Erişilebilirlik

‘Birçok Ülkenin Nüfusundan Daha Fazla Sayıda Suriyeli’yi Ağırlıyoruz’


‘Birçok Ülkenin Nüfusundan Daha Fazla Sayıda Suriyeli’yi Ağırlıyoruz’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:14:16 0:00

Suriye’de yaşanan savaşta 7 yılın geride kaldığı bugünlerde Türkiye’nin insani yardımlardan sorumlu kamu kuruluşu AFAD, sadece İdlib bölgesinde son üç ayda 300 bini aşkın Suriyeli’nin yer değiştirmesi üzerine yeni kamplar kurulması ve insani yardım faaliyetlerini hızlandırdı.

Suriye iç savaşı, 15 Mart 2011’de protesto gösterilerinde çıkan çatışmayla başladı. O günden bugüne 7 yıl geçti; savaş ve beraberindeki insani acılar, Türkiye gibi komşu ülkeleri de içine alıp etkisini büyüterek devam ediyor.

Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye de “açık kapı politikası” izlemeye başladı. Bu politika sonucu, 1 Mart 2018 itibariyle, 3 milyon 540 bin 648 Suriyeli “geçici korunma” statüsünde Türkiye’de bulunuyor. Sığınmacı Suriyeliler’den 55 bin 583 kişi ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçti. 19 bin 20 Suriyeli’ye ise Türkiye’de çalışma izni verildi. Ancak resmi sayı böylesine düşük olmasına rağmen onbinlerce Suriyeli’nin kaçak şekilde çalışma hayatında yer aldığı da biliniyor.

Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ardından yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı ile de Suriye topraklarında fiilen “güvenli bölge” oluşturarak geriye göç olmasını teşvik etme çabasında. Son olarak Dışişleri Bakanlığı da, Suriye topraklarında kendi evlerini terk etmek zorunda kalmış Suriyeliler için 9 ayrı noktada 170 bin kişilik kamplar kurulacağını açıkladı.

Sadece Türkiye içerisinde değil Suriye topraklarında da devlet adına insani yardım faaliyetleri koordinasyonundan sorumlu kamu kuruluşu ise, Başbakanlık’a bağlı AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı). AFAD, kamp yönetimi işini, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Nisan 2013’te kurulan olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne devretme sürecinde. Ancak savaş başladığında bu yana geçici sığınma alanları oluşturulmasından sorumlu olan AFAD insani yardım boyutuyla işin yürütücüsü konumunda.

Amerika’nın Sesi’ne konuşan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Türkiye’nin 2011 yılı Mart ayında Suriye’de başlayan krizi “acil durum” olarak değerlendirdiğini, savaştan kaçan Suriyeliler’e de “açık kapı politikasıyla” tamamen insani yardım düşüncesiyle geçici koruma sağlandığını söyledi. Halen 3 milyon 540 bini aşkın Suriyeli’nin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Güllüoğlu, Türkiye’nin dünyadaki pek çok ülke nüfusundan daha fazla sayıda göçmen Suriyeli’yi ülkesinde ağırladığına dikkat çekti.

Suriye’deki krizle birlikte AFAD’ın kamp alanları kurulması rolünü üstlendiğini söyleyen Güllüoğlu, sınır bölgelerinde 10 ilde 25 kamp kurulmasını AFAD’ın organize ettiğini dile getirdi. AFAD olarak mevcut kamp alanları yönetimini Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne devretme çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Güllüoğlu, şu anda 10 ilde 21 kampta geçici barınma hizmeti verildiğini hatırlattı.

“Fırat Kalkanı bölgesi yeniden ayağa kaldırılıyor”

Türkiye, en başından bu yana Suriye topraklarında “güvenli bölge” oluşturulması gerektiği görüşünü savundu. Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla El-Bab, Cerablus gibi yerleşimleri içerisinde alan sahada fiilen güvenli bölge de oluşturdu.

Hem Fırat Kalkanı bölgesinde hem de Zeytin Dalı Harekatı ile oluşabilecek insani göç konusunda neler yapıldığını sorduğumuz AFAD Başkanı Güllüoğlu, öncelikle Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ardından güvenlik kontrolü sağlanan bölgede yapılanları çok önemsediklerini vurguladı. Güllüoğlu, “Fırat Kalkanı bölgesinde yani savaş öncesinde Halep’in ilçeleri olan Cerablus’tan Azez’e kadar olan bölgede şimdi iller ve diğer ilçelerde; sağlık, eğitim, dini hizmetler, altyapı gibi birçok alanda burayı yeniden ayağa kaldırmaya yönelik yürüttüğümüz faaliyetler var. AFAD olarak biz işin insani yardım tarafındayız. Çobanbey diye ifade edilen bir bölgede kurduğumuz lojistik depo ile Fırat Kalkanı bölgesindeki kamplara ve kamp dışında yaşayan ihtiyaç sahiplerine yönelik gıda dağıtımı başta olmak üzere insan yardım dağıtımlarını organize ediyoruz” dedi.

“İdlib bölgesinde son 3 ayda 300 bin insan yer değiştirdi”

İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 450 bini aşkın Suriyeli’nin kendi ülkesine döndüğü bilinmekle birlikte Türkiye, geri dönüşler için savaştan yıkılmış yerleşimleri yeniden yaşanabilir hale getirmeyi amaçlıyor.

Bu amacı vurgulayan Güllüoğlu da, “Binlerce insan Suriye’nin bu kontrollü bölgesine geri dönüş yaptı. Açıkçası Suriye’deki savaş ve kriz ortamının geleceğini tam olarak kimse bilmiyor ama birçok kilometre taşı olan bu savaştaki olumlu şeylerden biri buydu. Binlerce insan tekrar kendi evine, kendi köyüne geri dönebildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama ile alakalı olarak da açıkçası çalışmalarımız devam ediyor. Çünkü bir taraftan Afrin’deki Zeytin Dalı Operasyonu devam ediyor. İdlib, ne yazık ki savaşın başından itibaren zor günlerini yaşıyor. 15 Aralık'tan bugüne kadar Birleşmiş Milletler raporlarına göre 300 binden daha fazla insan son 3 ayda yer değiştirdi. Bu, önemli ve ne yazık ki olumsuz gelişmelerden birisi” diye konuştu.

Güneyde Suriye rejimi ve Rusya’nın müdahalelerinden sonra İdlib ve civarında yüzbinlerce Suriyeli’nin yer değiştirdiğini kaydeden Güllüoğlu, “Ne yazık ki yeniden kamplar kurulmasına ve yeniden diğer insani hizmetlere ihtiyaç duyuyorlar. Bu anlamda da ‘hangi noktalarda ihtiyaç var, insanlar hangi noktalarda yoğunlaşıyorlar’ diye takip ediyoruz ki buna göre kamp noktaları ve hizmetlere ilişkin sayılar çalışılıyor” açıklaması yaptı.

Afrin kaynaklı sivil hareketlilik de hesaba katılıyor

Şu anda Türk Kızılay’ı ile birlikte yakın çalışma yürüttüklerini açıklayan AFAD Başkanı Güllüoğlu, “Hem Fırat Kalkanı bölgesinde, hem İdlib tarafında hem de Afrin’den kaynaklanabilecek olası bir sivil hareketi nedeniyle kampları nereye kurabiliriz diye çalışıyoruz. Özellikle İdlib bölgesinde tekrarlamak gerekirse 300 binden daha fazla insan yer değiştirdiği için zaman zaman Afrin gündeme geliyor ama İdlib’te zaten yer değiştirme oldu. Dolayısıyla dünyanın dikkatini İdlib’e çekmek gerekli diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Uluslararası dayanışma açısından neler yaşandığını da sorduğumuz Güllüoğlu, Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla ve Avrupa’dan kuruluşlarla sıklıkla durumu paylaştıklarını vurguladı. Güllüoğlu, “Fırat Kalkanı sonrasındaki durumu paylaşıyoruz, İdlib’teki durumu aktarıyoruz. Yaptıklarımızda kendi bütçemizi kullandığımız gibi kendilerinden destek talep ediyoruz. Bu yardım bazen gerçekleşiyor. Bu bazen gerçekleşmiyor. Ama özellikle Suriye’nin güneyinde rejim bölgesinden yardım ulaştırmakta sıkıntı yaşanıyor. Keza Doğu Guta’da insani yardım ulaştırma sıkıntı sürüyor. Ne yazık ki, yardımlaşma konusunda çok ciddi zorluklar yaşanıyor. Tabii savaşı durduramadığımız müddetçe biz ancak yardım nasıl ulaştırabiliriz diye konuşuyoruz. Hem Birleşmiş Milletler’in ilgili kuruluşları hem de Avrupa Birliği’nin ilgili kuruluşu (ECHO) ile görüşmelerimiz devam ediyor” bilgisini aktardı.

“34 milyon kez sağlık muayenesi hizmeti verildi”

Türkiye’de sadece Suriyeliler bulunmadığını da anımsatan Güllüoğlu, Afganlar, Iraklılar gibi başka ülkelerden gelmiş göçmen nüfusu da hatırlattı. Türkiye’nin bugüne kadar 30 milyar Dolar’dan fazla harcama yaptığını kaydeden Güllüoğlu, sadece devlet kuruluşları değil sivil toplum kuruluşları ile birlikte toplam maliyet rakamını çok daha fazla düşünmek gerektiğini dile getirdi.

Türkiye’de Suriyeliler’e pek çok alanda hizmet verildiğini vurgulayan Güllüoğlu, hem kamplarda hem de kamp dışında yaşayan Suriyeli nüfusuna yönelik hizmetler açısından son durumu şöyle anlattı:

“En temel ihtiyaçlarından biri sağlık konusunda… Suriyeliler’e Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu hastanelerinde ücretsiz hizmet sunuluyor. Göçmen Suriyeliler için en temel ihtiyaçlarından biri hastalandıkları zaman doktora gitmek, ilaç alabilmek diye düşündüğünüzde bu ihtiyaçlar Sağlık Bakanlığı’nca karşılanıyor. Sağlık hizmetlerinde Suriye’de savaşın 7’nci yılı geride kalırken bugüne değin 34 milyon kez Suriyelilere muayene hizmeti verildiği görülüyor. Tıbbi muayene rakamı 7 yılda 34 milyon yani. Suriyeli çocukların yüzde 60’dan fazlası ki -600 binden fazla çocuk anlamına geliyor- Türkiye’de okullara gidiyorlar. Bu olası riskleri önlemek, kayıp neslin oluşumu engellemek için önemli. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’nın eliyle çalışmalar yürütülüyor. Belki toplamda halen yüzde 40’lık eksiklik olduğu görülebilir ancak 18 yaş altındaki çocuk nüfusu bakımından özellikle ilkokul çağında yüzde 90’ın üzerinde okullaşma sağlanmış durumda. Böyle baktığınızda Suriye’de zaten savaş öncesinde de böylesi okullaşma oranı yoktu. Türkiye’deki Suriyeliler, Suriye’de yaşadıkları dönemden daha fazla okullaşmış durumda. Çünkü Suriye’de zorunlu eğitim 12 yıl değildi örneğin. Ayrıca sadece Türkiye’de 300 bini aşkın (resmi rakam 311 bin) Suriyeli bebek dünyaya geldi. Bu sayıda Avrupa’da bazı ülkelerce sadece birkaç yüz göçmen alındığı düşünülürse çok büyük bir rakam. Keza Suriyeli 300 bin bebek dediğinizde bazı ülkelerdeki toplam nüfustan bile fazla. Ayrıca Avrupa Birliği’nin desteğiyle hassas gruplar diyebileceğimiz Suriyeliler’e yönelik de Kızılay Kart hizmeti veriliyor. Bu kart ile 1 milyondan fazla Suriyeli’ye nakdi yardımda bulunuluyor. Özellikle çocuklarını okullara gönderen Suriyeliler’e eğitim yardımı gibi yardımlar da yapılıyor.”

Suriyeliler bu hizmetlerden yararlanmaya devam ederken bu krizin ne zaman biteceğini kimsenin bilmediğini de söyleyen AFAD Başkanı Güllüoğlu, Türkiye’nin her hayat için çalıştığını ve örneğin sadece Türkiye’de dünyaya gelmiş bebekler itibariyle 300 bini aşkın yeni hayattan söz etmenin mümkün olduğunu söyledi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG