WASHINGTON —
Washington’da aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 26 ülkenin katılımıyla başlatılan yeni bir program, kamu sağlığını tehdit eden salgınları kontrol altına almayı hedefliyor. Birçok ülkenin ve uluslararası kuruluşun katıldığı çalışmaya Amerika önderlik ediyor. Amaç dünyada yayılan bulaşıcı hastalıkları engelleme, teşhis etme ve önlem alma mekanizmalarının geliştirilmesi.
2012’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden Ebola salgını çıktığında Müslümanlar’ın hacca gitmesi engellenmişti.
2003’te Çin’de başlayan SARS salgını hızla 20’den fazla ülkeye yayılmıştı.
Amerika Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı Kathleen Sebelius dünyada salgınların bir hastanın uçağa binmesiyle kolayca başka ülkelere yayıldığını söylüyor:
“Mikroplar ve hastalıklar her zamankinden daha hızlı yayılıyor. Ve bildiğimiz şu ki, salgınlar ulusal sınırlarda durma niyetinde değiller.”
Sebelius çoğu ülkenin ciddi bir salgına karşı hazırlıksız olduğunu söylüyor:
“En az 30 ülkeyle ortak çalışırsak gelecek beş sene içinde en azından dört milyar kişiyi koruma altına alabiliriz. Bu önemli bir başlangıç. Ancak bizim amacımız tüm ülkelerdeki insanların bulaşıcı hastalıklara karşı etkin şekilde korunması.”
Bu nedenle Amerika her türlü gelir düzeyine sahip bir grup ülkeyi ortak bir çalışma için toplamış.
Çalışma, Vietnam ve Uganda’da daha önceden başlatılan ve hastalıklarla mücadelede etkili olan pilot programları başka ülkelere yaymayı hedefliyor.
Amaç küresel tehditlerle mücadele etmek olsa da, bazı ülkelerin yerel olarak hastalıkla mücadele konusunda kazanımları olabilir. Kamu sağlığı uzmanı Amesh Adalja:
“Bilinmeyen bir hastalığa karşı kullanacağınız teknoloji ve yöntemler aynı zamanda sıradan hastalıklarla mücadele becerinizi de artıracaktır. Örneğin test laboratuvarı kapasitesizi artırmak ya da aşı geliştirme olanağı bu iki amaca yönelik kullanılabilir.”
Obama hükümeti gelecek sene gelişmekte olan ülkelerde hastalıkları önleme, teşhis ve tedavi amacıyla 45 milyon dolar ayırmayı planlıyor.
Hükümet bir sonraki küresel salgını engelleme konusunda diğer ülkelerin de katkı sağlaması çağrısında da bulunuyor.
2012’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden Ebola salgını çıktığında Müslümanlar’ın hacca gitmesi engellenmişti.
2003’te Çin’de başlayan SARS salgını hızla 20’den fazla ülkeye yayılmıştı.
Amerika Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı Kathleen Sebelius dünyada salgınların bir hastanın uçağa binmesiyle kolayca başka ülkelere yayıldığını söylüyor:
“Mikroplar ve hastalıklar her zamankinden daha hızlı yayılıyor. Ve bildiğimiz şu ki, salgınlar ulusal sınırlarda durma niyetinde değiller.”
Sebelius çoğu ülkenin ciddi bir salgına karşı hazırlıksız olduğunu söylüyor:
“En az 30 ülkeyle ortak çalışırsak gelecek beş sene içinde en azından dört milyar kişiyi koruma altına alabiliriz. Bu önemli bir başlangıç. Ancak bizim amacımız tüm ülkelerdeki insanların bulaşıcı hastalıklara karşı etkin şekilde korunması.”
Bu nedenle Amerika her türlü gelir düzeyine sahip bir grup ülkeyi ortak bir çalışma için toplamış.
Çalışma, Vietnam ve Uganda’da daha önceden başlatılan ve hastalıklarla mücadelede etkili olan pilot programları başka ülkelere yaymayı hedefliyor.
Amaç küresel tehditlerle mücadele etmek olsa da, bazı ülkelerin yerel olarak hastalıkla mücadele konusunda kazanımları olabilir. Kamu sağlığı uzmanı Amesh Adalja:
“Bilinmeyen bir hastalığa karşı kullanacağınız teknoloji ve yöntemler aynı zamanda sıradan hastalıklarla mücadele becerinizi de artıracaktır. Örneğin test laboratuvarı kapasitesizi artırmak ya da aşı geliştirme olanağı bu iki amaca yönelik kullanılabilir.”
Obama hükümeti gelecek sene gelişmekte olan ülkelerde hastalıkları önleme, teşhis ve tedavi amacıyla 45 milyon dolar ayırmayı planlıyor.
Hükümet bir sonraki küresel salgını engelleme konusunda diğer ülkelerin de katkı sağlaması çağrısında da bulunuyor.
