Erişilebilirlik

Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından uzmanlar ne bekliyor?


Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından pek çok soru var. Uzmanlar saldırının İsrail açısından istihbarat başarısızlığına işaret ettiğini söylerken, İran’ın rolü olup olmadığı konusunda farklı değerlendirmeler var. Netanyahu’nun siyasi geleceğinin nasıl etkileneceğiyse belirsiz.
Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından pek çok soru var. Uzmanlar saldırının İsrail açısından istihbarat başarısızlığına işaret ettiğini söylerken, İran’ın rolü olup olmadığı konusunda farklı değerlendirmeler var. Netanyahu’nun siyasi geleceğinin nasıl etkileneceğiyse belirsiz.

Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından cevap aranan pek çok soru var. Uzmanlar saldırının İsrail açısından benzeri görülmemiş bir istihbarat başarısızlığına işaret ettiğini söylerken, İran’ın saldırıda rolü olup olmadığı konusunda farklı değerlendirmeler yapılıyor. Hamas’ın saldırısının İsrail Başbakanı Netanyahu’nun siyasi geleceğini nasıl etkileyeceğiyse belirsiz.

Gazze Şeridi’nin yönetimini elinde bulunduran ABD, AB ve İsrail’in terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ın tatil günü İsrail’e havadan roketlerle, karadan sızan militanlarla düzenlediği saldırı, istihbarat ağı ve Gazze sınırında yüksek teknolojili sıkı güvenlik önlemleriyle bilinen İsrail’i şoke etti.

Yom Kippur savaşından 50 yıl sonra gelen saldırıya giden süreçte hem İsrail’de hem de tüm dünyada bir güvenlik ve istihbarat zafiyeti mi yaşandığı sorusu gündeme geldi.

İstihbari ve siyasi bir rehavet mi?

İsrail’de yayın yapan Channel 12 News’ün deneyimli editörlerinden Arad Nir, “İsrail’in kibire kapılarak Hamas’ı kontrol altında tutabileceğine, teknolojinin kendisine kalıcı bir güvenlik hissi sağlayacağına inanmasının rol oynadığı”; ancak ağır bir bedel ödediği görüşünde.

Washington’daki düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü (MEI) Filistin ve Filistin-İsrail İşleri Programı Direktörü Khaled Eldinghy, bunun aynı zamanda büyük bir siyasi hezimet olduğu görüşünde.

Hamas’ın saldırısını analiz yazısıyla kaleme alan Eldinghy, “İsrail’deki koalisyon kendini İsrail’in güvenliğini sağlayacak bir hükümet olarak lanse etti. Dahası Başbakan Netanyahu İsrailliler’e Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle normalleşmenin kapıda olduğu ve Filistin sorununun geçmişte kalacağı yeni bir Ortadoğu sözü veriyordu. Bunun sonucunda İsrail siyasetindeki müesses nizam rehavet hissine kapıldı” diyor.

Hamas’ın saldırısının bir güvenlik boşluğunda ya da aniden ortaya çıkmadığı; 16 yıllık bir Gazze ablukası ve işgal altındaki Batı Şeria’da da en ölümcül çatışmaların yaşandığı bir arka planda gerçekleştiği görüşünü dile getiren Eldinghy, analistler ve diplomatların uzun süredir bölgede “büyük bir gerilimin patlak vereceği” uyarısında bulunduğuna dikkat çekti.

Gazze’ye kara harekatı beklentisi

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Hamas’ın saldırısının ardından Gazze’de sahada realiteyi değiştireceklerinin mesajını vermişti.

İsrail 2 milyondan fazla nüfusun Hamas’ın yönetiminde yaşadığı ve abluka uygulanan Gazze’ye yeni bir kara harekatının işaretini verdi.

Arad Nir, “İsrail ordusunun şu anda temel hedefi Hamas’ın saldırısına karşılık vermek ve mümkün olduğu kadar Gazze’ye ağır bir bedel ödetmek. Umalım ki bu işte bir rolü olmayan vatandaşlar en az bedeli ödesin. Ancak ne yazık ki İsrail öncesine kıyasla bu konuda daha az ihtiyatlı olabilir” diyor.

İsrail Türkiye'nin arabuluculuğunu kabul eder mi?

Hamas'ın aralarında sivillerin de bulunduğu 150'den fazla İsrailli'yi rehin almasının ardından Türkiye dahil çeşitli ülkelerden arabuluculuk teklifi geldi.

Fransız haber ajansı AFP, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrailli rehinelerin serbest kalması amacıyla Hamas'la bir müzakere sürecini başlattığı bildirildi.

Katar'ın da Hamas'ın kaçırdığı İsrailli kadın ve çocukların serbest kalması karşılığında İsrail'de cezaevinde tutulan 36 Filistinli kadın ve çocuğun serbest kalmasına yönelik müzakerelerde bulunduğu aktarıldı.

VOA Türkçe'ye konuşan Arad Nir, "İsrail'in şu anda en azından açık bir şekilde herhangi bir müzakereye başlamaya istekli olduğunu sanmıyorum. Elbette gelen tekliflere direnç göstermeyebilir ancak İsrail'in şu aşamada dışardan gelecek bir arabuluculuk teklifini en azından açık şekilde kabul edeceğini düşünmüyorum" dedi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lior Haiat uluslararası basınla yapılan bilgilendirme toplantısında konuya ilişkin soruya verdiği yanıtta, "Şu anda hiçbir şeyin müzakeresini yapmıyoruz. İsrail savaşta. Bu konuda bir müzakere ve arabuluculuk yok" ifadelerini kullandı.

Hamas’ın saldırısında İran’ın rolü var mı?

Hamas’ın saldırısının ardından İran’ın bunda bir rolünün olup olmadığına ilişkin sorular gündeme gelmişti.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney 10 Ekim’de yaptığı açıklamada Tahran’ın saldırıda bir rolü olmadığını söyledi.

Amerikalı yetkililer Hamas ve İran arasındaki yakın ilişkilere işaret edip Hamas’ın İran desteği olmadan işlev gösteremeyeceğine dikkat çekmekle birlikte, İran’ın son saldırıyla bağı olduğuna ilişkin doğrudan bir kanıt olmadığını ifade etti.

Reuters’a konuşan ve istihbarat konularında bilgi sahibi olduğu belirtilen Amerikalı bir kaynak, İran’ın Hamas’ın İsrail’e karşı harekete geçmeyi planladığından muhtemelen haberdar olduğunu; ancak bunun zamanlaması ya da kapsamını bilmediğini değerlendiriyor.

VOA’ya konuşan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, İran’ın uzun süredir eğitim, araç, silah ve kabiliyet bakımından Hamas’ı desteklediğini ve bu nedenle belirli bir düzeyde suç ortaklığı olduğunu belirtti; ancak İran’ın rolüne ilikin doğrudan bir kanıt olmadığını da tekrarladı. Kirby, “İstihbarata ilişkin tabloyu ve delilleri değerlendirmeyi sürdüreceğiz” dedi.

"İran'ın desteği olmadan Hamas bu şekilde faaliyet gösteremezdi"
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:00:32 0:00

Biden yönetimi İran ve Hizbullah’a caydırıcı bir mesaj vermek amacıyla bölgeye USS Gerald Ford uçak gemisini gönderdi.

Başkan Joe Biden ve ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Brown başta olmak üzere Amerikalı yetkililerse diğer yandan, üstü kapalı şekilde İran ve onun desteklediği bilinen Lübnan’daki Hizbullah’a atıfta bulunarak, “İsrail’in düşmanlarını” da uyardı.

Beyaz Saray’da Amerikan Yahudi cemaati liderleriyle bir araya gelen Başkan Biden, İranlılar’ı “dikkatli olmaları” konusunda uyardıklarının altını çizdi.

VOA Türkçe’ye İran’ın rolü olup olmadığına ilişkin tartışmaları değerlendiren Arad Nir, “İsrail tabii ki İran’ı da sorumlu tutuyor. Yine de İsrail’in İran’ı hava saldırılarıyla hedef alacağını düşünmüyorum. Daha gizli ve üstü örtülü operasyonlar olabilir ancak İran’a karşı açık bir savaş beklemiyorum” diyor.

Arap ülkeleriyle normalleşme süreci ne olur?

İsrail eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde Abraham Accords ya da İbrahim Anlaşmaları adıyla bilinen anlaşmalar kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile ilişkileri normalleştirmişti.

İsrail ve İran’ın bölgedeki rakibi konumundaki Suudi Arabistan arasında da normalleşme konusunda bir süredir müzakereler devam ediyordu.

Ortadoğu Enstitüsü’nün İran Programı Direktörü Alex Vatanka, kaleme aldığı yazıda, İran’ın dini lideri Hamaney’in baş danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin “İsrail ile ilişkileri normalleştirmek isteyenler Filistin’de son yaşanan gelişmelerden ders çıkarmalı’ sözlerine atıfta bulunuyor.

Vatanka, Tahran’ın bu çatışmayı İsrail ile ilişkileri normalleştiren ya da bu yönde adım atmaya hazırlanan Arap devletleri arasında şüphe yaratmak için kullandığı kanısında.

Netanyahu’nun siyasi geleceği nasıl etkilenir?

Hamas’ın saldırısı İsrail’de içerde siyasi olarak çok sayıda soruşturma geçiren ve hakkında yolsuzluk davası bulunan Başbakan Benyamin Netanyahu ve aşırı sağcı kaolisyon ortaklarının siyasi geleceğini de tartışmaya açtı.

İsrailli gazeteci Arad Nir, Hamas’ın saldırısının ardından ilk aşamada toplum bir araya gelme refleksini göstermiş olsa da, son dört yıldır İsrail siyasetindeki kriz ve belirsizlikte rol oynadığını söylediği Netanyahu’nun uzun vadede bedel ödeyeceği görüşünde.

Arad Nir, “Bunun ne zaman olacağını söyleyemem. Çünkü İsrail’de siyasi sistem bazen yavaş tepki gösterebiliyor. Bunu 50 yıl önce 1973 savaşında da görmüştük” diyor.

  • 16x9 Image

    Begüm Dönmez Ersöz

    Begüm Dönmez Ersöz medyadaki kariyerine 2006’daki İsrail-Lübnan savaşı sırasında CNN Türk’te simultane tercüman ve muhabir olarak başladı. 2014-2018 yılları arasında dış haber müdürü olarak görev yaptığı kanalda dış politika ve uluslararası diplomasiye ilişkin haberler hazırladı, özel röportajlar yaptı. IŞİD’le mücadele operasyonları döneminde çatışma bölgeleri dahil sahadaki ekibi yönlendirdi, ABD’de başkanlık seçimleri gibi özel yayınları yönetti. Merkezi Atlanta’da bulunan CNN’in editoryal, liderlik ve dijital gazetecilik programlarına katıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin gururlu mezunlarından. Begüm Dönmez Ersöz 2018’de göreve başladığı VOA Türkçe’de ABD dış ve iç siyasetinden uluslararası diplomasiye uzanan geniş bir alanda haber, röportaj ve yayın yapıyor. VOA Türkçe’nin Beyaz Saray ve Kongre muhabirliği görevini yürütüyor. Simultane çeviri ve gazetecilik becerilerini aynı potada eritebildiği bir işi olduğu için mutlu.

Forum

STÜDYO VOA

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Zirvesi’ne kalabalık bir heyetle katılacak – 19 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG