Fransız Havayolları'na ait 378 sefer sayılı uçağın 2016 yılının Nisan ayında Tahran'a gitmek üzere Paris'ten havalanması, Avrupa'nın diplomatik ve ticari çıkarları açısından çarpıcı bir anı simgeliyordu.
İran, bir önceki yıl, üçü Avrupa ülkesi olmak üzere altı dünya gücüyle nükleer programını kısıtlama altına alan anlaşmaya imza atmıştı. Fransız petrol devi Total'den Alman elektrik ve elektronik firması Siemens ve İtalyan çelik firması Danieli'ye kadar birçok şirket, umut vaadedici İran piyasasına açılmak için birbiriyle yarışıyordu. Fransız Havayolları Air France, 2008 yılından sonra ilk kez İran'a sefer düzenliyordu.
Nükleer anlaşma, o zamandan bu yana Avrupa ülkelerinde binlerce kişiye istihdam yarattı, milyarlarca dolarlık gelir sağladı. Ancak Başkan Trump'ın anlaşmadan ayrılma kararı, bu kazanımların geri çekilmesi ve Amerika'nın, İran'la iş yapan Avrupalı firmalara yaptırım uygulaması tehdidinin gündeme gelmesi anlamına geliyor.
Avrupalılar, nükleer anlaşmayı ve şirketlerinin iş ilişkilerini kurtarma çabasına girdikleri şu günlerde kabul etmesi zor bir gerçekle de yüzleşmek durumunda: İran, Avrupa Birliği'nin 33'üncü en büyük ticari ortağı. Oysa Amerika, Avrupa'nın ticari ortaklar listesinde ilk sırada yer alıyor. Bu gerçek, Avrupa'nın idealleri ve çıkarları doğrultusunda hareket etmesi çağrılarının artmasına rağmen bu hafta yürütülecek görüşmelerde kilit rol oynayacak.
Fransa'nın önde gelen işletme okullarından HEC'ten ekonomi profesörü Tomasz Michalski, ”Eğer birlik olmazsak Amerika, Çin ve Rusya'nın itip kaktığı alay konusu, küçük ülkeler haline geleceğiz,” dedi.
Washington'a karşı direniş çabaları
İran nükleer anlaşmasına imza atan üç Avrupa ülkesi Fransa, İngiltere, Almanya'nın dışişleri bakanları, Amerika'nın anlaşmadan çekilme kararını değerlendirmek ve İranlı mevkidaşları Cevat Zarif'le görüşmelerde bulunmak için toplandı. Nükleer anlaşmanın geleceği, Bulgaristan'da Perşembe günü düzenlenecek AB liderleri zirvesinde de ana gündem maddelerinden biri olacak.
Avrupa'nın Amerika'nın anlaşmadan çekilme kararına verdiği ilk tepkiler, oldukça sertti. Avrupalı liderler, İran anlaşmasına bağlı kalacakları sözü verirken Amerika'nın kararını da istikrar bozucu ve yıkıcı olarak tanımladı.
Avrupa Birliği'nin Amerika'nın tehditlerine karşı ekonomik bağımsızlığını koruması gerektiğini savunan Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, Avrupa 1 Radyosu'nda, ”Boyun eğen, el pençe divan duran bir köle mi olmak istiyoruz?” şeklinde bir ifade kullandı.
Bakan Le Maire, İran'la ticaret yapan Avrupa firmalarını korumak için birkaç öneride bulundu. Bu öneriler arasında AB firmalarının Amerikan yaptırımlarına uymasını yasaklayan ve böylece birliği mali açıdan daha bağımsız hale getiren yasanın yenilenmesi de var.
Uzmanlarsa Avrupa'nın Amerika'ya karşı koyabileceği başka yöntemler de belirledi.
İki akademisyen, Steven Simon ve Jonathan Stevenson, New York Times gazetesi için ortak kaleme aldıkları makalede, AB'nin, Amerika'yla hemen hemen aynı gayrisafi milli hasılaya sahip bir kurum olmadığı şeklindeki acı gerçeği kabullenmesi gerektiğini kaydediyor.
İki akademisyen, Washington'daki Avrupalı büyükelçileri geri çağırmak, hatta Amerikan büyükelçilerini geri göndermek gibi bazı seçenekler öne sürdü. İran anlaşmasının AB üyelerinin ortaklaşa kabul ettiği nadir anlaşmalardan biri olduğunu ileri süren Simon ve Stevenson, Amerika'ya bütünlük içinde karşılık vermenin mümkün olduğunu vurguluyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Ellie Geranmayeh, Avrupa'nın, anlaşmaya imza atan diğer iki ülke olan Rusya ve Çin'le ortak olup Tahran'ı anlaşmaya bağlı kalmaya ikna etmesi gerektiği görüşünde.
Geranmayeh, nükleer anlaşmayı kurtarmayı başaramamanın sadece Ortadoğu açısından çok korkunç sonuçlar doğurmayacağını, aynı zamanda Avrupa'nın küresel güvenliğin sağlanması için oynayacağı rolü geçersiz kılacağını ifade etti.
Ancak Washington'a kafa tutmak, görüldüğü kadar kolay olmayabilir.
Ekonomi profesörü Tomasz Michalski, Avrupa firmalarının zorluk çekeceğini kaydetti. Uzman, ”İran'la iş yapmakla Amerika gibi büyük bir pazarla ticari ilişkiler yürütmek arasında bir seçim yapmak zorundasınız. Ya İran ya da Amerika” şeklinde konuştu.
Trump Yönetimi'nin elindeki bir diğer koz ise çelik ve alüminyuma getirdiği gümrük tarifeleri. Avrupa Birliği, Haziran ayına kadar geçici süreliğine ek gümrük tarifesi uygulamasından muaf tutulacak. Michalski, Avrupa'nın artan baskılar karşısında birlik olup Washington'a misilleme yapabileceğini belirtti.
Mali ve siyasi olumsuzluklar
Avrupa Birliği ve İran arasındaki ticaret hacmi 2015'te 9 milyar dolarken 2017'de 25 milyar dolara yükseldi. Amerika'nın Avrupa'daki en büyük ticari ortakları Almanya, Fransa ve İtalya.
Şimdiyse Avrupalı uçak imalatçısı Airbus, Amerika'nın yaptırım tehditlerine karşı şirketlerin nasıl bir tavır takınabileceğinin işaretlerini veriyor. Firmanın İran'ın 2016'da verdiği yüz yolcu uçağı siparişini teslim edip etmeyeceğini birkaç gün içinde açıklaması bekleniyor. Airbus'ın imal ettiği uçakların bazı parçalarıysa Amerika'da üretiliyor.
Yakın tarihe ait bazı gelişmelerse Airbus'un vereceği karara ışık tutabilir. Fransız bankası BNP, Amerika'nın İran, Küba ve Sudan'a uyguladığı yaptırımları deldiği gerekçesiyle 2014'te yaklaşık 9 milyar dolar tazminat ödemek zorunda kalmıştı.
Fransa'nın eski ekonomi bakanlarından Thierry Breton'a göre sorun yaratan unsurlardan biri, İran nükleer anlaşmasının para alış verişlerinin dolar üzerinden yapılmasını şart koşması. Bu şartı bertaraf etmek için para transferlerini euro'ya çevirmek gerekiyor. Bu da mali açıdan Amerika'dan bağımsız hareket etmek anlamına geliyor. Breton'a göre bunu yapmak zaman alıyor.
Öte yandan Air France, beklenen düzeyde gelir sağlamadığı gerekçesiyle Tahran seferlerini bu ay azaltmaya başlayacağını ve önümüzdeki aylarda vereceği hizmetleri talebe göre ayarlayacağını duyurdu.