Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin “özerk, özgür ve demokratik üniversite” talebiyle başlattıkları “sessiz nöbet” eylemlerinin binincisi Cuma günü yapıldı.
Üniversiteye girmeleri yasaklanmayan bir grup mezun, öğrenciler ve çalışanların yanında bazı CHP milletvekillerinin de katıldığı sessiz nöbette Boğaziçili akademisyenler, ellerinde “kabul etmiyoruz” ve “vazgeçmiyoruz” yazılı dövizler olduğu halde rektörlük binasına sırtlarını döndüler.
2021 yılının ilk günü yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla üniversite dışından Profesör Melih Bulu’nun rektör atanmasına karşı başlayan protesto gösterilerine katılan öğrencilerin evinin 5 Ocak’ta polis tarafından basılarak gözaltına alınmaları sonrası Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri rektörlüğe sırtlarını çevirerek “tepeden inme” rektör atamasına tepki göstermişlerdi.
Üniversitenin kendi içinde yaptığı oylamada adı sonuncu sırada çıkan Prof. Naci İnci’nin 21 Ağustos 2021’de Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak atanması sonrası da bu karar değişmedi.
Boğaziçili akademisyenler her iş günü nöbet tutmaya devam ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri: “Sırtımızı dönüyoruz çünkü var olan yönetimi meşru bulmuyoruz”
1000. nöbette yapılan açıklamada “Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar” “Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz” olarak sloganlaşan eylemlerin süreceği vurgulandı.
Açıklamada, “Sırtımızı dönüyoruz çünkü var olan yönetimi meşru bulmuyoruz, Anayasa Mahkemesi’nin 2024 yılında aldığı karara göre gayrimeşru konumları hukuken doğrulanmış olan rektör ve idarecilerin istifa etmelerini talep ediyoruz. Nöbetlerimizi her iş gününün öğle tatilinde sessizce ayakta durarak gerçekleştiriyoruz, çünkü amacımız, talep ve itirazlarımızı barışçıl yollarla, akademik ve idari görevlerimizi aksatmadan, kampüsün gündelik hayatını, dersleri, araştırmaları ve etkinlikleri kesintiye uğratmadan ifade etmek. Biz, herhangi bir siyasal gündemi savunmak için değil, Türkiye’de çağdaş ve evrensel kriterlere uygun bir yükseköğretim modeline geçilmesini, üniversitelerin akademik, idari ve mali anlamda özerk, katılımcı ve hesap verebilir kurumlar olarak yeniden yapılandırılmasını talep etmek için buradayız” ifadeleri kullanıldı.
“Kayyum rektör istemiyoruz” sloganları atıldı
Açıklamanın ardından alkışlı protestodan sonra grup, üniversiteye alınmayan mezunlar ve emekli akademisyenlerle buluşmak için Güney Kampüs’ün ana kapısına yürüdü.
Burada ellerinde “Boğaziçi 4 Yıldır Direniyor” yazılı pankart ile “kapılar kilitli fikrimiz hür” ve “ayakta kal Boğaziçi” yazılı dövizler taşıyan grupla birleşildi.
İki grup birbirini alkışlarken “kayyum rektör istemiyoruz”, “üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek” sloganları atıldı.
Emeritus Profesör Cevza Sevgen: “Bu okulu tırnaklarımızla kazıdık, emin olduğum tek şey, devam edeceğiz”
Eyleme katılan emekli öğretim üyelerinden Emeritus Profesör Cevza Sevgen, okula alınmadığı için dışarıda nöbet tutmaya devam ettiğini söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden emekli olan Sevgen, VOA Türkçe’ye “Yorulmadık, çok da yalnız olduğumuzu sanmıyorum. Türkiye’de sağduyusu ağır basan takım vardır. Onların bizim yanımızda olduğunu düşünüyorum. Yalnız değiliz, yorgun hiç değiliz. Emin olduğum tek şey, devam edeceğiz. Neden mi buradayım? Buradan mezunum. 50 seneye yakın hocalık yaptım. Bu okulu tırnaklarımızla kazıdık. Bizim biat kültürü yok. Bizim kapılarımızda profesör yazmaz, adımız soyadımız yazar. Hiçbir meslektaşım hakkında soruşturma açıldığını hatırlamıyorum. Son yıllarda çok sayıda soruşturma açıldı, tabii mahkemeden bu kararlar dönüyor” dedi.
Emekli Profesör Barlas: “Türkiye’de üniversitenin çok ciddi bir özerklik, özgürlük ve demokrasi sorunu var”
Bir başka emekli öğretim üyesi Yaman Barlas, demokrasi sorununun Boğaziçi Üniversitesi’yle sınırlı olmadığının altını çizdi.
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nün emekli profesörlerinden Barlas, “Daha fazla akademisyenin sözünü yükseltmesi gerekiyor. Bu problem Boğaziçi’ne özgü bir problem değil. Türkiye’de üniversitenin çok ciddi bir özerklik, özgürlük ve demokrasi sorunu var. Türkiye’nin ciddi bir özgürlük ve demokrasi problemi var. Adım adım çözüme gitmek gerekiyor. Bu nedenle sessiz kalmak mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.
“Bin günden beri direniyoruz, sonuna kadar da burada olacağım”
Eyleme katılan mezunlardan BÜMED (Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği) üyesi Nurbanu Pekol, Türkiye’de siyasi konjonktürün değişmesiyle birlikte Boğaziçi Üniversitesi’nin özgür ve demokratik döneme geri geçeceğine inandığını dile getirdi.
Pekol, “Biz burada bin günden beri direniyoruz. Ben yasaklıyım. Bizim derneğimiz BÜMED de okuldan atıldı. 1979 mezunuyum, üniversiteme sahip çıkıyorum. Eşim 1974 mezunu, o da burada. Üniversite bizi yetiştirdi. Geldiğim yerlere üniversite sayesinde geldim. Sonuna kadar da burada olacağım, asla yorulmadım. Biz bir aileyiz, bizi kimse buradan koparamaz. Konjonktür değiştiği zaman burası da değişecektir” diye konuştu.
Forum