın pratiğe dökülmesi için üye ülkelerin yüzde 55’inin ortak hareket etmesi gerekiyor. Bu uygulama için nitelikli çoğunluk yerine basit çoğunluğun tercih edilmesi üye ülkelere aynı ağırlığı veren bir yaklaşım benimsenmesi açısından önem taşıyor. Mevcut işleyiş de “sarı kart” uygulaması olsa da ulusal parlamentoların Avrupa Birliği yasalarını durdurma ya da değiştirme yetkisi bulunmuyor.

Planda yer alan bir başka tartışmalı unsur da Euro kullanmayan Avrupa Birliği ülkelerinin Euro Bölgesi’nde alınan kararlara ilişkin endişelerini dile getirmelerini ve bazı güvenceler elde etmelerini sağlayacak bir mekanizma oluşturulması. Bu mekanizma, Euro Bölgesi kararlarının diğer ülkeler tarafından veto edilebileceği ya da acil kararların geciktirilebileceği anlamına gelmiyor. Mekanizmanın nasıl işletileceğinin detayları Avrupa Birliği liderleri tarafından belirlenecek. Tusk’un önerileri, 18-19 Şubat’ta Brüksel’de Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek zirvede ele alınacak.

XS
SM
MD
LG