Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, yetkilerini parlamentoya devrettiğini açıkladı, başkanlık süresinin uzatılmamasını istedi.
Peşmerge güçlerinin Kerkük dahil statüsü tartışmalı bölgelerden çekilmesi IKBY iç siyasetinde sert suçlamaların da gündeme geldiği tartışmaları şiddetlendirmişti. Mesut Barzani’nin çekilme kararı da bu tartışmalara ek olarak “yönetim boşluğu oluşur mu, yerine kim gelecek, iç siyasette taraflar arasındaki gerginlik iyice büyür mü” gibi soruları gündeme getirdi.
Amerika’nın Sesi, “Mesut Barzani’nin çekilmesinden sonra IKBY’yi ne bekliyor?” sorusunu bölgedeki siyasetçi, gazeteci ve bölgeyi yakından izleyen isimlere sordu.
Taha: “Yönetim boşluğu oluşmayacak”
Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Parlamento Sözcüsü Muhammed Yasin Taha, “Mesut Barzani’nin görev süresinin uzatılması için geçtiğimiz hafta parlamentoda bir karar alınmıştı ancak Barzani, sürenin uzatılmasını reddetti. Yetkilerinin ve gücünün parlamentoyla bakanlar kuruluna verilmesini istedi. Bu anlamda yönetimle ilgili bir boşluk oluşmayacak” dedi.
IKBY’de 1 Kasım’da başkanlık ve parlamento seçimleri yapılması planlanıyordu ancak Bağdat-Erbil arasındaki gerginliğin tırmanması üzerine, seçimlerin 8 ay ertelendiği açıklandı. Taha, 8 ay sonra yapılacak seçimlerde bütün siyasi partilerin kendi adaylarını çıkaracağını, iç siyasi gerginliklerin çözülmesi için de “KDP’nin birlik ve müzakere çağrısı yaptığını ve bu yönde girişimlerini sürdüreceğini” söyledi.
Ancak IKBY’nin şu anda tek sorunu Mesut Barzani’nin çekilmesi değil. Bağdat-Erbil gerginliğinin devam etmesi, IKBY içindeki siyasi çatlakların çatışma senaryoları konuşulacak kadar derin olması, ekonomik sorun dahil birbirleriyle bağlantılı birçok başlık çözülmeyi bekliyor.
Tevfik: “Ulusal geçiş hükümeti kurulmalı”
Bağımsızlık referandumu öncesi “referandumun zamanlamasının yanlış olduğunu” savunan ve ertelenmesini isteyen Goran (Değişim Hareketi) Mesut Barzani dahil IKBY üst yönetime istifa çağrıları yaptı.
Goran Politbüro üyesi Muhammed Tevfik, “mevcut IKBY yönetiminin son 2 yıldır yönetme kapasitesinin sorgulanır düzeyde olduğu ve yönetimin özellikle ekonomik durum ve petrol konularında yanlış politikalar sonucu gelişen krizlerin çözümünde yetersiz kaldığı” görüşünde. Tevfik’e göre, “mevcut sorunları çözebilecek kapasitede teknokratlardan oluşan ulusal geçiş hükümeti kurulmalı.”
Goran’ın yanı sıra bölgede bilinen siyasetçilerden Berham Salih de yeni bir cephe oluşturarak muhalifleri tek çatı altında birleştirmeye çalışıyor.
Abdullah: “Siyasi taraflar Bağdat’a karşı birlikte hareket etmeli”
IKBY içindeki en eski ve etkili siyasi hareketlerden biri olan Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB)yayın organı Yeni Kürdistan Gazetesi’nin başyazarı Sitran Abdullah’a göre mevcut süreç birçok risk de barındırıyor ancak şu anda en önemli sorun Bağdat-Erbil krizi.
Abdullah, “Bağdat’ın da sorunun çözümünü istemesi gerekiyor. Bağdat’taki bazı siyasetçilerin tavırlarının aksine IKBY’nin bölgesel yönetim olarak ve sınırlarının anayasada kabul edildiği gerçeğiyle hareket edilmeli” dedi.
Mesut Barzani’nin çekilmesinin ardından IKBY içindeki bazı bölgelerde siyasi taraflar arasında gerginlikler olduğunu ve şiddet olayları görüldüğünü hatırlatan Abdullah, “Siyasi taraflar arasındaki sorunlar barışçı bir zeminde ele alınmalı. Şiddete asla başvurulmamalı. Aynı zamanda siyasi taraflar Bağdat’a karşı tek cephede yer alacak şekilde bir ortak duruş sergilemeli” diye konuştu.
“IKBY iç siyasi taraflar arasında uzlaşma olmaması halinde neler olabileceğinin mevcut duruma bakılarak anlaşılabileceğini” savunan Abdullah, “Bağdat’la sorunların çözülmesi ve uluslararası toplumun bu konuda desteğinin alınması için IKBY içinde birliğin sağlanmasının şart olduğunu” söyledi.
Hawramy: “Ekonomiyi düzeltecek parti destek görür”
Çeşitli uluslararası kuruluşlar için serbest muhabirlik yapan Fazel Hawramy’e göre, Peşmerge güçlerinin Kerkük dahil statüsü tartışmalı bölgelerden çekilmesi birçoklarında hayal kırıklığına sebep oldu. Aynı zamanda bu çekilme IKBY’nin ekonomik gücünü de oldukça zayıflatabilir.
IKBY’de son birkaç yıldır bir ekonomik kriz yaşandığını hatırlatan Hawramy, “insanların yönetimden ve siyasi taraflardan ekonomiyi düzeltecek girişimlerde bulunmalarını beklediklerini ve bunu yapabilecek parti veya siyasetçinin halktan destek alabileceğini” söyledi.
Siyasi analist ve araştırmacı Kemal Çomani ise, Barzani’nin çekilmesinin olumlu sonuçlar doğuracağı görüşünde olanlardan.
Çomani’ye göre, “Mesut Barzani ABD ve uluslararası toplumun baskısı nedeniyle çekildi. Gerçekten demokratik sistem oluşturulması veya geçiş hükümeti kurulması konusunda ciddi olsaydı parlamentodan seçim yapılmasını isterdi. Ancak çekilmesi Bağdat-Erbil ilişkilerinin normalleştirilmesi, ABD ve bölge ülkeleri ilişkilerin düzeltilmesi ve iç siyasi sorunların çözülmesi açısından iyi oldu. En azından Barzani’nin görev süresinin uzatılmasına karşı çıkan referandum öncesi tekrar açılan parlamentodaki oturumlara katılmayan Goran ve Komel parlamentoya geri döndü.”
Mesut Barzani’nin çekilmesinin ardından Bağdat’la yapılan müzakerelerin IKBY içindeki bütün tarafların katıldığı heyetler tarafından yürütülebileceğini savunan Çomani, “Çekilmeseydi müzakerelerin nasıl olacağına karar veren tek kişi olacaktı ve tabii müzakereci de kendisi olacaktı. Şimdi bu müzakerelerin verimli olacağına inanıyorum “ dedi.
Çomani, IKBY iç siyasi gerginliklerinin kısa vadede çözülmesini beklemediğini belirterek, bunda Bağdat ve komşu ülkelerin IKBY iç siyasetine müdahale etmelerinin de etkisi olduğunu söyledi.
Bazı gazeteci ve uzmanlar Iraklı Kürtler’in kazanımları açısından 90’lara veya 2000’li yıllara dönüldüğünü öne sürüyor. Ancak Çomani de Sitran Abdullah gibi bu görüşe katılmıyor. İki isim de IKBY’nin statüsünün ve sınırlarının Irak Anayasası tarafından garanti altına alındığını ve referandum sonrası kaybedilenlerin anayasada yer almadığı gibi çoğunlukla 2014 yılından itibaren IŞİD’le savaş döneminde edinildiğine dikkat çekiyor.
Ancak Çomani, IKBY içindeki siyasi bölünmenin çok derin olduğunu ve bu anlamda durumun, KDP ile KYB arasında silahlı çatışmalar yaşanan 90’lı yıllara giderek benzeyebileceğini söyledi.
IKBY’de Erbil’de KDP-Süleymaniye’de KYB merkezli ikili yönetim olduğunu, her iki merkezin kendi silahlı güçleri, ulusal ve uluslararası ittifakları olduğunu hatırlamakta fayda var.
Referandum sonrası süreçte IKBY içinden ve dışından bazı isimler “fiilen ikili yönetimin olduğu bir yapı kurulması gerektiği” şeklinde görüşler de öne sürmeye başladı. IKBY’nin ikiye bölünmesi anlamına gelen bu önerileri hatırlatan Çomani, ekonomik durumun da bir süre daha çözülmemesi halinde toplumsal tansiyonun daha da yükselebileceğini söyledi.
Yılmaz: “Güney Kürdistan siyaseti ciddi bir türbülansa girdi”
Dohuk’taki Kürdistan Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Arzu Yılmaz, referandum sonrası halkın önce şaşkınlık, ardından moral bozukluğu yaşadığını ve bunun şimdilerde öfkeye dönüşmeye başladığını söyledi.
Yılmaz, Mesut Barzani’nin, her ne kadar başkanlıktan çekilmiş olsa da KDP Genel Başkanı olarak aktif siyaset hayatını sürdüreceğini hatırlatarak, “Barzani referandumdan sonra bu tür bir kriz patlak vermese de ne kendisinin ne de kendi ailesinden birinin başkanlığa aday olmayacağını taahhüt etmişti. Nedenleri ne olursa olsun bugün yaşanan hezimetin siyasi sorumluluğu Barzani’nin omuzlarındaydı. Çekilmesi siyasi sorumluluğun gereğini yerine getirmek ancak konuşmasındaki bazı ayrıntılara dikkat etmek gerekiyor. Başkanlık koltuğundan feragat etse bile siyasetten ayrılacağına dair en küçük işaret vermedi. Tam tersine ‘mücadeleme Peşmerge olarak devam edeceğim’ vurgusu siyasetten kopmayacağı ve bağımsızlık hedefiyle aktif olarak siyasette yer alacağı sinyalini verdi ve silahlı mücadeleyi siyasi mücadele ile birlikte yürüteceğinin bir işareti bence” dedi.
Mesut Barzani’nin yetkilerini parlamentoya devrinin ardından IKBY içindeki en güçlü kişinin Başbakan Neçirvan Barzani olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Yılmaz, KDP-KYB arasındaki çatışmaların ardından 1998 yılından beri bir ölçüde istikrara kavuşan güç dengesinin önce 2012 yılında KYB lideri Celal Talabani’nin aktif siyasetten çekilmesi ve ardından 2014 yılında başlayan IŞİD’le mücadele döneminde ciddi sarsıntı yaşadığını hatırlattı. Ancak referandum sonrası süreçte IKBY içindeki güç dengesinin tamamen ortadan kalktığını savunan Yılmaz şunları söyledi:
“Güney Kürdistan iç siyaseti çok ciddi bir iç türbülansa girdi. Bundan hiçbir parti muaf değil. Benim görebildiğim kadarıyla birinci öncelikleri KDP-KYB arasında siyasi bölünmeyi, çatışmayı engellemek. Mesut Barzani-Celal Talabani isimleri üzerinden 98’de kurulan dengenin Neçirvan Barzani-Kubat Talabani üzerinden deneneceğini düşünüyorum.”
Yılmaz’a göre, ikinci öncelik de IKBY’nin Erbil-Süleymaniye şeklinde iki ayrı federe yapıya bölünmesi senaryosuna engel olmak. Yılmaz, bu çerçevede de Berham Salih’in KDP veya KYB merkezli olmayan bütün kesimlerden isimleri ve partileri bir cephe altında birleştirmeyi amaçlayan girişiminin önemli olduğunu söyledi.
Mesut Barzani’nin başkanlık yetkilerini devretmesi yerel ölçekte başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçiş gibi yorumlanıyor ancak Yılmaz, bölgesel ve uluslararası ölçekte yorumlandığında farklı sonuçlar ortaya çıktığını savunuyor.
Yılmaz’a göre, Arap Baharı’yla birlikte egemen devletlerin sınırlarını tehdit eden özellikle Irak ve Suriye’de iki faktör ortaya çıktı; IŞİD ve Kürtler. IŞİD artık ulusal sınırları tehdit eden bir unsur olmaktan çıktı.
Kürtler açısındansa, başkanlık mutlak egemen devlet sınırlarını aşan bir Kürt ulusal temsiliyetini sembolize ediyordu. Başkanlık yetkilerinin kurumlara dağıtılması ve başkanlık kurumunun lağvedilmesi sembolik değeri göz önüne alındığında uluslararası toplumun Kürt sorununu yeniden ulusal sınırların içine geri gönderme çabasıyla ilişkili görülüyor.