Billie Holiday, Louis Armstrong ve Ella Fitzgerald, caz müziği denince akla ilk gelen isimlerden. Amerika’nın bu ünlü caz solistleri, Washington’daki Kongre Kütüphanesi’nde açılan bir sergide anılıyor. Bu sanatçıların birçoğu artık aramızda olmasa da, müzik dünyasına bıraktıkları miras hala yaşıyor.
Daha önce gözler önüne serilmemiş fotoğraflar, sanatçıların notları ve çizimleri, 1920'lerin caz sanatçıların hayatlarına ışık tutmaya çalışıyor.
Caz Solistleri sergisinin küratörü Larry Appelbaum, Billie Holiday’in üzgün ve kalp kırıklığını anlatan şarkılarının aslında sanatçının çalkantılı hayatını yansıttığını söylüyor. Appelbaum, caz şarkıcılarının pop müzikten dans şarkılarına kadar farklı türleri yorumladığını, tarzlarının da sesleri gibi özgün olduğunu söylüyor.
Appelbaum'a göre caz solistleri tempoya ve zamana farklı yaklaşıyor.
Bu sanatçılardan biri de, muhteşem sesiyle 60 yıl boyunca caza hayat veren Ella Fitzgerald. Appelbaum, Fitzgerald'ın genel olarak enstrümental sanatçılarla çalıştığını belirtiyor.
Amerika’ya özgü bir müzik türü olan caz, 20. Yüzyılın başlarında New Orleans’taki Afrika kökenli Amerikalılar tarafından geliştirildi. Ancak dünyaca ünlü trompet sanatçısı ve şarkıcı Luis Armstrong, ritimleri değiştirerek ve solo kısımlar ekleyerek 1920’lerde cazda büyük bir dönüşüm başlattı.
1950’ler de, caz sanatçılarının altın yıllarıydı. Sergiyi gezenlerden Arnold DeVille, ünlü caz solistlerin bazılarını 1960’larda televizyonda izlediğini ve serginin çocukluğunu hatırlattığını söylüyor.
Yeni kuşak şarkıcılar da günümüzde cazı kendi tarzlarıyla yorumluyor. Serginin küratörü Appelbaum, “Yeni kuşak caz sanatçıları, anne veya babalarının beğendiği tarzda şarkı söylemiyorlar. Ama her zaman dinleyici buluyorlar. Çünkü gençleri ilgilendiren konular hakkında şarkı söylüyorlar” diye konuşuyor.