Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinden sonra İstanbul’un Beykoz Belediyesi’ne yönelik de soruşturma başlatıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konserler hakkında yapılan ihbarların ardından İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’ndan konunun araştırılmasını istedi. İnceleme sonunda şüpheli işlemler olması halinde Başsavcılık soruşturmayı devralacak.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da dün benzer şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kamuyu zarara uğratacak harcamalar yaptığı iddialarını incelemek üzere, şikayet olmamasına rağmen soruşturma başlattı.
Dün açılan bu soruşturmaların ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Beykoz Belediyesi’nin düzenlediği konser organizasyonlarını ve Tuzlaspor’un haklarını Beykoz Anadolu Spor’a devretmesi sürecini incelemek için bir savcı görevlendirdi.
Özel’den Erdoğan’a: “Ya bütün belediyelere yolla ya da CHP'ye suç uydurmak üzere özel görevlendirmeler yapma”
Konuyla ilgili bugün basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beykoz Belediyesi’ni soruşturmak için görevlendirilen savcının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un kuzeni olduğuna dikkat çekti.
CHP lideri, “Bakanlıklara ‘gidin CHP'li belediyelerde bir suç bulun, bulamıyorsanız da bir suç uydurun’ talimatı verildiğini biliyoruz ve yaşıyoruz. AKP'li belediyelere tek müfettiş göndermeyenlere sesleniyorum. Ankara için Melih Gökçek dönemine ilişkin dosyalar var, tık yok. Manisa'da 8 büyük yolsuzluk dosyası var, tık yok. Bir müfettiş yolladın mı Manisa'ya? Ya bütün belediyelere yolla ya da CHP'ye suç uydurmak üzere özel görevlendirmeler yapma. Nereye yolluyorsun? Beykoz Belediyesi'ne. Kimi yolluyor? Sayın Barış Duman’ı, Fahrettin Altun'un kuzeni. Bu kadar savcı dururken bir savcı harekete geçiyor, o da Altun'un kuzeni” dedi.
Konuşmasında 17-25 Aralık 2013’teki operasyonlara atıfta bulunan CHP lideri, eski defterleri açabileceğini ima etti.
Özel, “Yerel seçimlerden hemen sonra CHP'nin belediyelerinin elini kolunu bağlama, İller Bankası'ndan yıllardır yapılmayan kesintileri ‘hemen alabilir miyiz’ gibi bir yaklaşımları vardı ve o takvim işliyor. Yıllardır AKP'li belediyelerin ödemediklerini bizden faiziyle istiyorlar. 17/25 Aralık oluyor, ayakkabı kutularında paralar çıkıyor, seçim oluyor seçimden sonra bunu sorana ‘Millete hesabını verdik’ dediniz. 4 tane bakanı yollamadınız Yüce Divana. ‘Sandık akladı bizi’ dediniz Bundan sonra bir adım daha atarsan çıkıp yine her türlü rezilliğinizi, rezaletinizi, diğer AKP'li belediyelerin geçmişte yaptıklarını ve buna karşı nasıl hiçbir şey yapmadığınızı anlatarak ben buradayım. Muhatabınız benim. Belediye başkanlarımızı sindiremezsiniz. Hiçbirisini size ezdirmeyiz” diye konuştu.
AK Parti ile Gülen yapılanması arasındaki kırılma noktası olarak kabul edilen 17 Aralık’taki operasyonlarda, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğulları ile İran asıllı Türk işadamı Rıza Sarraf’ın aralarında bulunduğu 89 kişi gözaltına alınmıştı.
25 Aralık 2013’teyse 96 kişiye 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek', 'ihaleye fesat karıştırmak' ve 'rüşvet' suçlamaları yöneltilmiş, o dönem başbakan olan Recep Tayyio Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrı evrakı hazırlanmıştı.
İmamoğlu: “Bu itibar suikastlarını üzülerek, biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum”
Bu sabah, İstanbul’da düzenlenen Kariyer ve İstihdam Fuarı’nda konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, teftiş edilmekten onur duyduğunu söyledikten sonra partiler arasında ayrımcılık yapıldığını dile getirdi.
İBB Başkanı, “Ankara'da Mansur Bey'e, Mansur Başkanımıza, İstanbul'da bize yönelik bu itibar suikastlarını üzülerek, yani biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum. Hani ‘vız gelir tırıs gider’ sözü çok kullanılsın istemem ama tam bunlara göre. Gerçekten vız gelir tırıs gider. Teftiş edilmekten onur duyarız, onu söyleyeyim. Bizi denetleyin. Ama buradan teftiş eden akla, denetleyen akla diyorum ki; alın Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu'nu ya da Mansur Yavaş'ı, İstanbul'u ne kadar denetlediniz? Geçtiğimiz 10 seneyi de katın, bu 5 yıla eşitse görevi bırakacağım” diye konuştu.
“Yargı tacizidir, emir ve talimatla yapıldığı nettir”
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı görevini de yürüten Ekrem İmamoğlu, bu soruşturma süreçlerinden isim vermeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tuttu.
İmamoğlu, “Niye kızıyorlar biliyor musunuz? Cumhuriyet Bayramı'nda yüz binlerce insanın toplandıklarını gördüler mi, bunlara bir şeyler oluyor. Ama bu operasyon hem medya üzerinden hem siyasi kurum ve kuruluşları üzerinden, ne yazık ki hepimizin kendimizi emanet ettiğimiz yargı üzerinden yapılıyor. Bunun adı net olarak söyleyeyim, bu literatüre geçmiştir, bu, düpedüz yargı tacizidir. Bizim üzerimize uygulanan bir tacizdir. Yargı tacizidir. Emir ve talimatla yapıldığı nettir” ifadelerini kullandı.
Murat Ongun’un yayınladığı harcama raporu: “AK Parti dört yılda CHP’nin beş yılda harcadığından 141 milyon dolar fazla harcadı”
İmamoğlu’nun iletişim işlerini yürüten Murat Ongun da bugün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İstanbul’un AK Parti yönetimindeki dört yılında yapılan etkinlik harcamaları ile CHP yönetimindeki beş yılı karşılaştıran verileri yayınladı.
Rapora göre, AK Parti’nin dört yılda 437 milyon 600 bin dolar harcadığı görülürken CHP’nin aynı dönemdeki harcaması ise 295 milyon 775 bin dolar.
Ongun, “Kamuda denetleme ve inceleme vazgeçilmezdir. Tabi eşit ve adil olursa. İBB’nin eski/yeni dönem mukayeseli tablosunu sunarız. Harcama kalemleri aynıdır. Fark böyleyken tüm inceleme ve soruşturmaların sadece bu dönem için yapılmasını kamuoyu vicdanına bırakıyoruz” ifadelerini kullandı.
CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalar nasıl başladı?
Geçen Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) 29 Ekim’de konser veren Ebru Gündeş’e 69 milyon lira verdiği iddia edildi.
Bu iddiaların ardından basın toplantısı düzenleyen ABB Başkanı Mansur Yavaş, Ebru Gündeş’e 4 milyon 750 bin lira ödendiğini, konser için yapılan toplam harcamanın da 44 milyon 937 bin lira olduğunu açıkladı.
Yavaş’ın açıklamalarından bir gün sonra Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan, yandaşlarına sermaye edenlerden hesabını hukuk önünde sorarız” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, “Ben belediye başkanlığı da yaptım. Ama konser belediyeciliği yapmadım. Millet bu belediye başkanlarına şehirlerine hizmet versin diye oy verdi ancak hizmetten anladıkları, eğlence düzenlemekten öteye geçmiyor. O eğlenceleri de millet için düzenlemedikleri, birilerine maddi kazanç için yaptıkları da yeni yeni ortaya çıkıyor. Kamu kaynaklarının teröre, terör örgütlerine aktarılmasına nasıl karşı çıktıysak, bu kaynakların yandaşlara aktarılmasına da elbette karşı çıkarız. Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamaların yayınlandığı gün Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’ne yönelik soruşturmaların başlatıldığı açıklandı.
DEM Parti’den İçişleri Bakanlığı önünde protesto: “Bugün barış ortamını zehirleyen bir kayyum rejimi vardır”
Bu arada DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile parti milletvekilleri bu sabah İçişleri Bakanlığı önüne giderek kayyum uygulamasını protesto etti.
Basına açıklamalarda bulunan Gülistan Koçyiğit, “2016’da kayyum atandığı zaman, 'bugün Hakkari’ye, Van’a, Mardin'e, Diyarbakır’a kayyum atanması yarın İzmir’e, Adana’ya, Mersin’e, İstanbul’a kayyum atanacağının habercisidir. Bu ülkede hukuksuzluk önce Kürt coğrafyasında sınanıyor, oradan Türkiye’ye yayılıyor' demiştik ve haklı çıktık. Esenyurt’a, kent uzlaşısıyla kazanılmış CHP belediyesine de kayyum atanmış oldu. Bugün barış ortamını zehirleyen bir kayyum rejimi vardır. Bütün demokratik muhalefet omuz omuza mücadele edersek bu iktidarı yeneriz, bu faşizmi yeneriz. Bu ülkede demokratik cumhuriyeti de barışı da AKP’ye rağmen inşa ederiz" dedi.
DEM Parti’nin diğer Grup Başkanvekili Sezai Temelli de yaptığı açıklamada, "Biz beklerdik ki toplumsal barışa dair adım atılması umudunun yükseldiği bu dönemde, İçişleri Bakanı çıksın geçmiş kayyım döneminin icraatlarına yönelik soruşturmalar başlatsın. Çünkü kendi personeli, kendi valisi, kendi kaymakamıdır. Bırakın bunu yapmayı, bunların üstünü örten, yine kayyımla yoluna devam etmek isteyen bir iktidar anlayışını sergilediler. Bunu kabul etmiyoruz ve buna karşı mücadelemizi vereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Forum