ABD Başkanı Joe Biden, 9-10 Aralık tarihlerinde sanal ortamda düzenlenecek Demokrasi Zirvesi kapsamında dünya liderlerini, sivil toplumu ve özel sektörü biraraya getirecek. Biden'ın amacı, "Toplu eylem sayesinde demokratik yenilenme için somut bir gündem belirleme ve bugün demokrasilerin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerin üstesinden gelme."
Demokrasi Zirvesi, baskıcı hükümetlerin yükselişe geçtiği bir dönemde Başkan Biden'ın dünya genelinde demokrasiyi güçlendirme kampanyasının bir parçası.
Demokrasi Zirvesi'nin amacı ne?
Zirvenin amacı demokrasiyi güçlendirmek, otoriterliğe karşı savunmaya geçmek, yolsuzlukla mücadele etmek ve insan haklarını teşvik etmek.
Biden yönetimine göre zirveye katılacak liderler, bu hedefler çerçevesinde "anlamlı iç reformlar için taahhütler ve belirli eylemler açıklamaya" teşvik edilecek.
Zirveye katılanların vereceği taahhütlerin ne kadarını eyleme geçirecekleri belirsiz. Bağlayıcı olmasa da hükümetlerin bu taahhütleri eyleme dönüştürmesi için seçmen desteğine ve kaynağa ihtiyacı olacak.
ABD'nin Massachusetts eyaletindeki Wellesley College'dan siyaset bilimi profesörü Stacie Goddard, "Zirve gündemine baktığınızda çok soyut olduğu görülüyor" dedi. Amerika'nın Sesi'ne konuşan Goddard, seçim güvenliği üzerine çalışma grupları oluşturmak gibi daha pratik yaklaşımlar görmek istediğini söyledi.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Steven Feldstein, Demokrasi Zirvesi'nin "Eski Başkan Donald Trump yönetimi döneminden keskin bir kopuşa işaret ettiğini, bunun önemli olduğunu" söyledi. Ulusal Demokrasi Vakfı'ndan Başkan Yardımcısı Christopher Walker da benzer görüşte.
Walker, "Seferberlik, bilinçlendirme ve kolektif bilincin demokrasiyle ilgili bu önemli meselelere odaklanması, Biden yönetiminin attığı çok faydalı bir adım" dedi.
Walker, zirvenin amacının, ülke sınırlarını aşan yolsuzluklar dahil birçok konuda hükümetler ve sivil toplum arasında işbirliği sağlamak olduğunu kaydetti.
Zirveden çıkacak sonuçlardan biri, daha küçük gruplar halindeki ülkelerin daha hedefli eylemleri olabilir. Biden yönetiminden üst düzey yetkililer, baskıcı hükümetler tarafından insan haklarını ihlal etmede kullanılabilecek teknolojilerin ihracatını engellemek amacıyla işbirliği yapma taahhüdünde bulunan ülkelerin listesinin açıklanacağını, geçen hafta söylemişti.
Yönetim, "eylem yılı" olarak adlandırılan zaman zarfı kapsamında istişare sürecinin olacağını kaydetti. Biden, "kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek ve ortak bir yol oluşturmak" için yaklaşık bir yıl sonra yüz yüze bir zirveye de ev sahipliği yapmayı planlıyor.
Zirveye kimler katılacak?
Biden'ın Demokrasi Zirvesi'ne 100'den fazla ülke davet edildi. Bunlar arasında liberal demokrasiler, daha zayıf demokrasiler ve hatta baskıcı özellikler taşıyan bazı birkaç ülke bulunuyor.
Düşüncü kuruluşu Freedom House’un (Özgürlük Evi) Demokrasi Endeksi, zirveye davet edilen 77 ülkeyi "özgür" ya da "tam demokratik", 31 ülkeyi "yarı demokratik," 3 ülkeyi ise "özgür olmayan" şeklinde sınıflandırıyor.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Steven Feldstein, Amerika'nın Sesi'ne, "Biden yönetiminin zirveyi nasıl düzenlemeyi tercih ettiğine ilişkin çok geniş bir kapsam var" dedi ve davetliler arasında yer alan Irak, Angola ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Demokrasi Endeksi’nde "özgür olmayan ülke" olarak nitelendirildiğinin altını çizdi.
Davetliler listesi, neden bazı ülkelerin davet edilip diğerlerinin saf dışı bırakıldığına ilişkin soru işaretlerine yol açtı. Freedom House endeksine göre 53 puan alan Bosna Hersek zirveye davet edilmezken 54 puana sahip Kosova, diğer dokuz Balkan ülkesiyle beraber zirveye katılacak. 37 puan alan Pakistan zirveye katılırken 56 puan alan Sri Lanka, davetliler listesinde kendine yer bulamadı. Davetli olmayan ülkeler arasında Türkiye de var.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, zirveye davet edilmiş olmanın ABD'nin bir ülkenin eylemlerini onaylaması anlamına gelmediğinin altını çizdi.
Jen Psaki, "Her demokrasi, devam eden bir süreçtir. Zirveye bazı ülkeleri davet etmememiz, bu ülkeleri olumsuz şekilde damgalamamız anlamına gelmez. Sadece, farklı sesleri, ülkeleri demokrasiyi korumak için yürüttüğümüz küresel çabaya dahil etmek amaçlandı" dedi.
Feldstein, davetli listesini oluşturmada farklı etkenlerin rol oynadığı görüşünde. Bölgesel dinamikler, ABD'nin stratejik çıkarları, zirvenin bir ülkenin demokrasi yolunda ilerlemesini teşvik etmek için kullanılması, bu etkenlerden bazıları.
Biden yönetimi, nüfusu bir milyonun altında olan yaklaşık 30 ülkeyi de zirveye davet etti.
Demokrasi Zirvesi'nin amacı Rusya ve Çin'e karşı cephe oluşturmak mı?
Wellesley College'dan Stacie Goddard, tek amacın Rusya ve Çin'e karşı dünyayı biraraya getirmek olmasa da zirvenin, Biden için iki ülkede giderek yükselen otoriter etkilere karşı desteği harekete geçirme fırsatı olduğunu söylüyor.
Goddard, "Bu zirve 'ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız' demenin yumuşak bir yolu. Demokrasileri biraraya getirmek, birçok yönden ABD ve müttefikleriyle Rusya ve Çin arasında bir çizgi çizmek ve ülkeleri bu ikisi arasında bir tercihte bulunmaya mecbur bırakmak anlamına geliyor" dedi.
Tayvan'ın zirveye davet edilmesi, Çin'i özellikle rahatsız etti. Çin, Tayvan’ı kendi toprağı olarak görüyor
Rusya'nın ABD Büyükelçisi Anatoli Antonov ve Çin'in ABD Büyükelçisi Qin Gang, geçen Kasım ayında ender görülen bir şekilde ortak bir makale kaleme alarak Demokrasi Zirvesi'ni "yeni 'bölünme çizgileri' oluşturacak, ideolojik yüzleşmeye ve dünyada anlaşmazlıklara yol açacak Soğuk Savaş mantalitesinin açık bir ürünü" olarak niteledi.
Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, zirvenin kutuplaştırıcı olduğu ve Güney Kore ve Almanya gibi Çin'le derin bağları olan ülkeleri rahatsız ettiği şeklindeki eleştirilere yanıt verdi ve ABD'nin dünya genelinde demokrasiyi güçlendirmek için daima çaba göstermeye devam edeceğini söyledi. Psaki, "Bunun için özür dileyeceğimiz bir durum yok" dedi.
ABD'nin de demokrasiyle ilgili kendine özgü sorunları yok mu?
ABD, Uluslararası Demokrasi ve Seçim Desteği Enstitüsü’nün Kasım ayında yayınladığı 2021 yılı raporunda, ilk kez ”gerileyen demokrasi” olarak tanımlandı.
Merkezi Avrupa'da bulunan Enstitü, ABD'yi demokrasi sıralamasında alt sıralara kaydırdı ve tarihi dönemecin, eski Başkan Trump'ın 2020 başkanlık seçimlerinin sonucunu temelsiz bir biçimde sorgulamasıyla birlikte alındığını kaydetti. Trump'ın seçimleri tanımaması, 6 Ocak'ta eski başkanın yandaşlarının, sonuçların tasdiklendiği sırada ABD Kongre binasına baskın düzenlemesiyle sonuçlanmıştı.
ABD demokrasisine ilişkin benzer bir olumsuz tablo, Harvard Üniversitesi Kennedy Siyaset Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir ankette de ortaya çıktı. Ankete göre ABD'deki gençlerin yüzde 52'si ülkedeki demokrasinin "ya sorunlu" ya da "çökmüş" olduğu görüşünde. Katılımcıların sadece yüzde 7'si ABD demokrasisinin "sağlıklı" olduğunu söyledi.
ABD'nin böyle bir zirveye ev sahipliği yapabilecek ahlaki temele sahip olup olmadığı da sorgulanıyor.
Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Yucheng, "ABD'nin demokrasi sicili hiç de şanlı değil. Kongre binasına düzenlenen baskının anıları herkesin kafasında tazeliğini koruyor" dedi.
Biden yönetimi de, zirvenin sergilemek istediği şeyin tam olarak kusurları kabul etme ve onlarla şeffaf bir şekilde yüzleşme yeteneği olduğunu, bu yeteneğin demokrasilere özgü bir güç olduğunu savunuyor.