Erişilebilirlik

Selçuki: '23 Haziran'da Kilit Seçmen Küskün AKP'liler Olacak'


Selçuki: '23 Haziran'da Kilit Seçmen AK Partililer Olacak'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:17:15 0:00

Haziran ayının sonları ve İstanbul’da alışık olmadığımız kadar bir kalabalık var. Normalde okulların tatil olmasıyla boşalan İstanbul sokakları 23 Haziran seçimi için artık saatleri sayıyor. VOA Türkçe adına İstanbul seçiminin analizini uzmanlarla yapmaya devam ediyoruz

Anket şirketleri de son haftanın yoğunluğunu yaşıyor. Ziyaret ettiğimiz İstanbul Ekonomi Araştırma Şirketi'nin Genel Müdürü Can Selçuki seçim öncesi yaptıkları son anketin üzerinde çalışıyor. Selçuki İstanbul’da yaşanan yoğunluğun, katılımın yüksek olacağını gösterdiğini söyledi.

"Sandığa ilgi yüksek olacak"

"Geçen hafta okullar kapandı. Normalde İstanbul’un rahatlamış olması gereken bir tarihteyiz. Hakikaten bir şubat ayı trafiği var sokaklarda. Tabii bir araştırmacı olarak bunun üzerinden çıkarım yapmak doğru olmaz ama şöyle bakınca katılımda düşme bekleyenlerin çok haklı çıkmayacağını görüyoruz. Anketlerimizde de 31 Mart’tan daha büyük bir katılım bekliyorduk ama çevrede gözlemlediğimiz durum da bunu teyit etmekte."

31 Mart seçiminde Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasında başa baş bir yarış yaşanmıştı. Tartışılan noktalardan birisi de ittifak partileri dışında kalan seçmenin kime oy verdiğiydi. Can Selçuki’ye göre seçimin sonuçlarında "küskün" AK Partili seçmen belirleyici rol oynadı. Peki küskün seçmeni sandığa gitmekten alıkoyan nedenler neler?

İstanbul Ekonomi Araştırma Şirketi'nin Genel Müdürü Can Selçuki bunu iki nedene bağlıyor: "AK Parti seçmenine bakacak olursak, seçimi sandığa gitmeyen AK Parti seçmeni belirledi aslında. Neden sandığa gitmedi? İki tane temel sebep görüyoruz. Birincisi işsizlik, ikincisi de enflasyon ve kur, onları beraber değerlendiriyorum. Tabii seçimden sonra çok yorumlar yapıldı yani gitmeyenler sadece AK Parti seçmeniymiş gibi. Çok değil aslında, sandık bazlı mahalle bazlı analizlere baktığımızda bir o kadar da potansiyel olarak Sayın İmamoğlu’na oy verebilecek seçmenin sandığa gitmediğini görebiliyoruz. Oradaki sebep de aslında birincisi 24 Haziran günü ve sonrası özellikle ana muhalefet partisinin performansına olan kızgınlık, ikincisi de daha yüksek gelir grubu seçmeni hareketlendirmek biraz zor tabii."

"Yüksek katılım Binali Yıldırım'ın işine yarar"

31 Mart’ta yaşanan bu durum 23 Haziran’da da devam eder mi? Seçime az bir süre kala anketler iki aday İmamoğlu ve Yıldırım’ı çok yakın gösteriyor. Can Selçuki, katılımın yüzde 90’lar seviyesine çıkmasının Binali Yıldırım’ı avantajlı hale sokacağını belirtiyor.

"Şimdi 31 Mart’ta katılım yüzde 83 seviyesinde kaldı yani 17 puanlık bir gitmeyen, oy kullanmayan var demek mümkün. Şimdi bu 17 puan içine baktığınızda AK Parti seçmeni daha fazla doğru. Ama hiçbir seçimde yüzde 100 katılım beklemek makul bir beklenti değil. Makul katılım senaryolarına baktığımızda yüzde 88-89’a kadar Sayın İmamoğlu’nun yeni oy potansiyelinin daha iyi olduğunu görüyoruz ama yüzde 88-89’un üzerine çıkarsa Sayın Binali Yıldırım’ın çok daha fazla oy potansiyeli olduğunu görüyoruz. Yani farkın katılım senaryolarında adaylar bu şekilde etkileniyor.’

"Kilit seçmen HDP'lilerden çok AK Partililer olacak"

Seçim sonucunu etkileyecek birçok kriter bulunuyor. HDP seçmenleri ve küskün AK Partili seçmenlerin kararı bu kriterlerin en önemlileri arasında sayılıyor. Ancak Selçuki, HDP oylarının, her ne kadar önemli olsa da AK Partili seçmen kadar sonuçlarda belirleyici olmayacağı görüşünde. Selçuki'ye göre, yaş gruplarına göre oy tercihinden çok, sandığa gitme oranı sonuçlarda daha büyük rol oynayacak.

"Bu şekilde yaş demografisi üzerinden değerlendirmektense açıkçası daha önemli olan çeşitli memnuniyetsizliklerinden dolayı sandığa gitmeyen AK Partili seçmen esas belirleyici olacak. Ve de bir nebze de eşit miktarda olmasa da sandığa gitmeyen HDP’li seçmen. Sandığa gitmeyen AK Partili seçmen kadar değil ama evet, bir etkisi olacak. Özellikle Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamanın bir etkisi olacaktır. Ama dediğim gibi sandığa gitmeyen HDP'li seçmenin çok yüksek olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Etkisi olacaktır ama buradaki kilit seçmen 31 Mart’ta sandığa gitmeyen AK Partili seçmen."

AK Parti "küskün" seçmeni ikna edebildi mi?

"AK Parti 31 Mart’tan bu yana küskün seçmenin ikna edebildi mi" sorusu da anket firmalarının üzerinde araştırma yaptığı sorulardan. Can Selçuki, "küskün" seçmenin oy tercihini etkileyecek bir diğer unsurun AK Parti’de yaşanan ‘metal yorgunluğu’ olabileceğini belirtiyor.

"AK Partili seçmenin sandığa gitmeme için iki sebebi var diye başlamıştık birini anlattık. İlki ekonomiydi, ikincisi de Sayın Cumhurbaşkanı’nın da zamanında dile getirdiği metal yorgunluğu dedi zaman zaman bazen kibir dedi. Bu AK Parti örgütünün tabandan tavanla arasındaki mesafenin açılması. Şimdi ekonomi alanında bir şey yapılamadığını biliyoruz. Ekonomi sorunları çok derin zaten kimse bu sorunlara bir ayda çözüm bulunmasını beklemiyor ama 31 Mart’ta verilen ihtarın anlaşıldığı ve neden verildiğinin anlaşıldığı buna dair bir takım adımlar beklerdik onları göremedik. Diğeri ama örgüt ile olan kopukluk, AK Parti biliyoruz kapı kapı çalıştı, böyle bir çalışma yürüttüler onun etkisi hakkında bir şey söylemek çok zor. Bu çok böyle yüzeyin altında olan bir çalışma onun etkisini son anketlere kadar göremeyiz diye düşünüyorum."

Adaylar nasıl taktik izledi?

Adayların 23 Haziran taktikleri de bir önceki seçime göre farklılık gösteriyor. Cumhur İttifakı'nın beka söylemi yerini hizmet söylemine bırakmış görünüyor. Selçuki yapılan araştırmalarda bu değişikliğin Binali Yıldırım’ı öne çıkardığı görüşünde ancak İmamoğlu’ndan belediye başkanlığının alınmasına bazı AK Partili seçmenlerin de tepkili olduğunu dile getiriyor.

"AK Parti tabii 31 Mart öncesi söylemi çok daha ulusal seviyede kurdu özellikle beka söylemi üzerinden. Ve bir ekonomik saldırı olduğu üzerinden hem güvenlik temalı hem ekonomik temalı bir daha çok güvenlik teması ağır basan bir beka söylemi oluşturdu. Binali Bey’i çok daha az gördük kampanyada. Ve de İstanbul odaklı bir kampanya görmedik. 31 Mart’tan sonra bunun tam tersi oldu. Ulusal seviyede kurulan söylem bırakıldı ve de daha çok adayın ön plana çıktığı, adayın önceki görevindeki icraatçılığının ve bunun nasıl İstanbul’a projelerde faydalı olacağını ön plana çıkartan bir kampanya gördük.

Ekrem İmamoğlu tarafında 18 günlük bir belediye başkanlığı tecrübesi oldu ve bu tecrübe sırasında birtakım rakamlara ulaştı. İsrafı gösteren birtakım rakamlara ulaştı ve icraatlar yaptı. Ekrem İmamoğlu tadında bunun daha ön plana çıktığını gördük. Tabii bir yandan da AK Partili seçmenin de özellikle etkisi olduğunu gördüğümüz YSK kararı mağduriyeti işlendi. Ki baktığımız zaman AK Parti seçmeni içerisinde YSK kararını adaletli bulmayan azımsanmayacak bir grup var."

"İmamoğlu önceki seçime göre daha zor bir süreç yaşadı ama hala pozitif bir aday"

Ekrem İmamoğlu açısından bakıldığında yapılan seçim kampanyasında bir önceki seçime göre İmamoğlu’nun zor bir süreç yaşadığını belirten Selçuki, uzun kampanya döneminde bunun normal olduğunu dile getiriyor.

"6 ay boyunca bu tempoyu yürütmek kolay bir iş değil, araya da bir ay oruç zamanını katarsanız hakkaten zor bir süreç. Bu süreçte Sayın İmamoğlu’nun bazı sinirli çıkışlarının olduğunu gördük. Tabii ki toz pembe bir tablonun devam etmesi 6 aylık bir süreçte çok mümkün değil. Ama bunu da demişken oy oranına ne kadar yansıdı çok da yansımadığını görüyoruz. Şunu söyleyebilirim evet Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart sonrası bazı anlarda o ilk baştaki sadece pozitif olan mesajından bir farklı tavrı olduğunu gördük ama ben geniş pozitif olumlu kampanya çatısının sağlam durduğunu düşünüyorum. Yani şu anda hala daha sokakta olumlu pozitif bir aday Sayın İmamoğlu. Tabii Sayın Yıldırım’ım kampanyası da doğru bir açığı buldu. Yumuşak karın tabir edelim doğru bir yerden yakaladı. Oranın üzerine gidiyor ama ben genel kampanya imajının zedelendiğini düşünmüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan son birkaç güne kadar kampanyada 31 Mart seçimleri öncesine göre ön plana çıkmadı. Can Selçuki bu durumu Erdoğan'ın risk yönetimi olarak değerlendiriyor.

"Bana kalırsa iki farklı değerlendirme var burada birbirini destekler nitelikte. Dediğim gibi 31 Mart öncesi ulusal seviyede kurulunca söylem bu sefer ulusal seviyedeki problemler, Binali Bey’e ciro edildi. Halbuki ekonomi yönetimiyle veya ekonomide olan bitenle Binali Bey’in Meclis başkanlığı görevi arasında hiçbir bağlantı yok. Bu yüzden açıkçası 31 Mart sonrası Binali Bey ön plana çıktı. İkinci bir sebep ise tabii bütün anketler gösteriyor ki bu ara daha ortada olmakla beraber Ekrem İmamoğlu’nun favori olduğu bir seçim haline geldi. Tabi yani 23 Haziran’da bir seçim var ama 24 Haziran’da da hayat ve siyaset devam ediyor. Ben bunu Cumhurbaşkanı tarafında biraz da risk yönetimi olarak görüyorum.’

Televizyon tartışmasını kim kazandı?

İstanbul Ekonomi Araştırma Şirketi'nin Genel Müdürü Can Selçuki’ye geçen Pazar günü yapılan İmamoğlu-Yıldırım tartışmasını da sorduk. Selçuki tartışma programında İmamoğlu’nun biraz ön plana çıktığı, Yıldırım’ın ise eline gelen fırsatı kullanamadığı görüşünü dile getirdi.

"Biz münazara sırasında gerçek bir anket yaptık. Amerika’da yapılanlara benzer. Yaklaşık 13 bin kişi katıldı. Bu 13 bin kişiye baktığımızda tabii CHP seçmeni muhalefet seçmeni daha fazlaydı. Burada tabii ki Sayın İmamoğlu’nun çok daha şey olduğu ortaya çıktı. Hakkında çok daha olumlu görüşler bildirildi. Bu bize şunu gösteriyor. O münazara bir adayı ne çok ön plana çıkarttı ne de bir adayı geri plana itti. Yani zararsız ayrıldılar. Binali Bey’in önünde önemli bir fırsat vardı. Onu çok kullanamadı gibi görüyoruz. Ekrem Bey de büyük bir açık vermeden münazarayı kapattı. Ama şu değerlendirmeyi yapmam lazım genel olarak başarısız bir münazaraydı açıkçası."

XS
SM
MD
LG