Suriye Kültür Bakanlığı Tarihi Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Mamun Abdulkerim Amerika'nın Sesi'nin sorularını yantladı. Abdulkerim, savaşın biteceğini ama yıkımın gelecek nesillere kalacağını söyledi. Abdulkerim'in Türkiye'ye de mesajı vardı.
Suriye, 2011’de ayaklanmanın başlamasının ardından siyasi ve askeri yönleriyle sürekli dünya gündeminin üst sıralarında.
6. yılına giren çatışmalardan ülkenin binlerce yıllık tarihi mirası, antik kalıntıları, tarihi çarşıları, yüzlerce yıllık binaları da nasibini aldı. Son olarak Türkiye, Rusya ve İran’ın girişimleri ile bazı silahlı grupların tarihi mahallelerin olduğu Eski Halep dahil, bulundukları yerlerden çekilmesinin ardından tarihi mirasın aldığı hasarın boyutları bir kez daha ortaya çıktı.
Suriye Kültür Bakanlığı Tarihi Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Dr. Mamun Abdulkerim, ülkedeki tarihi eserlerin durumunu, restorasyonun ne kadar mümkün olduğunu, savaş süresince ülke tarihinin korunması için yapılanları anlattı.
VOA: Halep ile başlayalım. Özellikle eski Halep’te kaç bina hasar gördü?
ABDULKERİM: "Bu konuya gelmeden önce şunu belirteyim; 3 çeşit hasar var.
1-Çatışmaların yarattığı hasar
2-İdeolojik hasar… IŞİD’in tamamen imha etmeye yönelik Palmira dahil bazı yerlerde yaptığı gibi, kalıntıların patlayıcılarla havaya uçurulması gibi
3-Yağma. Türkiye’den, Lübnan’dan, Irak’tan, Ürdün’den, İsrail’den hırsızlarla işbirliği yapan yerel hırsızlar var, şebeke şeklinde. 400’den fazla insanla, buldozerlerle, mekanik araçlarla saldırıyorlar. Bu şekilde saldırıya uğrayan 10’dan fazla tarihi alanımız (site) var.
Halep ile ilgili olarak; Halep, Suriye’deki bütün çatışmaları simgeliyor. Binlerce dükkanın olduğu antik çarşı hariç 1500’den fazla tarihi bina hasar gördü. Tarihi çarşının yüzde 70’i hasarlı. Bu bir trajedi.
Binlerce tarihi geleneksel ev zarar gördü. Bu evler sadece arkeolojik açıdan değerli değil aynı zamanda insanların yaşam alanı. Ağır, orta düzey, az hasar şeklinde farklı derecelerde hasar gördü ancak genel olarak Halep’teki kültürel-tarihi bölgeler çatışmalardan dolayı hasarlı.
Halep’i Humus ile kıyasladığımızda, Humus-Halidiye bölgesine bakalım. Halidiye yok oldu. Halidiye’de Halid Bin Velid Camisi genel olarak iyi durumda. Halidiye’nin arkasındaki antik çarşının durumu genel olarak iyi. Çok ağır hasarlı değil. İyi durumda başka camiler, kiliseler de var.
Busra’ya (Süveyda-Dera arasında ve antik tiyatronun da olduğu tarihi bölge) bakarsak, dünya kültür mirası aynı zamanda, küçük hasarlar var.
Şövalyeler Kalesi’nde (Humus sınırları içindeki tarihi kale) yine küçük hasarlar var. Şam’da da küçük hasarlar var çatışmalardan kaynaklı.
Müzelerdeki eserlerin yüzde 90’ından fazlasını Şam’a taşıdık. İdlip, Rakka, Busra’daki eserler hala risk altında."
VOA: Peki Halep?
ABDULKERİM: "Halep’te sorun gerçekten büyük. Tamirat ve restorasyon için ne kadar zamana, kaç milyar dolara ihtiyacımız var, kültürel miras otantizminin ne kadarını kaybettik?
Çok şükür ki savaş durdu. Çünkü savaşın durması bizim için kültürel mirasın ve tarihi bölgelerin yıkımının durması demek.
Eğer Halep’te çatışmalar devam etseydi, emin olun Halep, 1944’ün Varşova’sı olurdu, tamamen yıkılırdı.
Halep’teki meslektaşlarım çalışmalarına devam ediyor. Emevi Camisi gibi bazı yerlerdeki durum bizi şaşırttı. Caminin minaresi haricinde durumu kötü değil. Minare gitmiş ancak yeniden yapabiliriz. Bazı yapıların durumu çok dramatik, bazılarının durumu genel olarak iyi. Restore edilebilir. Kalenin durumu iyi ancak etrafındaki hasar çok büyük.
Halep’te durum çok iyi” diyerek çiçek saçamam. Hayır, Halep’te durum felaket.
Politik meseleleri konuşmak benim işim değil. Benim işim bütün Suriye’de kültürel mirasın nasıl korunacağı. Suriye’deki kültürel miras bir tarafı muhaliflere öbür tarafı hükümete filan diye bölünemez. Bizim bir tane kültürel mirasımız var, Suriye için, Arap kültürü için ve de insanlık mirası açısından.
Yapıların altına tüneller kazıp patlayıcılarla havaya uçurursanız tamamen yok edersiniz. 200 metrelik tünel ile aynı anda çok sayıda binayı da yok edersiniz. Saldırdığınız binanın etrafındaki başka binaları da sarsıp durumunu hassaslaştırırsınız. Halep’teki arkeolog meslektaşım Emevi Camisi’nin çatısında seramik parçaları bulduklarını söyledi. Nasıl geldi oraya? Tünellerden yapılan saldırılarla.
Mesela, Carlton otelinin olduğu bina Osmanlı’nın son döneminden 19. yüzyıldan kalmaydı ve restore edilemez çünkü havaya uçurulmuş. Seraya binasının yüzde 60’ından fazlasını kaybettik. Tarihi çarşının yüzde 30-40’lık kısmı gitmiş.
Eğer yapıların küçük bir kısmı bile kalmışsa, yapıyı elde tutmak için UNESCO şartlarına göre yeniden yapılması mümkün."
“Halep’in Beyrut gibi olmasına izin vermeyeceğiz”
ABDULKERİM: "Halep, Dünya Kültür Mirası Listesi’nde. Suriye’de de tarihi eserlerin, bölgelerin korunması konusunda çok katı kanunlar var. Halep’in Beyrut gibi olmasına, işadamlarının istediği gibi hareket etmesine asla izin vermeyeceğiz. Bir duvarı bile kalmış olsa devamını sağlayabileceğimiz, restore edebileceğimiz her binayı yeniden yapmaya sonuna kadar devam edeceğiz."
VOA: Halep’te müzesindeki eserlerin durumu ne?
ABDULKERİM: "Halep müzesi onlarca roketin hedefi oldu. Suriye ordusunun kontrolündeki bölgelere saldıran İslamcı grupların attığı roketler, cehennem topları (silahlı grupların mutfak tüplerinden yaptığı patlayıcılar)…
Bu saldırılar artınca eserleri önce Halep Üniversitesi’ne taşıdık. 2015 Temmuz ayında durum iyice ağırlaşınca 24 bin parça eseri Halep’ten Şam’a getirdik.
Deir Ez Zor’dan 1 asırlık çalışmanın sonucu olan 15 bin parça eseri Şam’a getirdik. Eserleri taşıyabiliyoruz ancak arkeolojik bölgeleri, alanları taşıyamayız. Yerel halk, o bölgelerin önde gelenleri üzerinden bu bölgelere yönelik mafyanın saldırılarını en aza indirmeye çalışıyoruz.
300 binden fazla eserin envanteri çıkarıldı bu savaş döneminde. Suriye genelinde 2500 çalışanımız var. Busra, 2 yıldır hükümet kontrolünde değil ancak meslektaşlarım, 22 tane arkeolog ve mimar orada hala çalışıyor.
Sonunda bu savaş bitecek, bu kriz sona erecek, barış geri gelecek ancak bizim kültürel mirasımızın gördüğü zarar, yıkım gelecek nesillere kalacak."
VOA: Hasarın maddi boyutu ne kadar?
ABDULKERİM: "Toplam rakam veremem. Mesela Palmira’daki hasar için onlarca milyon dolar gerekli ki bu, IŞİD, orayı tekrar ele geçirmeden öncesi için. Şu anda oradaki duruma dair verimiz yok. Ancak Halep için milyarlarca dolara ihtiyacımız var, çünkü hasar çok çok çok fazla."
VOA: BM, UNESCO gibi kuruluşlardan beklentiniz var mı?
ABDULKERİM: "UNESCO ile kişisel ve kurumsal çok iyi ilişkilerimiz var. Interpol, tarihi eser kaçakçılığını önleme kuruluşları ile ilişkilerimiz çok iyi. Kriz döneminde 300 kadar Avrupa’dan, Amerika’dan, Japonya’dan dünyanın önde gelen arkeologları bizimle çalıştı. 2014’den itibaren ilişkilerimiz yoluna girdi ve çok destek gördük ancak ondan önce biz izole edilmiştik. Ambargo altındaydık. Mesela Avrupa Konseyi 2 milyon Euro verdi. Doğrudan bize veremediler, UNESCO üzerinden binlerce kişinin eğitimini sağladık."
VOA: Yağma ve tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili Türkiye bağlantısına dair spesifik bilginiz var mı?
ABDULKERİM: "Türkiye sorun. Türkiye’deki arkeologların iyi insanlar olduklarını ve ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını biliyoruz, onlarla ilgili sorunum yok. Ancak kötü politik ilişkiler büyük sorun. Biz, politik ilişkilerin kültürel mirasın korunması alanını olumsuz etkilemesini istemiyoruz.
Suriye’den kaçırılan 15 binden fazla eserin Türkiye’de yakalandığını biliyoruz. “Bunları Suriye’ye geri vermeye hazırız vs vs” dediler ancak Türkiye’den istediğim tek şey durumu analiz edebilmemiz için bu eserlere dair biraz bilgi, resimleri.
Lübnan yolundan eser kaçırmak çok kolay değil çünkü sınırda Suriye polisini geçmeleri gerek. Lübnan, Suriye’den kaçırılan 89 büyük heykel ve büstü geri gönderdi. Çok sayıda kaçakçılık girişimini yakaladılar, objelerin çoğu sahteydi.
Lübnan, bizimle resmi olarak kontakta olan tek komşu ülke. Irak, kendi durumu zaten felaket.
Ürdün’deki muhatap yetkililerle görüştüm. “çok sayıda eser yakaladık. Bunların listeleri var. Hepsi güvende” dediler. Fotoğraflarını istedim ancak politik ilişkiler nedeniyle temin etmek zor.
Hatırlıyorum, 2002-2004 arasında müzeler müdürüydüm. 2003’de Bağdat müzesinde ne oldu? Suriye-Irak ilişkileri çok kötüydü. Yakaladığımız bütün eserleri fotoğrafları ile duyurduk.
Türkiye, neden elindekileri bir basın toplantısı ile duyurmuyor? Benim amacım siyasi politikasını eleştirmek değil, bilmek istiyorum. Tamam, bizimle iletişime geçmeyi reddediyorsunuz. Neden UNESCO’ya veya diğer uluslararası kuruluşlara göndermiyorsunuz?"
VOA: Halep için UNESCO nasıl bir destek verecek?
ABDULKERİM: "Bizimle kontak kurdular. Şubat ayında Suriye’ye gelmek istiyorlar. Aynı zamanda Paris’teki ana merkezde Halep’in geleceği gündemi ile bir toplantı yapılacak. Biz, acilen teknik ekibin gelmesini istiyoruz. Çünkü, Halep Palmira gibi değil. Palmira’da restorasyon çalışmaları 5-6 yıl bekleyebilir. Ancak Eski Halep’te insanlar yaşıyor, dönmek istiyorlar. Biz de onların dönmesini istiyoruz. Çünkü insanları olmadan eski Halep hiç bir şey. İnsanlar oranın hafızası, geleneksel dokusu, oranın tarihi… İnsanların evlerinin acilen onarılması gerekiyor. Eski Halep’teki evlerin çoğu tarihi. Tarihi yapılar 2-3 kış tamir edilmeden kalırsa yok olur.
Hızla harekete geçmemiz gerekiyor. Aga Khan (Ağa Han) ve UNESCO ile görüşeceğiz. Aynı zamanda Evkaf Bakanlığı dahil ilgili kurumlarımız ile birlikte önce hasar tespit çalışması yapacağız. Ardından hareket planı belirleyeceğiz.
Bazı ülkeler bize destek olmayı isterlerse memnuniyetle karşılarız. Türkiye’den bazı özel oluşumlar Halep’teki eski Osmanlı binalarının restorasyonuna neden katılmasın?
Avrupa’da yaşayan Halepli milyarder bir işadamı bir süre önce “Emevi camisinin restorasyonu için gerekli miktarı karşılamaya hazırım” dedi.
Bizim genel müdürlüğümüz ve UNESCO şemsiyeli altında birçok ülkenin bize destek olacağına eminiz. Destek olmak isteyenlere hasarlı binalar paylaştırılabilir.”