Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin bu yıl dördüncü kez bir araya geldi. İki lider 2015 yılında Türkiye’nin Suriye’deki bir askeri üsten kalkan Rus jetini düşürmesinden sonra düzelen ilişkiler kapsamında Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde biraraya geldi.
Uzmanlar iki liderin kameralar karşısında el sıkışırken verdikleri samimi poza rağmen yaklaşımlar konusundaki farklılıkların hala gerilim yarattığına dikkat çekiyor.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü araştırmacılarından Haldun Solmaztürk, görüşme öncesinde Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada Putin ve Erdoğan’ın birbirlerine güvenmediklerinin altını çiziyor. Putin’in Erdoğan’ı “ne yapacağı kestirilemez biri olarak” düşündüğünü söyleyen Solmaztürk, bunun da uluslararası ilişkilerdeki en temel sorunlardan biri olduğunu vurguluyor.
Soçi'de alelacele düzenlenen görüşme Astana’da yapılacak Suriye kriziyle ilgili toplantının ertelenmesinden hemen sonra yapıldı. Türkiye, Rusya’nın Astana’ya PKK’nın uzantısı olarak gördüğü Suriyeli Kürt grup PYD’yi davet etmesi üzerine toplantıyı boykot etme tehdidinde bulundu.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nden Soli Özel de Rusya’nın PYD’yi Türkiye’nin son derece sert itirazlarına rağmen “ne olacağını görmek amacıyla” davet ettiğini söyledi.
Washington gibi Moskova da Kürtler’e yakın durmaya çalışıyor.
Uzmanlar Moskova’nın, Ankara’yla ilişkilerinin önemli taktik fırsatlar içerdiğinin ve dikkatli davranılması gerektiğinin farkında olduğunu söylüyorlar. Türkiye ve Rusya Suriye’de giderek artan bir işbirliği içinde. İki taraf da muhalif güçlerin son güçlü kalesi durumundaki İdlib bölgesinde bir çatışmasızlık alanı oluşturulması için ısrar ediyor.
El-Monitor web sitesinde siyasi yorum yazan Semih İdiz, Rusya’nın, Suriye’de Türkiye’nin daha yakın ilişkilere sahip olduğunu düşündüğü bazı İslamcı grupları kontrol edebilmek için Ankara’ya ihtiyaç duyduğu görüşünde. Türkiye’nin halen İdlib’te kontrolu sağladığının altını çizen İdiz,Rusya’nın batıya ve NATO’ya karşı güçlü durabilmek için Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunu da ifade ediyor. İdiz, bununla birlikte Suriye konusunda asıl nedenlere bakıldığında “gelecekte yaşanacak sorunların tohumlarını görmenin” mümkün olduğunu kaydediyor.
Erdoğan ve Putin arasındaki Pazartesi günkü görüşmenin ana gündem maddesi İdlib konusuydu.
Bu konuda Solmaztürk, Türkiye’nin önceliğinin Afrin bölgesinde cihatçılardan çok Kürt gruplarla karşı karşıya gelmemek olduğu görüşünde. Türk hükümetinin cihatçılarla uğraşmak niyeti olmadığını söyleyen Solmaztürk, bunun da Rusya’yla Türkiye arasındaki gerginliğin ana nedeni olduğu inancında.
Türk askerleri İdlib’de konuşlandığından bu yana Erdoğan Rus askerlerinin de üslendiği Afrin’deki Kürtler’e saldırı tehdidinde bulunuyor. Ancak geçen hafta Moskova’ya yapılmış olası önerilere göre Türkiye, bu konuda geri adım atmış görünüyor çünkü Erdoğan son olarak İdlib’deki güçlerin sadece savunma amaçlı olduğunu söyledi.
Gözlemcilere göre Ankara bölgedeki Kürtler’e karşı duruşu nedeniyle Moskova’yla karşı karşıya gelmek istemiyor. Carnegie Avrupa Enstitüsü’nden Sinan Ülgen de Rusya’nın PKK’yı hala terör örgütü olarak tanımadığını, bunun bile bu konuda iki ülkenin uzlaşmasının ne kadar zor olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Uzmanlar Ankara’nın çifte standart uyguluyor görünmesinin ardında yatan nedenin Moskova’nın bu noktada güçlü bir şekilde harekete geçme konusundaki isteği olduğu yorumunu yapıyorlar. 2015 yılında Rus jetinin düşürülmesinin ardından Moskova bir dizi yaptırım uygulama kararı aldı ve bu yaptırımlar daha yeni kaldırıldı.
Çift taraflı oynamak
Ancak Ankara’nın Moskova’yla yakınlaşması kendisine önemli diplomatik bir güç vermeye devam ediyor.
Semih İdiz, Ankara’nın Amerika’yla gerginliğinin sona ermediğine işaret ederek, Başbakan Binali Yıldırım’ın son ziyaretinin de durumu değiştirmediğini kaydediyor.
İdiz, Avrupa'yla gerginliklerin de sürdüğünü ve tüm bunları dengeleyebilmek için Rusya’nın bir destek noktası sağladığını dile getiriyor. Ayrıca İdiz’e göre, Rusya’nın Türkiye’nin insan hakları, demokrasi gibi konularda içişlerine karışmaması ve Suriye’de Türkiye’ye bir ağırlık kazandırması nedeniyle Erdoğan Rusya’yla gelişmekte olan ilişkilere zarar vermek istemiyor.
Ankara’nın tartışmalı bir biçimde Rusya’da S-400 füze sistemi temin etme girişimi de en az askeri olduğu kadar siyasi anlamda da mesajlar içeriyor. Türkiye böylece bu anlaşmaya karşı çıkan NATO’daki müttefiklerine 'size muhtaç değilim' imajı veriyor.