Türk devlet yetkilileri ve iş insanlarından rüşvet almanın da aralarında bulunduğu beş ayrı suçlamadan hakkında dava açılan New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın Manhattan Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’ndeki dava süreci devam ediyor.
Adams’ın avukatlarıyla New York Güney Bölgesi Başsavcılığı arasında iddianamede yer alan “rüşvet” suçlamasının düşürülmesiyle ilgili tartışma sürerken, tarafların yazılı başvurularını değerlendiren mahkeme hâkimi Dale E. Ho, tarafları karşılıklı olarak dinlemek için yarın yeni bir duruşma yapılmasına karar verdi.
Hakim Ho, Adams’a yönelik beş ayrı suçlama arasında yer alan “rüşvet” suçlamasının düşürülmesiyle ilgili kararını yarın yapılacak ek duruşma sonrasında verecek.
New York Belediye Başkanı Adams’ın yarınki duruşmaya katılması beklenmiyor. Adams’ın avukatları, iddianamedeki suçlamanın rüşvet tanımına uymadığını ve federal bir suç teşkil etmediğini savunuyor.
Avukatları, Adams’ın Brooklyn Belediye Başkanı olarak görev yaparken Manhattan'da hiçbir yetkisinin olmadığı Türkevi binasının açılması için ruhsat verilmesine yardımcı olamayacağını vurgulayarak, “Bazı seyahat avantajları karşılığında Türkevi’nin açılışıyla ilgili hukuki prosedürde menfaat karşılığında katkı sağladığı” iddiasının doğru olmadığını öne sürüyor.
Avukatlar beş gün önce hâkime sundukları son dilekçede, iddianamede müvekkilleri Adams’ın “Türkevi’nin işletilmesine veya düzenlenmesine yardımcı olmayı kabul etmekle” suçlandığını ancak “rüşvet” suçlaması için yeterli argüman olmadığını savundu.
“80 milyonluk bir ülkenin başkanın ziyaretiyle ilgili bir iletişim suç teşkil etmez”
Adams’ın avukatları, ABD Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bazı kararlardan örnekler vererek yaptığı savunmada, “rüşvet” suçlaması için bir kamu yetkilisinin kamu gücünü belirli ve resmi bir şekilde kullanılması olarak ifade edildiğini ancak Adams’ın o dönem henüz New York Belediye Başkanı olmadığı ve elinde rüşvet almak için kullanacak bir kamu gücü olmadığını savundu.
Avukatlar, savcılığın rüşvet iddialarının hukuki bir dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, “Bir yabancı ülkenin diplomatik tesisinin işletilmesine yardımcı olmak için verilen genel bir söz, yetkili daha sonra belirli bir konuda yardımcı olduğu için bir rüşvet suçlaması haline gelmez. Savcılık 80 milyondan fazla nüfusu olan bir ülkenin başkanının ziyareti gibi önemli bir konuda yetkililer arasındaki sıradan bir iletişimi baskı ve rüşvet olarak değerlendirmiştir. Eğer bu iddianame yeterli olursa, savcılar günlük faaliyetleri ‘baskı’ olarak nitelendirerek Anayasa Mahkemesi'nin rüşvet yasaları üzerindeki anayasal temelli sınırlarını neredeyse her zaman aşabilirler” ifadesini kullandı.
Forum