ABD’de 3 Kasım seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre seçimi kazandığı ilan edilen Joe Biden, Başkan Donald Trump'ın ABD göç politikasında yaptığı bazı değişiklikleri hızla geri çevirebilir.
Biden, Trump'ın ABD göç politikasında değişiklik yaptığı aynı mekanizmayı, yani başkanlık kararnamelerini kullanarak bu değişiklikleri durdurabilir. Ancak uzmanlar, Trump'ın bazı politikalarını geri çevirmek için başkanlık kararnamesinden daha fazlasının gerekeceğini vurguluyor.
Başkan Trump, son dört yılda başkanlık kararnamesi çıkarma yetkisini kullanarak 400'den fazla değişikliğe imza attı.
Virginia eyaletindeki George Mason Üniversitesi Göç Araştırmaları Enstitüsü Program Koordinatörü Michele Waslin, Amerika'nın Sesi'ne yaptığı açıklamada, Biden'ın değişiklik yapması muhtemel alanlar arasında seyahat yasakları, göç politikalarının uygulanmasındaki öncelikler, sığınma başvurusu kuralları, Amerika-Meksika sınırındaki duvar inşaatı ve mülteci kabulüne getirilen kota kısıtlamalarının yer alabileceğini kaydediyor.
Michele Waslin, "Teoride, başkanlık kararnameleri yeni başkan tarafından geri çevrilebilir. Ancak birçok durumda yapılan değişiklikler derhal devreye girmeyebilir çünkü ilgili devlet dairelerine atamaların yapılması, yönetmeliklerin güncellenerek yeniden yazılması, planların yapılması gerekir" diyor.
Bazı uygulamaları geri çevirmeninse daha zor olabileceğini belirten Waslin, "Bazı düzenlemelerle değiştirilen uygulamaları geri çevirmek için yeni düzenlemeler yapmak gerekir" şeklinde konuşuyor.
İlk 100 gün
Biden'ın iktidardaki ilk 100 gününde Trump'ın başkanlık kararıyla bazı ülke vatandaşlarının Amerika'ya gelmesini engelleyen uygulamasını geri çevirmesi bekleniyor. Trump'ın kısıtlamaları, ilk aşamada nüfusunun çoğunluğunu Müslümanlar'ın oluşturduğu bazı ülkeleri hedef alıyordu. Ancak uygulama daha sonra Washington'un güvenlik tehdidi olarak nitelediği bazı ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmişti.
Başkan Trump'ın son seyahat yasağı kararnamesi; Myanmar, Eritre, Kırgızistan, Nijerya, Sudan, Tanzanya, İran, Libya, Somali, Suriye, Yemen, Venezuela ve Kuzey Kore'yi kapsıyor.
Uzmanların Biden'dan beklediği değişikliklerden biri de Amerika'ya çocuk yaşta aileleri tarafından kaçak olarak getirilen çoğu Latin Amerika kökenli genci sınır dışı edilmekten koruyan ve kısaca DACA olarak bilinen programın, şartları karşılayan herkese yeniden açılması olacak.
DACA programı, eski Başkan Barack Obama döneminde uygulanmaya başlamıştı.
ABD Anayasa Mahkemesi'nin DACA kararı
Anayasa Mahkemesi, Mahkeme Başkanı Yargıç John Roberts'ın da liberal yargıçların yanında saf tutarak 4'e karşı 5 oyla aldığı kararla, Trump yönetiminin DACA uygulamasını iptal etme konusunda usulüne uygun hareket etmediği hükmüne varmıştı. Ancak mahkeme, DACA uygulamasından yararlananların Amerika'da ikamet etme ve çalışma hakkında sahip olup-olmadığı konusunda hüküm vermemişti.
ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Dairesi (USCIS) Trump yönetimi döneminde DACA uygulamasına yeni başvuru yapılmasını durdurmuştu.
Trump yönetimi, 2019'da Amerikan göçmenlik sisteminin "adil, modern ve yasal" bir şekilde revizyondan geçirilmesi için bir plan önerisinde bulunmuş, ancak bu plan, DACA programını kapsamadığından Kongre, bu konuda oylama yapmamıştı.
Biden yönetiminin Amerika'ya kaçak olarak çocukken getirilen yüzbinlerce göçmeni daha sınır dışı edilmekten koruması ve çalışma izni kapsamına alması bekleniyor.
Michele Waslin, "Anayasa Mahkemesi, ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Dairesi'nin (USCIS) DACA başvurularını işlemden geçirmeye başlaması talimatı verdi, ancak daire, buna henüz başlamadı. Yeni hükümet, başvuru sürecini yeniden açabilir. Ancak Amerika'ya genç yaşta kaçak olarak gelen bu gruba gerçek kalıcı koruma sağlamak için yasal bir çözüm bulmak gerekiyor" diyor.
Devlet yardımlarına muhtaç olabilecek göçmenlerin durumu
Göç Politikaları Enstitüsü'nün yayınladığı bir rapora göre ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri Dairesi'nin gelir kaynağı ya da gelir elde edecek altyapısı olmadığı gerekçesiyle ABD kamu kaynaklarından yardım almaya muhtaç kalabilecek göçmenlere yönelik kısıtlamaları geri çevirmek, bir imzadan çok daha fazlasını gerektirecek.
Amerikan göçmenlik hukuku sisteminde "public charge" olarak bilinen, kamuoyundaysa "zenginlik testi" olarak tanınan kural, bir göçmenin Amerika'nın kamu yardım programlarına muhtaç olup-olmayacağını belirliyor. "Zenginlik testi" 20 yıldan uzun süredir yürürlükte olsa bile Trump yönetimi, bu kurala, daha önceki başkanların yönetimlerinden çok daha fazla başvurdu.
Biden ayrıca Amerika'da kaçak olarak yaşayan çok sayıda göçmene yasal statü verilmesine ilişkin yasa tasarısını Kongre'ye gönderme vaadinde bulunmuştu.
Göç Politikaları Enstitüsü'nün yayınladığı raporda, "En tartışmalı göçmenlik meselelerinden biri üzerinde Kongre'den adım atılmasını beklemek, kamuoyunun göçmenliğe ilişkin desteği tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmasına rağmen, yeni yönetim için zorlu bir ilk adım olur" ifadesi yer alıyor.
Mülteci programı
Amerika, uzun yılladır onbinlerce mülteciye kucak açmasına rağmen Trump yönetimi döneminde Amerika'ya giriş yapan mülteci sayısı rekor seviyede düştü.
Biden'ın ise 2021 mali yılı içinde mülteci kotasını arttırması bekleniyor. Trump yönetimi, bu kotayı 15 bin mülteciyle sınırlandırmış, Biden ise seçim kampanyası sırasında mülteci kotasının 125 bine çıkarılacağı sözü vermişti.
Eski Başkan Barack Obama'nın görevden ayrılmadan önce mülteci kotasını 111 bin olarak belirlediğini hatırlatan Göç Politikaları Enstitüsü, "Mülteci kabulünde büyük kesintiler yapmak, mültecilerin yeni yerlerine yerleştirilmeleri için çalışan kar amacı gütmeyen kurumlara darbe indirdi. 2017 mali yılından bu yana yerleştirme kapasitesinde yaklaşık yüzde 40'lık azalma oldu" diyor.
Göçmen Koruma Protokolleri (MPP) ve sığınma kuralları
Başkan Trump'ın sık sık kaçak göçü durduracağı ve Amerika'nın güney sınırını kontrol altına alacağı taahhüdünde bulunması, göçmenlerin insani korumaya erişimini kısıtlayan politika ve uygulamaların devreye girmesiyle sonuçlandı.
Bu uygulamalardan biri, Göçmen Koruma Protokolleri. "Meksika'da Kal" kuralı olarak da bilinen bu uygulama, Amerika'da göçmenlik mahkemelerinde duruşma sırası bekleyen Latin Amerika kökenli binlerce göçmenin bekleme sürecini Meksika'da geçirmelerini öngörüyor. Trump yönetimi ayrıca Amerika'da herhangi bir sınır kapısına varmadan önce geçiş yaptıkları Orta Amerika ülkelerinden birinde koruma başvurusu yapmayan göçmenlerin Amerika'da sığınma başvurusu yapmasını kısıtlıyor.
Uzmanlar, Göçmen Koruma Protokolleri'ni kaldırmanın ve sığınmacılara yeniden koruma sağlamanın, Biden döneminde göç politikalarında yapılması en zor değişiklik olacağı görüşünde.
George Mason Üniversitesi'nden Michele Waslin, "Trump yönetiminin insani yardım arayışı içinde olan mülteciler, sığınmacılar ve diğerlerine yönelik adımlarının etkileri daha çok uzun süre hissedilecek. Amerika'nın dünyanın dört bir yanında acı çeken insanlara yardım eli uzatması ve liderliğini yeniden sağlaması zaman alacak" diyor.
Trump yönetimi, Amerika'da göçmenlerin gözaltında tutulduğu tesislerde kalabalığı önlediği gerekçesiyle Göçmen Koruma Protokolleri uygulamasını savunuyordu.