İngiltere açısından bir anlaşma olmadan Avrupa Birliği’nden çıkmak yeterince zor bir durum olacak. Ayrıca yaşanacak sarsıntılar iş dünyası, ekonomi, güvenlik, yasal, kültürel ve siyaset konusunda Avrupa’yla bağları geride kalan yarım yüzyılda iyice derinleşmiş olan İngiltere’yi Avrupa içinde, Avrupa’yı da İngiltere içinde bir kıskaca sokacak.
İngiltere’de yaşayan 3 milyon Avrupalı ve Avrupa’da yaşayan 1,5 milyon İngiliz, bugünlerde stres içinde. Hepsi, işleri, sigortaları hatta oturma izinleri ve evleri konusunda ciddi korkular yaşıyor. İngiltere’de yaşayan Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşlarının, ne kadar zamandır İngiltere’de yaşarlarsa yaşasınlar, yeniden oturma izni başvurusu yapması gerekecek. İngiliz hükümeti, bu kişilerin ülkede kalmaya devam edebileceklerini söylüyor ama yasal olarak şu an hiçbir şeyin garantisi yok.
Danimarka doğumlu ve 25 yıldan fazla bir süredir İngiltere’yi evi gibi gören Tove MacDonald, yeniden oturma izni başvurusu yapmak zorunda kaldığı için korkuyor. Evli ve iki çocuk sahibi 87 yaşındaki Tove, internette paylaştığı mesajda “Bu beni üzüyor çünkü yıllardır burası benim evim ve Danimarkalı’dan daha çok bir İskoç olduğumu hissediyorum” diyor.
Belçika doğumlu Corine Byron-Danuser, Brexit referandumundan önce kendisinin, “İngiliz olmayan ama kendisini İngiliz diye tanımlamaktan en çok gurur duyan bir kişi” olduğunu söylüyor. Bir çocuk annesi 46 yaşındaki kadın, İngiliz ordusundan bir askerle evlendikten sonra İngiltere’de yaşamaya başlamış ve 15 yıldır İngiltere’de. Evli olduğu zamanlarda kendisinin de diğer asker eşleri gibi şevkle “Tanrı kraliçeyi korusun” dediğini anlatıyor.
Ancak Byron-Danuser, Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlarken, kendisinin hissettiği aidiyetin, ülkede artmakta olan “doğuştancılık” akımı nedeniyle sarsıldığını söylüyor. Bu durumu da “Eviniz olarak nitelendirdiğiniz bir yerin artık öyle olmaması çok zor. Gerçekten de artık evinizin neresi olduğunu bilmiyorsunuz” diyerek açıklıyor. Son olarak yeni tanıştığı bir erkek arkadaşı hakkında, Brexit konusu ortaya çıkıncaya kadar, ilk görüşte aşk olduğunu düşündüğü söylüyor. Ancak aynı kişinin yabancılar hakkındaki düşüncelerini öğrendikten sonra bir daha görüşmediğini söylüyor.
Brexit onbinlerce AB üyesi ülke vatandaşının İngiltere’yi terk etmesine neden oldu. Hükümet verilerine göre, AB ülkelerinden İngiltere’ye göç edenlerin sayısının 2018 itibariyle son 6 yılın en düşük seviyesine gerilediği görülüyor. 2018’de göç edenlerin sayısında sadece 57 bin kişilik bir artış olmuş. Brexit’e destek verenler için bu durum olumlu bir gelişme. Ama çiftçiler, inşaat ve hizmet sektörüyle İngiltere’nin Ulusal Sağlık Hizmetleri dairesiyle çalışan firma sahipleri için durum hiç de öyle değil.
Başbakan Theresa May’in, Avrupa Birliği’yle üzerinde uzlaştığı geçiş anlaşması, dün Avam Kamarası’nda ikinci kez reddedilmişti. oylanması için bugünson gün. Ocak ayında da İngiltere başbakanının bugüne kadar yaşadığı en büyük bozgun olan oylamada parlamento anlaşmayı yine reddetmişti.
Milletvekilleri ‘May ne zaman oylama yapılması çağrısında bulunsa Brexit destekçileriyle AB’de kalmayı savunanlar arasındaki başka bir sorun yumağının içine giriyor’ diyor.
Sonra ne olacak kimsenin bir tahmini yok. Brexit’in ertelenmesi en olası senaryo gibi görünüyor ancak İngiltere’nin anlaşma olmadan AB’den çıkması durumunu yöneten kimse yok. Genel olarak bu konuda aciz görünmeyen May bile “Ne olacağını kimse bilmiyor” diyor.
Belirsizlik iş dünyasının patronlarında kızgınlığa, ekonomik büyümede baskıya ve endişeye neden oluyor. Firmalar yatırımlarını tutuyor ve bekle-gör taktiği uyguluyor. Bu da üretim oranlarını düşürüyor. İş dünyası aylardır, anlaşma olmadan AB’den çıkmanın ya da ülkenin nerede, nasıl ve ne zaman ayrılacağını bilmeden süreci sonlandırmanın yıkıcı etkileri olacağı konusunda uyarıyor.
Şirketler mümkün olan herşeyin stoğunu yapıyor. Uçaklardan araba parçalarına kadar herşey stoklanıyor ve depolarda yer kalmamış durumda. İngiltere Depo Birliği yaptığı bir açıklamada durumu “Depolama ve lojistik sektöründe inanılmaz bir fırtına etkisiyle karşı karşıyayız” diye açıkladı.
Anlaşma olmadan AB’den çıkılacağı korkusu üzerine süpermarket zincirleri de ithal gıda ürünleri stoklamaya başladı. Ulusal Sağlık Hizmetleri ve ordu ilaç stoğu yapıyor. İngiliz perakendeciler benzer şekilde halkın da Brexit sonrası uygulanacak gümrük vergilerinin fiyatları arttıracağı, ürünlerin bulunmasını zorlaştıracağı ya da geciktireceği korkusuyla et, balık, sebze ve meyve stoğu yaptığını söylüyor.
AB’de kalınması gerektiğini savunanlar toplumsal stres ve yaşanacak ekonomik bozulma konusunda çok daha karamsar tablolar çiziyor. Brexit taraftarlarıysa “korku projesi” olarak adlandırdıkları ve hain küreselleşmecilerin vizyonu olarak tanımladıkları bu tahminleri reddediyor. Ülke çökse bile yeniden ayağa kalkacağını söylerken yabancı yatırımların yükseldiğine dikkat çekiyorlar.
Yabancı yatırımlarda gerçekten de bir artış var ve Brexit referandumunun ardından geçen bir yılda rekor düzeye ulaşmış durumda. Ancak yine de ekonomistler bu rakamların aldatıcı olduğu uyarısında bulunuyor. Yabancı yatırımlardaki artış referandumdan önceki son üç yılın rakamlarının çok altında ve neredeyse son 10 yıldaki en düşük artış oranına sahip. Daha da kötüsü bir yatırımcının sıfırdan bir işletme kurduğu “yeşil alanlar” olarak bilinen projelere yapılan yatırımlar yüzde 19 azalmış durumda.
İngiltere ve AB ülkeleri anlaşma olmadan İngiltere’nin AB’den çıkması durumunda devreye sokmak için beklenmedik durum planları uygulamaya başladı. Fransa ve Belçika’nın geçen hafta Brexit tarzı yeni sınır düzenlemelerini test ettiği ortamda bunun seyahat edenler ve nakliye şirketleri için neler getireceği bir ölçüdeortaya çıktı. Yeni uygulamalar demiryolu yolcuları için sınırda iki saatlik kuyruklara ve nakliyeciler için uzun süreli bekleyişlere neden oldu.