Erişilebilirlik

‘DAEŞ'in Eleman Sayısı En Düşük Düzeyde’


Anthony Blinken
Anthony Blinken

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Anthony Blinken, IŞİD’in eleman sayısı bakımından Amerika’nın örgüte karşı operasyonlarını başlattığı 2014 yılından bu yana en düşük seviyede olduğunu söyledi

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Anthony Blinken, IŞİD’in eleman sayısı bakımından Amerika’nın örgüte karşı operasyonlarını başlattığı 2014 yılından bu yana en düşük seviyede olduğunu söyledi.

Brookings Enstitüsü’nde Obama yönetiminin şiddet yanlısı aşırılıkla mücadele stratejisi hakkında konuşma yapan Blinken, IŞİD’i Irak ve Suriye’de zayıflatıp yok etmeye yönelik çabada giderek daha fazla başarı kaydedildiğini savundu.

Bu başarının en görünür platformunun sahada olduğunu ifade eden Blinken, Irak’ta bir yıl önce IŞİD’in kontrolu altındaki toprakların yüzde 40’ını geri aldıklarını, Suriye’de ise bu oranın yüzde 10 olduğunu bildirdi.

Örgüte karşı sadece askeri değil tüm boyutları içeren kapsamlı bir strateji uyguladıklarını ve bu çabada “gerçek ilerleme” sağladıklarını dile getiren Blinken, “DAEŞ’in rakamlarının, 2014 yılında (örgütün) insan gücü potansiyelini izlemeye başladığımızdan beri en düşük seviyede olduğunu görüyoruz” dedi.

Aşırılıkla mücadele stratejisi güçlendiriliyor

Blinken bununla birlikte, ne kadar ilerleme sağlanırsa sağlansın, IŞİD’i sahada yenilgiye uğratmaya dönük çabaların tam etkili olabilmesi için, şiddet yanlısı aşırılık tehdidini ve özellikle gençleri teröre iten “eleman toplama, radikalleşme ve harekete geçirme” faaliyetlerini önlemek gerektiğini vurguladı.

Şiddet yanlısı aşırılığın tek bir türü ya da tek bir nedeni de bulunmadığına dikkati çeken Blinken, “Şiddet yanlısı aşırılığa karşı savaşta kalıcı bir zafer elde edeceksek bu sadece muharebeyle olmaz. Dünyanın her bir karanlık köşesine sadece Amerikan askeri göndererek, her ülkeye müdahale ederek olmaz. Güvenlik operasyonları kesinlikle gerekli ama yeterli değil” diye konuştu.

Blinken, bu bağlamda Dışişleri Bakanı John Kerry’nin bakanlığa, şiddet yanlısı aşırılığı önleme ve bununla mücadele etmede, yabancı hükümetler, teşkilatlar ve bireylerle birlikte çalışmayı öngören yurtdışı çabalara öncülük etmesi talimatı verdiğini kaydetti.

Kongre ile istişare ederek, bu misyona yönelik kaynak ve personel miktarını artırdıklarını, misyonun “terör ve şiddet yanlısı aşırılıkla mücadele bürosu” şeklinde yeniden adlandırılan bir daire tarafından yürütüleceğini açıklayan Blinken, bu stratejiyi dış politikalarının öncelikleri arasına yerleştirdiklerini ve stratejinin beş ana yaklaşımı içerdiğini belirtti. Blinken, bunları şöyle sıraladı:

Şiddet yanlısı aşırılığı ve arkasındaki uluslararası ve bölgesel unsurları daha iyi anlamaya yönelik bilgi ve uzmanlık düzeyini geliştirmek,

Şiddet yanlısı aşırılık tehdidini önlemeye dönük daha etkili politikalar izlemek için Avrupa ve dünya genelindeki ortaklarla yakın çalışma yürütmek,

Risk düzeyi yüksek toplumlarda gençlerin aşırılık yanlısı ideolojilerden etkilenmelerine zemin hazırlayan siyasi, sosyal ve ekonomik faktörler üzerinde çalışmada yerel ortaklıkları güçlendirmek,

Şiddet yanlısı aşırılığın gerçek doğasını ifşa edebilecek, yerel halkın gözünde dini liderler gibi güvenilirliğe sahip unsurlarla temasa geçerek onların seslerinin duyulmasını sağlamak,

Cezaevlerindeki mahkumların radikalleşme ve şiddete yönelmesini önleme ve eski savaşçıların topluma yeniden entegre olabilmesine yardımcı olma yolunda ortakların kapasitelerini güçlendirmek.

DAEŞ 2.0

Blinken, “DAEŞ’i yenilgiye uğratacağız, bundan hiçbir şüphem yok. Ancak şiddet yanlısı aşırılıkla mücadelede, insanları şiddet eylemlerinde bulunmaya iten unsurlara karşı kalıcı bir stratejimiz olmazsa, DAEŞ 2.0 ya da adı her neyse bundan istifade edecektir” diye konuştu.

Bir soru üzerine, Irak’ta kentleri IŞİD’den kurtarmanın yeterli olmadığını, oraları istikrara kavuşturma ve yeniden inşa etmelerinin de gerektiğini vurgulayan Blinken, Iraklılar arasında sürdürülebilir bir siyasi uzlaşının sağlanmasının bu noktada kilit önem taşıdığını, bu olmadan IŞİD’e karşı sağlanan hiçbir başarının kalıcı kılınamayacağını belirtti.

‘Türklerle birlikte çalışıyoruz’

Blinken, bir başka soru üzerine, Türkiye-Suriye sınırının sadece yüzde 10’luk bir kısmının şu anda IŞİD’in elinde olduğuna işaret ederek, bu kısmın kontrolunu de almak için Türklerle birlikte çalıştıklarını dile getirdi.

Bununla birlikte, Suriye’de bir iç savaşın da sürdüğüne değinen Blinken, öncelikli kaygılarının IŞİD olduğunu ancak iç savaşa çözüm bulmadan örgütü Suriye’de tam biçimde yenilgiye uğratamayacaklarını da bildiklerini söyledi.

Blinken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın IŞİD’in yabancı militan toplamasında ve örgüte barınma imkanı sağlayan kaos ortamını yaratmada “en güçlü mıknatıs” olmayı sürdürdüğünü de kaydetti.

Türkiye’nin PYD güçlerini vurması

Türkiye’nin Suriye’nin PYD güçlerini vurmasına ilişkin bir soru üzerine de Blinken, geçen hafta Münih’te varılan insani yardım ve ateşkes uzlaşısını hayata geçirmeye odaklandıklarını belirterek, “Bunu yapmak için de, sadece yardımcı değil muhtemelen gerekli olan şeylerden biri de tüm grupların savaş pozisyonundan çıkmaya başlamaları ve şu anda yaptıklarını artırmamaları” ifadesini kullandı. Blinken, “denklemin ABD tarafındaki tüm çeşitli ortaklarından” beklentilerinin bu olduğunu söyledi.

‘Bağımsız’ Kürdistan adımı için doğru zaman değil

Blinken, bir başka soru üzerine, Iraklı Kürtlerin olası bir “bağımsızlık” da dahil geleceğe dair hayallerini iyi bildiklerini ancak şu anda bu doğrultuda bir adım atmak için doğru zaman olmadığını kaydetti.

Bağımsız bir “Kürdistan”ın, petrol fiyatları da göz önüne alındığında, ekonomik açıdan yaşayabilir olup olmadığı ve bunun IŞİD’le mücadele çabalarını nasıl etkileyeceği üzerinde düşünmek gerektiğini belirten Blinken, böyle bir adım atmanın, Irak’taki iç meseleler hakkında çalışan insanlar, Bağdat’taki merkezi hükümet ve Sünni toplumu üzerinde olumsuz yansımalarının olması yanında, IŞİD’I yenilgiye uğratma çabasına da zarar verebilmesi riski taşıdığı uyarısında bulundu.

XS
SM
MD
LG