5 Temmuz’da İstanbul Büyükada’da bir seminere düzenlenen polis baskınında gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusundan 6’sı dün tutuklandı.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser hakkında mahkemeye gönderilen sevk yazısında “Fethullah Gülen hareketinin şifreli haberleşme programı ‘ByLock’ kullanıcısı olduğunun tespit edildiği ve Uluslararası Af Örgütü’nün Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç ile irtibatının olduğu” ifadelerinin yer aldığı bildirildi.
Aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser’in de bulunduğu 6 insan hakları savunucusunun tutuklanmasını endişeyle izlediklerini belirten Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, bir senedir Türkiye’de sivil toplum örgütlerine yönelik bir baskının olduğunu ve ülke genelinde korku ikliminin hakim olduğunu belirtti.
Önce gazetecilerin daha sonra siyasi muhaliflerin, özellikle siyasi Kürt partilerin hedef alındığını ve onlara yönelik çok sayıda operasyonlar yapıldığını söyleyen Gardner, şimdi de sistemli olarak insan hakları savunucularının hedef haline getirildiğini kaydetti.
İnsan hakları savunucularına yönelik daha önce de davalar açıldığını, bu yaşananların ilk dalga olmadığını vurgulayan Andrew Gardner, şu anda durumun daha kritik bir aşamaya geldiğini, sadece insan haklarını savundukları için 10 insan hakları savunucusundan 6’sının tutuklandığını ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü’ne bir senedir hem direk hükümet tarafından hem de hükümete yakın medya tarafından çok haksız eleştiriler yapıldığını vurgulayan Gardner, önce Uluslararası Af Örgütü Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın haksız bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanmasını, dün de Türkiye Direktörü İdil Eser’in tutuklanmasını Af Örgütü’ne yönelik son bir hamle olarak yorumladıklarını söyledi.
1961'den beri Uluslararası Af Örgütü’nün faaliyet gösterdiğini fakat hiçbir zaman hem direktörlerinin hem de şube başkanlarının gözaltına alınıp tutuklanmadığını söyleyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, terör örgütüne yardım etmek, terör örgütüne üye olmak gibi çok ağır suçlamalarla, asılsız iddialarla itham edildiklerini, bunun kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti
Uluslararası Af Örgütü’nün uluslararası bir kuruluş, bir kampanya kuruluşu, bir insan hakları kuruluşu olduğunu söyleyen Gardner, o yüzden üyelerinin, destekçilerinin de bu ciddi sorunlar üzerinde çalışacaklarını belirtti. Hem Türkiye'de hem de dünyanın bir çok ülkesinde kampanyalar başlatıldığını ve bu kampanyaların devam edeceğini söyleyen Gardner, şube başkanlarının ve direktörlerinin hapiste olduğunu ve onlar hapisteyken önceliklerinin onlar olduğunu belirtti.
Garner, “İnsan haklarını savunmak suç olmamalı ama maalesef Türkiye'de insan haklarını savunmak bir suç haline geldi” dedi.
Türkiye'de son zamanlarda yaşanan haksız gözaltılar ve tutuklamalardan ötürü Türkiye’nin geleceğinden endişe duyduklarını dile getiren Andrew Gardner, “Çalışabilen bir sivil toplum kuruluşu yoksa, devletten hesap sorabilen sivil toplum yoksa Türkiye'nin geleceği gerçekten karanlık” ifadesini kullandı.
