Erişilebilirlik

2020 Amerikalı Türk Adayların Rekor Yılı Oldu


2020 Amerikalı Türk Adayların Rekor Yılı Oldu
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:55 0:00

2020 yılı her ne kadar olumsuz haberlerin bol olduğu bir yıl olsa da Amerika’daki Türk toplumunun siyasete katılımı açısından rekor kırılan bir yıl da oldu. Bu yıl ilk kez toplamda 9 Türk asıllı Amerikalı seçimlerde farklı kademelerdeki kamu görevleri için yarıştı ya da yarışıyor. 3 Kasım seçimlerinde de 4 Türk-Amerikalı aday var. Bu kişilerden en öne çıkanı Arizona eyaleti senatosuna Demokrat Parti’den aday olan Ajlan Kurdoğlu. Kurdoğlu seçimi kazanırsa ilk kez Türk asıllı bir Amerikalı bir eyalet kongresine girmeyi başaracak.

Lincoln McCurdy, Amerika Türk Koalisyonu’nun (TCA) eski başkanı ve şimdi Türk Koalisyonu ABD Siyasi Eylem Komitesi’nin (Turkish Coalition USA PAC) mali işler sorumlusu olarak görev yapıyor. McCurdy ile hem Türk-Amerikan toplumundan adayları ve Türk asıllı Amerikalılar’ın siyasete ilgisi hem de Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğini konuştuk.

Seçimlere giren Amerikalı Türkler kimler?

McCurdy, 2020’de 9 Türk-Amerikalı’nın farklı kademelerde kamu görevleri için yarıştığını, bu rakamın bir rekor olduğunu belirtti. Şu ana kadar, federal, eyalet ya da yerel düzeyde görevler için aday olan 4 Türk-Amerikalı ön seçimleri kaybetti. Tümü Demokrat Parti’den olan bu 4 aday, California’dan Temsilciler Meclisi için yarışan Türk asıllı Amerikalı siyasi yorumcu Cenk Uygur, New Jersey’den yine Temsilciler Meclisi üyeliği adayı Alp Başaran, New Orleans Birinci Şehir Mahkemesi Yargıcı adayı Aylin Açıkalın ve Massachusetts eyaleti Temsilciler Meclisi için yarışan Ceylan Rowe.

Şu ana kadar kazananlardan ise Ayça Sirvancı Sawa Wisconsin eyaletinin Milwaukee kentinde Nisan ayında yapılan seçimlerde kentin maliye müdürlüğü görevine seçilerek önemli bir başarıya imza attı. Sirvancı, sadece Amerika’daki büyük bir kentin maliye müdürlüğüne seçilen ilk Türk-Amerikalı olmakla kalmadı, aynı zamanda Milwaukee’de kent yönetiminde bir göreve seçilen ikinci kadın oldu. Tayfun Selen de New Jersey eyaletinde Morris ilçesi yönetim kurulu üyeliği için boşalan koltuğa Şubat ayında seçilmişti ancak 3 Kasım’da yeniden yarışacak.

3 Kasım seçimlerinde 4 Türk-Amerikalı’nın yanı sıra Türkler’le evli Amerikalı 3 kişi de yarışacak. Bu kişiler de, California eyaletinde Berkeley kentinin belediye meclisi üyesi adayı, Yelda Mesbah Bartlett’in eşi Ben Bartlett, California eyaletinde Pleasanton kentinin belediye meclisi üyeliği için yarışan, Dr. Kürşad Kızıloğlu’nun eşi Zarina Kızıloğlu ve yine California eyaletinde Orange ilçesine bağlı Newport Mesa United Okul Bölgesi'nin mütevelli heyeti için yarışan, Sarp Ersoylu’nun eşi Leah Ersoylu olarak sıralanıyor.

İlk kez bir Amerikalı Türk eyalet senatörü olabilir

Türk-Amerikan toplumu açısından 3 Kasım’daki en önemli yarışlardan biri Arizona eyaletinde olacak. Lincoln McCurdy 3 Kasım'da yarışacak Amerikalı-Türk adaylarla ilgili şunları söyledi:

“Arizona’da Ajlan Kurdoğlu eyalet senatosu için yarışıyor. Bugüne kadar Türk-Amerikan toplumundan hiç kimse eyalet ya da federal düzeyde bir makama seçilmeyi başaramadı. Dolayısıyla Sayın Kurdoğlu kazanırsa eyalet düzeyinde bir göreve seçilen ilk Türk-Amerikalı olacak. Kazanma şansı şu anda epey yüksek. Arizona’yı 2016’da Başkan Donald Trump kazanmıştı ama bu yıl Sayın Biden anketlerde önde görünüyor. Eyalette Senato yarışı da çekişmeye sahne oluyor, Demokratlar çoğunluğu Cumhuriyetçiler’den alacak gibi görünüyor. Ajlan Kurdoğlu’nun da Sayın Biden ve Senato için Demokrat Partili aday Mark Kelly’nin getirdiği ivmeyle birlikte şansı yüksek. New Jersey eyaletinde Cumhuriyetçi Tayfun Selen, Morris ilçesi yönetim kuruluna yeniden seçilmek için yarışıyor, onun da şansı çok yüksek. California eyaletinde John Alpay, Orange bölgesindeki San Juan Capistrano kentinin belediye meclisi üyesi adayı. Orada çekişme var ama kazanma ihtimali onun da yüksek. Michigan eyaletinde de Onur Arugaslan Mattawan kenti eğitim komisyonu üyeliği için aday. Bu göreve, bir koltuğun boşalmasından dolayı atanmıştı, şimdi ilk kez seçime giriyor”

“İkinci kuşak Amerikalı Türkler siyasete katılımda daha istekli”

McCurdy, ikili ilişkilerin içinden geçtiği zor döneme rağmen Amerika’daki Türk toplumunun siyasi arenada artık daha fazla varlık göstermesinden memnuniyet duyduğunu belirttti.

“Amerika-Türkiye ilişkileri kötü bir durumda olmasına rağmen, iyi haber Türk-Amerikalılar’ın nihayet siyasi arenada varlık göstermeye başlamaları. Arizona’da Ajlan Kurdoğlu gibi, ilk kez eyalet düzeyinde bir göreve bir Türk-Amerikalı seçilmeyi başarırsa, bu bir ivme yaratacaktır ve bundan sonra kamu görevi için yarışan Türk-Amerikalılar’ın sayısının da artacağına gerçekten inanıyorum. Özellikle ikinci kuşak Türk-Amerikalılar arasında siyasi arenaya katılım noktasında çok daha isteklilik görüyorum. Buraya gelen ve sonradan vatandaş olan Türk göçmenler ABD’nin sadık birer vatandaşı olsalar da kalpleri hala Türkiye’de. Muhtemelen Türkiye siyasetini Amerikan siyasetine göre daha yakından takip ediyorlar. Ama ikinci nesil daha Amerikalı, Amerikan siyasetini Türkiye siyasetinden daha çok takip ediyorlar. Bunun yanında PAC olarak bilinen, 5 tane Türk-Amerikan siyasi eylem komitesi var. PAC’ler adayları desteklemeleri ya da onlara muhalefet etmelerine yasalarca izin verilen tek yasal oluşumlar. 5 Türk-Amerikan PAC’inden biri Türk-Amerikalı Kadınlar Ulusal Koalisyonu PAC’ine (National Coalition of Turkish-American Women PAC) dönüştürüldü. Sadece ABD’de değil Türkiye ve dünya genelinde kadınları ilgilendiren meselelerle ilgileniyorlar. Bu PAC’e katılan ve kendi görüşlerini destekleyen adayları destekleyen Türk-Amerikalı kadınların ilgisi ve coşkusundan çok etkilendim.”

“Siyasette varlık göstermek ilişkilere de olumlu yansır”

Türk-Amerikan toplumunun Amerikan siyasetindeki artan varlığı olumlu bir gelişme olsa da bu ivme henüz Türk-Amerikan ilişkilerine yansıyabilmiş değil. Lincoln McCurdy bunun için Türk-Amerikalılar’ın Amerikan siyasetinde varlık göstermesinin şart olduğunu vurguladı.

“Maalesef ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler muhtemelen en kötü dönemini yaşıyor, 1970’lerdeki Kıbrıs krizi sırasında yaşananlardan bile kötü bir seviyede. Bu çok çok üzücü ve trajik bir durum. İki ülke arasındaki ilişkilerde daimi bir kırılmadan iki ülke de kaybeder. ABD-Türkiye ilişkilerini istikrarlı hale getirmenin tek yolu, bu ülkede Türk-Amerikalılar’ın siyasette seslerini duyurmaları. Türkiye’nin meşru şikayetleri, kaygıları var, Washington’da da biraz kibir söz konusu, Türkiye’nin duruşuna tam anlamıyla değer verilmiyor, ülkelerin kaygılarına kulak verilmiyor, Washington’da da maalesef gerçek anlamda dengeli bir diyalog yok. Dengeli diyaloga sahip olmamızın tek yolu Türk-Amerikalılar’ın da diğer etnik gruplar gibi kulübe katılmaları. Siyasete dahil olmalılar. Bu iki ülke ilişkileri açısından da olumlu bir gelişme olacaktır çünkü bu kişiler Amerikan siyasi düzeninin bir parçası olacaklar, diğer Amerikalılar’ı, ilişkileri olumsuz etkileyen meselelerde Türkiye’nin duruşu ya da bakış açıları hakkında eğitebilecekler. Makamlara seçilmeliler ki böylece karar alma süreçlerinin parçası olsunlar ve diğer Amerikalıları da bölgenin, Doğu Akdeniz’in, Balkanlar’ın, Kafkaslar’ın, Ege’nin gerçeklikleri hakkında eğitebilsinler. Eğer orada olmazsanız hakkınızda olumsuz konuşmak kolay olur. Dolayısıyla kendisini göstermelisiniz, fikirlerinizi ortaya koymalısınız. Şu anda bu yapılmıyor çünkü Kongre’de Türkiye kökenli hiçbir Amerikalı yok. Yunan asıllı, Ermeni asıllı, İtalyan asıllı, Vietnam asıllı, Hindistan asıllı Amerikalı var, ama Türk asıllı Amerikalı yok. Bu ülkedeki Türk-Amerikalılar müthiş bir yeteneğe sahip, kariyerlerinde çok başarılılar. Dolayısıyla onların siyasete atılmalarını sağlamalıyız, bariyeri aşıp ilk adımı attıkları zaman siyasette de çok başarılı olacaklarından eminim.”

“Seçimlerden sonra ikili ilişkiler bakımından çok zor bir dönem olacak”

McCurdy’ye seçimlerden sonra ikili ilişkileri nasıl bir geleceğin beklediğini sorduk.

“Bence kim kazanırsa kazansın seçimlerden sonra da Amerika-Türkiye ilişkileri bakımından çok zor bir dönem olacak. Sayın Trump Sayın Erdoğan’la özel bir ilişkiye sahip olsa da, partisi öyle değil. Dolayısıyla Sayın Trump kazansa bile Türkiye konusunda kendi partisiyle sıkıntılar yaşayabilir. Sayın Biden kazanırsa elbette politika değişikliği olacaktır. Zor bir dönem olacak, bence Türkiye en kötü senaryolara hazırlanmalı. Şunu tekrar vurgulamak isterim; Amerika ve Türkiye arasında daimi bir kırılma olursa bu istikrar ya da barış getirmez ve iki ülke de kaybeder. Umarım özellikle ABD’de liderlerimiz, fikir yapıcılar, politikacılar Türkiye’nin ne kadar kadar değerli olduğunun farkına varır. Bölge de çok kırılgan. Bölgedeki gelişmeler de ilişkileri etkileyebilir. Ama önemli olan şu; Türkiye ve Amerika’nın birbirine ihtiyacı var ve bence iki taraf da yeni bir sayfa açmalı ve ilişkiyi yeniden inşa etmeli. Belki bu bir gecede olmaz ama girişimde bulunmalısınız çünkü ilişkilerde daimi bir kırılma iki tarafın da istememesi gereken bir durum ve o yöne doğru gidiyoruz, bu olursa bir felaket olur. Kongre’de şu anda ana mesele S-400 konusu. Eğer bu sorun çözülürse bence Cumhuriyetçiler hatta Demokratlar tarafından ilişkiler için yeni bir çaba görebiliriz, yeni bir aşama ve diyalog başlayabilir. Ama S-400 sorunu devam ettiği sürece Kongre Başkan Trump’dan ayrı bir yol izlemeye devam edecektir.”

“Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu üye kaybetti”

Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu da ilişkilerdeki kötüleşmeye paralel olarak üye kaybetti. Şu anda grubun 110 civarında üyesi var. McCurdy bu üyelerin bazılarının tekrar yarışmadığını dolayısıyla üye sayısının seçimlerden sonra daha da azalacağını belirtiyor. Türk-Amerikan ilişkilerini destekleyenlerin şimdi umudu seçimlerden sonra Amerika’da yeni hükümetle birlikte ilişkilerde de yeni bir sayfa açmak ama bunun için iki ülkenin de önünde çok zor bir yol olduğu herkesin üzerinde anlaştığı bir gerçek.

XS
SM
MD
LG