Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı veriler, Türkiye’de işsizliğin arttığını gösteriyor. TÜİK’in açıkladığı Ağustos istatistiklerime göre, son bir yılda yaklaşık bir milyon kişi daha işsizler ordusuna katıldı. 2018 Ağustos’unda yüzde 11,1 olan işsizlik oranı 2019 Ağustos’unda yüzde 14’e çıktı. Aynı zaman dilimi içinde, 15-24 yaş grubundaki işsizlik ise yüzde 20,8’den yüzde 27,4’e yükseldi. Bir başka ifadeyle gençler arasındaki işsizlik oranı, Türkiye ortalamasının neredeyse iki katı. İşsizlikteki bu artışın sokakta nasıl algılandığını vatandaşlara sorduk.
“Simit satışları yüzde 35-40 düştü”
İşsizliğin sokağa yansımasını simitçi Cengiz Dura şu sözlerle anlattı: “Simit satışları yaklaşık yüzde 35-40 oranında düştü. Millet artık yiyeceğini evinden getirmeye başladı, ekmek, peynir, domates getirip yiyor. İşler olmadığı için işverenin işçi alma durumu da kalmadı. Bir ay sonra asgari ücret artacak, en az 2500 lirayı bulacak. Bunun işverene maliyeti beş bin lirayı bulacak. Suriyelilerin gelmesiyle işsizlik daha da çoğaldı. İşveren bizim elemanlarımıza haftalık 700-800 lira vermek yerine Suriyelilere haftalık 200 lira veriyor. Allah yardımcımız olsun”.
“İşsizlik gençlerde depresyona yol açıyor”
Sema Yeşilova ise “Özellikle gençlerin, üniversite mezunlarının en verimli çağlarında işsiz olması çok acı. Bu, beyin göçüne de neden oluyor. Gençlerde depresyona yol açıyor. Emek verip, üniversite okumuşlar. Aileleri onlara umut bağlamış. Sonrasında iş bulamamaları hem kendileri hem aileleri için çok büyük bir acı” diye konuştu. Sanayi şehirlerinde de işten çıkarma haberleri geldiğini belirten Yeşilova, mülteci göçünün işsizliği ve kaçak çalışmayı artırdığını söyledi.
“Üniversiteler işsizliği ötelemek için var”
Gerçek işsizliğin açıklanan rakamlardan daha yüksek olduğunu savunan Ali Arslan “Çocukları okutuyoruz ama onlara bir gelecek gösteremiyoruz. Onlara iş, aş veremediğimiz için dışarıya gidiyorlar. Beyin göçü böyle gerçekleşiyor. Benim yeğenim var, turizm işletme mezunu. 40 yaşında ama geçici işlerde çalışıyor. Gidiyor, garsonluk yapıyor. Onun gibi birçok insan var. Bana göre bu okullar işsizliği ötelemek için var. Genç işsizliği ötelemek için çocuklar dört sene, beş sene üniversiteye gidiyor. Okudukları için işsiz gözükmüyorlar. Ama sonuçta mezun oldukları zaman yine işsizler.
“İşverenler daha ucuz, kaçak işçi çalıştırma yoluna gidiyor”
“İşsizlik eve para götürememek, çoluğuna çocuğuna bakamamak, gençlerin evlenememesi, aileye muhtaç halde para bekliyor olması demektir” diye konuşan Feray Ercan sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu an benim görebildiğim kadarıyla anneler, babalar çocuklara bakıyorlar. Yardımcı olmaya, iş bulmaya, torpil aramaya çalışıyorlar. Eğitimli işsizimizin ne kadar çok olduğunu görüyoruz. Gerçekten kötü. İşverenler de daha ucuz, kaçak işçi çalıştırma yoluna gidiyor. Suriyeli işçilerin çokluğu da bizim gençlerimizin işsizliğinin çoğalmasına neden oluyor”.
“Beş senelik üniversite sonuna asgari ücret reva görülüyor”
Eczacılık Fakültesi’nde okuyan Yücel Erçetin de geleceğe umutsuz bakan gençlerden biri. Geçmişte iş bulabilmek için lise eğitiminin yeterli olduğunu belirten Erçetin “Türkiye’de para kazanmak kolay deniyor. Gençler iş beğenmiyor deniyor. Ama mezun olan arkadaşlarıma beş senelik üniversite eğitiminin sonunda asgari ücret reva görülüyor” dedi. Sağlık sektörüyle ilgili bir bölümde okuduğunu kaydeden Erçetin, “Birçok insanın antidepresanlara başvurduğunu görüyoruz. Yaşadıkları sosyal ve ekonomik buhrandan çıkabilmek için kendilerini hırpaladığını görüyoruz. İnsanların hak ettiği parayı almasının veya hak ettiği sosyal statüye erişmesinin çok mümkün olmadığını görüyorum” ifadelerini kullandı.