Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin favorisi olarak görülüyor. Erdoğan, Amerika’daki başkanlık seçim kampanyalarına benzeyen, televizyon reklamları ve reklam panolarının yoğun olarak kullanıldığı hareketli bir kampanya yürütüyor.
Başbakan’ın Pazar günü İstanbul’da gerçekleştirdiği gösterişli mitingine katılım yoğundu.
Yerel basında çıkan haberlere göre mitinge katılanların ulaşımı bakanlıklara ve yerel yönetimlere ait beş bine yakın otobüsle sağlandı.
Brüksel’deki Carnegie Enstitüsü uzmanı Sinan Ülgen’e göre Başbakan’ın seçim kampanyası rakiplerinin kampanyalarından çok farklı.
Başbakan’ın kampanyasının çok iyi idare edildiğini belirten Ülgen, sürecin hem Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından hem de Başbakan’ın emrinde olan kaynaklardan yararlandığına dikkati çekiyor.
Rakipleri Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş, mitinglerini topladıkları bağışlarla finanse ederken, Başbakan bazı mitinglerinde konumundan yararlanarak devlet fonlarını kullandı.
Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu’nun cumhurbaşkanlığı seçiminin başlangıç tarihi olarak belirlediği 31 Temmuz’dan önceki yurt içi seyahatlerinde başbakanlığın özel uçağını kullanarak seçmenleriyle bir araya geldi.
Başbakanlıktan yapılan bir açıklamada seçim kampanyası kapsamında yürütülen faaliyetlerin hiçbirinin yasalara aykırı olmadığı öne sürüldü.
Uzmanlara göre dış politikayı seçim kampanyasının önemli bir parçası yapan Erdoğan’ın kampanyası bu anlamda da rakiplerininkinden farklı.
İstanbul’da yapılan mitingde Başbakan İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü askeri operasyonu kınadı.
Filistin ve Gazze’nin mücadelesinde haksız olmadığını belirten Başbakan, İsrail’in “akıttığı kanda boğulacağını” söyledi.
Yahudiler’e karşı olmadığını öne süren Başbakan, İsrail’in politikasını Hitler’in Yahudiler’e karşı uyguladığı soykırıma benzetti.
Uzmanlara göre, bu benzetme nedeniyle batılı müttefiklerinin tepkisini çekmesine rağmen Başbakan bu söyleminin muhafazakar Sünni seçmenlere hitap ettiğinin bilincinde.
Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan milliyetçilik söylemini de giderek artan bir şekilde kullanıyor. Anketler tüm bu seçim stratejilerinin işe yaradığını, Erdoğan’ın rakiplerinden açık ara önde olduğunu gösteriyor.
Meclisin daha fazla söz sahibi olduğu bir siyasi sistemde cumhurbaşkanlığı makamı şimdiye kadar tarafsız, sembolik bir makam oldu. Ancak Başbakan Erdoğan seçildiği taktirde “daha aktif bir cumhurbaşkanı” olacağını söyleyerek bu anlamda da kendisini rakiplerinden farklı tutuyor.
Sinan Ülgen’e göre cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilecek olması nedeniyle Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında daha aktif olmayı planlaması doğal.
Ülgen, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını başbakan olarak başında bulunduğu yürütme kurumunun bir uzantısı olarak görebileceğini ve bu şekilde hareket ederek kutuplaştırma taktiğine devam edebileceğini belirtiyor.
Başbakan yaptığı bazı konuşma ve verdiği röportajlarda tarafsız bir cumhurbaşkanı olamayacağı uyarısında bulunarak, tarafsız olmanın imkansız olduğunu öne sürdü. Uzmanlara göre bu, Erdoğan’ın başbakanlığını karakterize eden siyasi ve sosyal kutuplaşmanın daha da artması anlamına gelebilir.
Türkiye, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde benzersiz bir büyüme ve kalkınma yaşadı. Canlı ekonomisi nedeniyle bölgesel bir güç haline geldi. Uzmanlar Erdoğan’ın elde edilen bu başarıyı cumhurbaşkanı olma yolunda kullanacağını söylüyor.