CHP ile DEM Parti (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) arasında bugün liderler düzeyinde yapılan görüşme sonucunda, 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde karşılıklı işbirliği için heyetlerarası müzakere ve çalışma yapılması kararı alındı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan CHP Genel Merkezi’nde biraraya geldi.
Görüşmede, CHP tarafında Genel Sekreter Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftci ile Gökan Zeybek hazır bulundu. DEM Parti heyetindeyse, Siyasi Partilerle İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz ile Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki de yer aldı.
DEM Parti’nin “iade-i ziyaret”i kapsamında gerçekleşen görüşmede, ana gündem maddesi yerel seçimler ile ülkedeki yargı krizi oldu.
Görüşmede, Antalya’da 7 Ocak günü DEM Parti’ye il kongresi için CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek tarafından salon verilmemesi nedeniyle Tuncer Bakırhan’ın yaptığı sert açıklama da gündemdeydi.
Bakırhan’ın, “Oyumuzu alacaksın, oyumuzla saltanat kuracaksın. Ama Kürtler salon talep ettiği zaman vermeyeceksin. Biz asla bir faşiste, ırkçıya, salon vermeyene oy vermeyiz. CHP’li arkadaşlar da burada. Genel merkezleriyle de görüşeceğiz. Bunu da burada ilan ediyoruz. Bizi yok sayan, AKP ve MHP gibi yaklaşan insanlara ne oy ne de işbirliği yapacağımızı buradan ilan ediyorum” sözleri nedeniyle CHP’nin Antalya adayını nasıl belirleyeceği merak konusuydu. Bakırhan’ın kameralar önündeki bu sert açıklaması sonrasında gözler bugünkü liderler görüşmesindeydi.
Liderler kameralar karşısına geçtiğinde ilk sözü, evsahibi Özgür Özel aldı ve karşılıklı ziyaretler ile iki parti arasında genel merkezler düzeyinde iletişimde ilk adımları attıklarını işaret etti. Kürt siyasi hareketince CHP’ye yönelik “kapalı kapılar arkasında süreç yürütme” şeklinde geçmiş seçimlerde dile getirilen eleştiriler sözkonusuyken, Özel’in bugünkü “Bundan sonraki süreçte de Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi bulunan üçüncü parti durumunda bulunan DEM Parti ile ilişkilerimizi bundan sonra da kamuoyunun önünde, açık ve şeffaf bir şekilde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretler yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz” mesajı dikkat çekti.
Özgür Özel, 31 Mart 2019’daki yerel seçimler sonrasında o dönemki adıyla HDP’nin seçilmiş belediye başkanlarının yerine İçişleri Bakanlığı üzerinden iktidarca kayyım atanması sürecine de tepki gösterdi.
Açıktan herhangi bir işbirliği mesajı vermediği gözlemlenen Özel, “Önümüzdeki yerel seçimlerin ülkenin ortak geleceğine sahip çıkma seçimleri olduğunun bir kez daha altını çiziyorum” demekle yetindi. Özel, “Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, Cumhuriyet’i kurmuş ve çok partili rejimi getirmiş, ülkeye çok partili demokrasiyi getirmekle haklı olarak övünen bir siyasi partinin genel başkanı olarak, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerini seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyum siyasetini bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin bine aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli, seçtikleri kişiler kendilerini yönetmeye devam etmelidirler” diye konuştu.
Tuncer Bakırhan heyetlerarası çalışma olacağı mesajını verdi
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise, kayyım uygulamasına son verilmesi gerektiğini belirterek, muhalefet cephesinde ise bu ikili hukuk karşısında tutarlı bir dil ve siyaset görmek istediklerini dile getirdi.
Batıda yerel seçimlerde hangi isimlerin olacağını da dikkatli izlediklerini söyleyen Bakırhan, “Kent uzlaşısı çerçevesinde önümüzdeki günlerde Türkiye’de demokrat, halkçı, şeffaf, toplumcu belediyeciliği esas alan yöneticilerin seçimi için bir hassasiyet içinde olacağız. Önümüzdeki günlerde yerel yönetimler anlayışımızın batıda karşılık bulması için bir işbirliği, güçbirliği olmak üzere bu seçeneklerin tartışılması gerektiğini dile getirdik. Arkadaşlarımız kent uzlaşısı, yerel yönetimlerde işbirliği sağlanacak kentlerin hangileri olduğu, hangi kentlerde bu çalışmanın yürütüleceği konusunda bir çalışma yürütecekler. Önümüzdeki dönem yerel seçimlerde, emekçilerin, yoksulların iradelerinin yansıdığı halkçı, toplumcu belediyecilik anlayışının kazanması için parti olarak elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağımızı belirtmek isterim” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da, Kürt sorunu çözülmeden ülkedeki demokrasi sorununa çözüm bulunamayacağını söyleyerek, “Bugün bu ülkeyi demokratikleştirmek, cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek hepimizin görevidir. Yüzyıl boyunca eksik bıraktıklarımızı tamamlamak ve yeterince oturtulamamış demokrasinin taşlarının yerine oturması için bizim için ikinci yüzyıl tarihi bir fırsat. Bu mücadeleyi bütün siyasi kesimlerle vermeyi önemsiyoruz. Yerel seçimler bazen genel siyasetin gölgesinde değerlendiriliyor, bu yanlış bir şey değil ama eksik bir şeydir. Yerel seçimleri aynı zamanda kentin kendi dinamikleri üzerinden değerlendirmek durumundayız. Bizler yerel seçim politikalarımızı ilk belirlediğimizde kent uzlaşısından bahsettik. Bizler bugün bu konularda neler yapılabileceğini, işbirlikleri konusunda yol ve yöntemler nasıl olur ve nasıl olmaz, olur mu, olmaz mı, nerede olur, bütün bunlarla ilgili derinlemesine olmasa da bir görüşmeyi bugün gerçekleştirmiş olduk. Ümit ediyoruz ki yaşayacağımız yerel seçimler, ülkenin demokrasisine ve bütün genel sorunların önünün açılmasını sağlayacak bir nitelikte geçer” diye konuştu.
Liderler, toplantı bitiminde Bakırhan’ın Antalya’daki çıkışıyla ilgili soruyu ise yanıtlamadı.
Liderler Can Atalay’ın durumu ve anayasa krizini de yorumladı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Can Atalay’ın yemin edemediği, Hataylılar’ın seçtikleri milletvekiline ‘Milletvekili sıfatını ona siz veremezsiniz Hataylılar olarak, biz talimat alırsak saraydan onu tutarız ve salmayız’ dedikleri bir noktada, Meclis Başkanı’nın da üzerine düşeni yapmadığı bir sürecin içindeyiz. Biz bu meseleyi sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının yasama, yürütme ve yargı açısından, gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı olduğuna ilişkin Anayasa metninin kabul edilmemesinin bir Anayasa’yı ihlal girişiminden öte, bir tek adam anlayışının Anayasa ve anayasal düzene karşı darbe girişimi olarak görüyoruz. Bugün Anayasa Mahkemesi’ni yok sayan yarın Meclis’i yok sayacak. Bir diğer gün diğer mahkemeleri yok sayacak. Bunun tüm toplum için mal ve can güvenliğinin de ihlal edildiği bir noktaya evrilmesi muhtemel olacaktır” dedi.
Anayasa krizi nedeniyle 14 Ocak Pazar günü Ankara’da miting düzenleyeceklerini ve tüm siyasi partileri buraya davet ettiklerini anımsatan Özel, “Bir kez daha tüm vatandaşlarımızı bu vesile ile mitingimize davet ediyoruz. Siyasi partiler, sendikalar, meslek örgütlerini davet ediyoruz. ‘Gelin ortak geleceğimize Tandoğan’da hep beraber sahip çıkalım’ diyoruz. ‘Sorunlarıma sahip çıkılsın’ diyen işsizleri, gençleri, emeklileri ve emekçileri, ‘Biz size sahip çıkıyoruz’ diyen ve bu ülkenin ortak geleceğine sahip çıkmak isteyen herkesi Pazar günkü mitingimize bir kez daha davet ediyorum” diye konuştu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları ise, “Yargı krizi öyle derin bir boyuta gelmiş ki şu anda sevgili Can Atalay, bir deprem kentinin milletvekili olarak parlamentoda olması gerekirken, cezaevinde. HDP'nin eş genel başkanları şu an kendi görevlerinde olmalıyken, tamamen siyasi gerekçelerle, bir kumpas davasıyla yargılanıyorlar” dedi.
Forum