ANKARA- Türkiye'deki gazetecilik meslek örgütleri, Avrupa Gazeteciler Federasyonu'nun Schengen vizesiyle ilgili çağrısına ilişkin "Avrupa ülkesi olmasına rağmen tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları mağduriyet yaşıyor. Sadece gazeteciler açısından değil tüm yurttaşlar açısından vize reddi kararları kabul edilir değildir" mesajını verdi.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), bugün yaptığı yazılı açıklama ile Schengen ülkelerine yönelik vize başvurularında gazetecilere "sistematik" engelleme yapıldığı iddiasıyla ilgili endişe duyduklarını bildirdi. EFJ'nin açıklamasında, vize başvurularında ret oranı 2022'de yüzde 15 iken bunun 2023'te yüzde 50'ye yükseldiği ifade edildi. Türk yurttaşlarına, gazeteciler dahil Schengen ülkelerinden vize randevusu sürecinde uzun süre bekletme politikası uygulandığına dikkat çekilen açıklamada, gerekli başvuru belgelerine sahip ve kısa dönemli sıkça seyahatlerde bulunmaları gereken gazetecilere de yorucu bir süreç yaşatıldığı vurgulandı.
EFJ Başkan Yardımcısı Mustafa Kuleli, yazılı açıklama kapsamında, "Schengen ülkelerinden gazetecilere uygulanan fiili vize ambargosunu sonlandırmalarını istiyoruz. Çeşitli diplomatik misyonlara Türk gazetecilere uyguladıkları taraflı ve ayrımcı tavırları sonlandırmaları çağrısında bulunuyoruz. Bu önyargılar gazetecilerin profesyonel sorumluluklarını yerine getirmesini önlüyor" değerlendirmesini aktardı.
DMD: "Ayrımcılık talep edemeyiz muhatabımız Dışişleri Bakanlığı"
Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere yabancı misyon temsilcilikleri ile yakın çalışma içinde uzmanlaşmış gazetecilik alanını temsil ediyor. Bu bağlamda vize reddi oranındaki artışı da yakından gözlemleyen DMD, soruna sadece gazeteciler değil tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ve seyahat özgürlüğü penceresinden bakılması gerektiği görüşünde.
DMD Başkanı Özgür Ekşi, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, "Avrupa Gazeteciler Federasyonu'ndan ‘Schengen ülkelerine Türk gazetecilere uygulanan fiili vize ambargosuna ve ayrımcılığa son verin’ çağrısını yanlış buluyoruz. Bu yaklaşım gazetecileri halktan ayrı ve üstün gören ayrımcılık, kayırma talep eden bir çağrıdır. Kamuoyunun gerçekleri öğrenme hakkı için kamu yararına görev yapan gazeteci bu görevi çerçevesinde halktan daha üstün ya da ayrımcılık talep eden bir kişi, kuruluş haline gelemez" vurgusu yaptı.
Avrupa'nın Schengen vize uygulamasında kendi savunduğunu iddia ettiği değerleriyle çeliştiğini işaret eden Ekşi, "Schengen ülkeleri tarafından Türk vatandaşlarına vize verme konusunda uzun süredir süreci zorlayan bir tutum izlediğinin farkındayız. Bu konuda Türk gazetecilere ayrımcı bir tavır sergilenmesinden çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kolaylık sağlayıcı bir politika izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bizim bu konudaki tek muhatabımız Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’dır. Bizim beklentimizin adresi bu makamdır. Bakanlığın bu konuyu ilgili yabancı makamlarla görüşerek çözüme ulaştırmasını talep ediyoruz" diye konuştu.
Bilgin: "Yurttaşlar mağdur oluyor gazetecilik yapılması engelleniyor"
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de, "Son yıllarda Avrupa ülkelerinde Türkler’e yönelik vize reddi oranındaki artışı biz de endişe ile izliyoruz. Bugünlerde de turistik seyahatte bulunacaklara, akademisyenlere ve sanatçılara yönelik çok sayıda bize reddi uygulamasını görüyoruz. Meslektaşlarımıza vize reddi kararı verildiğinde seyahat hakkı yanı sıra gazetecilik yapılması da engellenmiş oluyor" dedi.
Bilgin, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, öncelikle Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında 2016 yılında imzalanan Ankara Antlaşması'nı anımsattı.
Ankara Antlaşması uyarınca Suriyeli mültecilere geçici evsahipliğini halen Türkiye'nin sürdürdüğünü işaret eden Bilgin, "Ancak AB ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına vaat edilen vize serbestisi ise artık adeta bir hayale dönüşmektedir. Başvuru koşulları ağırlaşmakta ve talep edilen belgelerin sayısı, kapsamı gittikçe artmaktadır. Vize serbestisi rafa kaldırıldığı gibi tam tersine tüm yurttaşlara Avrupa'ya kaçacak mülteci muamelesi yapılarak Schengen vizesi verilmemektedir. Vize başvurusu reddi yanıtı alan tüm yurttaşlar gibi gazeteciler de yaşanan süreçten olumsuz etkilenmektedir. İlaveten gazeteciler aynı zamanda meslekleri gereği seyahat etmeleri yurtdışında etkinliklere katılmaları ya da izlemeleri gerekirken, gazetecilik faaliyetinden de mahrum bırakılmaktadır. Geçmişte sadece çalıştığı kurum yazısı ve hangi tarihlerde nerede olacağını belirtmesiyle rahatlıkla vize alabilen meslektaşlarımız ağırlaştırılmış başvuru süreci koşullarını yerine getirseler dahi bugünlerde vize alamamaktadır" görüşlerini dillendirdi.
Gazeteciler Cemiyeti'nin de üyesi olduğu EFJ'nin çağrısındaki endişeyi paylaştıklarını söyleyen Bilgin, Schengen ülkelerince sadece gazeteciler değil tüm Türkler açısından rahatsız edici hale gelmiş vize uygulamasının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.
ÇGD: "Vize sürecinde örtülü ambargo uygulandığını düşünüyoruz"
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Kıvanç El de, "Schengen ülkeleri elçilikleri herkese aynı şekilde yaklaştığını savunsa da burada süreçleri hızlı işlettiklerini düşünmüyorum. Vize süreciyle ilgili açıklamaları da aslında gerçeklikten uzak. Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak bizim görüşümüz gizli, örtülü bir ambargo uygulanıyor. Bundan da gazeteciler ciddi anlamda etkileniyor" dedi.
El, VOA Türkçe’ye açıklamasında, Türkiye'de tüm vatandaşlar açısından özellikle son bir yıldır Schengen vizesi alamamak durumunun çok ciddi bir probleme dönüştüğünü belirtti. El, "Gazeteciler de bundan muzdarip, ciddi mağduriyetler yaşanıyor. İşte görev için gidecek olan arkadaşlarımız veya davetle gelen Avrupa'dan davetle gelen arkadaşlarımız bile Schengen vizesi alamıyor. Birçok arkadaşımız tabii kişisel ilişkileriyle, yıllardır elçilik mensuplarıyla tanıştığı için alıyor. Ama illa herkes diplomasi muhabiri veya bu alanda emek harcayan insanlar olmak zorunda değil. Diplomasi alanı dışındaki gazeteci arkadaşlarımız vize sorunu yaşıyorlar" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan hizmet pasaportu alınması meselesini de anımsatan El, "Tabii gazeteciler gri pasaport alabiliyor aslında. Gri pasaportla yurtdışına gidip vizesiz gidebiliyor. Ancak burada da tabii Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kaynaklı basın kartı problemi devreye giriyor. Yani basın kartı sahipleri, yasa gereği İletişim Başkanlığı’na başvurup bu hakkı kullanabilir. Ama İletişim Başkanlığı birçok gazeteci arkadaşımıza yasal yetkisiyle basın kartı vermiyor maalesef. Burada da böyle problemler var. Doğal olarak hak ettikleri halde basın kartı almayıp ya da süreçleri uzatan İletişim Başkanlığı nedeniyle gri pasaport hakkı da olan bazı arkadaşlarımız, meslektaşlarımız için bu şekilde vizesiz seyahat edebilme olanağı da devreden çıkmış oluyor. Bu hak da ellerinden alınmış oluyor. Burada özellikle biz elçiliklere, konsolosluklara çağrı yapıyoruz. Meslekleri gereği çok sık yurtdışına giden gazetecilere ön yargıyla yaklaşmayıp vize taleplerini bir an önce sonlandırmaları çağrısını yapıyoruz. Çünkü elçilikler şu mantıkla başlıyor; gazeteciler kendi ülkelerine kaçacak, kendi ülkelerine iltica edecek gibi bir davranış içerisindeler. Zaten bunu düşünen, iltica etmeyi düşünen ya da vesaire meslektaşlarımız varsa bunu usulüne uygun şekilde zaten yapacaktır. Ama burada özellikle gideceği yer belli. Nerede olduğu belli, toplantılar belli. Ciddi problemler yaşanıyor. Çağrımız bir an önce bu konuda süreçlerin uzatılması uzatılmamasıdır" dedi.
Forum